16 Temmuz 2019 Salı

DENİZLİ VALİLİĞİ İLTURİZM MD.ĞÜ RUS MEDYA EKİBİNİ AĞIRLADI




DENİZLİ VALİLİĞİ İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ RUS MEDYA EKİBİNİ AĞIRLADI
15 Kasım 2015 Büyükelçimiz Ümit Yardım ve Valimiz Şükrü Kocatepe'nin talimatları Moskova Turizm 

Müşavirliğimiz, İl Kültür Turizm Müdürlüğümüz işbirliği ve Türk Hava Yollarının ulaşım ve Colassai Otelin konaklama sponsorluğu ile organize edilerek İlimizde Rus gazeteciler ağırlandılar.
Moskova'nın en önemli medyalarından oluşan 5 kişilik medya ekibinden,
1.KHLUDOVA/MARINAMRS :Discovery da,
2.DUMKO/NATALIARMS :Geo Russia da,
3.VASIN/IVANMR :National Geographic Travel de,
4.KOZHINOV/YUNONAMRS :Vestnik Ator www.atorus.ru. da,
5.KOVALLVA/ANNAMRS :Voyage da çalışmaktadır.

Yukarıda adları ve çalıştığı medya isimleri belirtilen Rus medya ekibi Valiliğimizce hazırlanan ve aşağıda detayı belirtilen 2 günlük program dahilinde Vali Yardımcısı İsmail Soykan ve İl Kültür Turizm Müdürü Mehmet Korkmaz’ın mihmandarlığında Denizli'nin tarihi turistik mekanları gezdirildi.
12 Kasım 2015 Perşembe günü İlimize gelen, Rus gazeteci grubu,
13 Kasım 2015 Cuma günü ;
Denizli Turizmi Hakkında Sunum, Karahayıt termal alanlar, Pamukkale Örenyeri, Kömürcüoğlu Mermer Heykel Kolonisi, Laodikeia Antik Kenti,
Valilik Ziyareti, Büyükşehir Belediyesi Ziyareti, Bağbaşı TeleferikYayla Gezisi ve Pamukkale Antik Havuz 1.gün gezi programı tamamlandı.
14 Kasım 2015 Cumartesi günü;
Turizm cenneti Pamukkale Balonla havadan gezi, İl Tarım Müdürlüğünde Dünyanın Uzun Öten Tek Irkı Kentin Sembolü Denizli Horozu, Roma senatosunda senatör bulunduran Frigya, Karya ve Lidyalıların birlikte yaşadığı şehir Tripolis Antik Kenti, Kentsel Sit Buldan İlçesi, Güney İçesi, Pamukkale Şarapcılık, Güney Şelalesi ile 2.gün gezi programı tamamlanmıştır.
2 günlük gezi programı uyarınca Denizli’nin turizm, sanayi ve doğal zenginlikleri ziyaretleri gerçekleştirilerek şehrimizin tanıtımı yapılmıştır. Misafir gazeteciler 15 Kasım 2015 Pazar günü sabah THY 08.15 uçağı ile İlimizden memnun ve mutlu olarak Ülkelerine döndüler.
        
                               

























   

15 Temmuz 2019 Pazartesi

BULDAN KENTSEL SİT.

:buldan_-_eski_hukemet_konagiDSCF0035.JPG

BULDAN KENTSEL SİT
Buldan 21.11.2001 tarihinde Kültür Bakanlığı,kültür tabiat varlıkları koruma kurulu tarafından Kensel Sit ilan edilmiştir.












Kentsel SİT Kapsamında koruma altına alınan eski Buldan evleri özellikleri korunmaya çalışılmaktadır. Geçmiş yıllarda bilinçsizce yıkımına izin verilen ve yerlerine beton evlerin yapıldığı eski Buldan evleri Safranbolu evlerinden daha üstün iken sayıca az kalmış bulunmaktadır. Ahşap ve cumbalı olan eski Buldan evlerinin saçak ve bacaları ,Cumbalı sundurmaları ayrı bir güzellik taşır. Bacalarda göze çarpan gerdanlıklar bambaşkadır. Aynı zamanda bu evler birbirinin Manzarasını engellememektedir.

Ayrıca, öngörülmeyen biçimde Yeni Buldan denilen çağ­daş yerleşme bölgesinde erken Cumhuriyet döneminde yapılmış kayda değer mimari özellikleri olan ve yapıların varlığı görülmektedir.
Buldan'daki eski evlerin korunarak gelecek kuşaklara aktarılması ve özgün yapıları ile turizme kazandırılması için KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI'mız ve Valiliğimiz işbirliği ile tescilli evlerdeki restore çalışmaları ve sokak sağlıklaştırmaları hız kesmeden devam ediyor.



28 Mayıs 2019 Salı

KIRSAL TURİZM

KIRSAL TURİZM


Mehmet Korkmaz İl KÜL.Turizm Md.
KIRSAL TURİZM: günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde uygulanan bir turizm türüdür. Kırsal turizmin bu denli yaygınlaşmasında; turizmde yeni arayışlar, turistlerin beklentilerindeki değişmeler, yeni yerlerin ve yerel kültürlerin keşfine duyulan ilginin artışı, kitle turizmine tepkiler rol oynadığı gibi, özellikle de kırsal turizmin kırsal kalkınmada bir araç olarak görülmesi, giderek daha fazla önem kazanmasını beraberinde getirmiştir.


Kırsal turizm yerel boyutta kadına istihdam sağlayarak, yerel ekonomileri canlandırarak ve göçü önleyerek sosyo-ekonomik kırsal kalkınmaya katkı vermektedir. Ayrıca, kırsal kültürün yok olmasını önlemekte, doğal çevrelerin korunmasına destek vermekte, diğer turizm türleriyle kolaylıkla bütünleşebilmekte, turizmin on iki ay yapılabilmesine fırsat tanımakta, küçük gruplarla yapılarak kitlesel turizme yol açmamaktadır. Kırsal turizmin bütün bu yararları göz önüne alındığında, Türkiye’de de planlı ve kontrollü biçimde mutlaka uygulanması gerektiği gözler önüne serilmektedir. özellikle Türkiye gibi bir ülkede yaşayan bizler, alternatif tatil çeşitlerinin hepsini bilmeli, yaşamımıza almalı, tanıtmalı ve yaymalıyız 4 tarafı denizlerle çevrili, dünyanın en güzel iklim kuşağında bulunan ve bu kuşağın birçok karakteristik özelliğini en iyi şekilde yansıtan, aynı anda 4 mevsimi yaşayabilen ve dünyanın en verimli topraklarını barındıran bir ülkemiz var!
Tarım ülkesi olan güzel ülkemizin nüfusunun büyük bir bölümü kırsal kesimde yaşamaktadır. Bu kırsal kesim arazileri yeterince verimli kullanılamamakta ve günümüzde bile kırsal kesimde işsizlik baş göstermekte dolayısıyla kente göçler yaşanmaktadır. Bu göçlerin önlenmesi köylülerimizin ekonomik durumlarını ve dolayısıyla yaşam şartlarının iyileştirmenin yolu kırsal turizm projelerinin yerel idarelerce hayata geçirilmesine bağlıdır.
Yerli ve yabancı turistlere öyle imkanlar olsun ki ailecek bir hafta sonu atlayıp örneğin Denizli Baklan ilçesine gitsinler, orada dağın eteğinde Dağal köyünde ovadaki Konak ve HADİM KÖYÜNDE, bir köy evinde kalsınlar 2 gün, sabah erkenden bir yürüyüşe çıksınlar dağa doğru, döndüklerinde ev sahibi Keziban teyze kahvaltıyı hazırlamış olsun, kahvaltıdaki yumurta yan komşunun kümesinden daha sabah alınmış olsun, süt alt sokaktaki Ayşe nenenin ineğinden taze sağılmış olsun bir gün önce akşamüstü, peynir Keziban teyzenin kendi imalatı olsun, ekmek tandırdan çıkarılsın sıcak sıcak. öğle uykusundan sonra bu insanlar Keziban teyzenin bahçesini çapalamasına yardım etsinler, odun kessinler mesela kış için, kışın tekrar geldiklerinde sobayı o odunlarla yakacaklarına dair söz alsınlar Keziban teyzeden. Akşamüstü köy kahvesinde bir çay içsinler, akşam yemeğini Özcan beyin otantik ve yerel küçücük Şahintepesi Lokantasında yöreye özgü zeytinyağlılarla doyursunlar karınlarını.Diğer tarafdan Kavaklar ve Beyelli Köylerinde kanaklayan turistlerse Büyük Menderesde rafting, olta balıkçılığı gibi vs spor turizmini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşasınlar.

Ülkemizin önde gelen destinasyon İllerimizin başında yeralan,turizm potansiyeli bakımından 12 başlık altında özetlediğimiz Denizli'mizin turizm çeşitlerinden en önemlisi Kırsal Turizmdir















Görüntünün olası içeriği: bulut, gökyüzü, açık hava ve doğa

17 Mayıs 2019 Cuma

38.Cİ MÜZELER GÜNÜNDE HALA DENİZLİLERİN MÜZE HAYALİ DEVAM EDİYOR.

38.ci ” 18 Mayıs Müzeler Gününde”, geçmişle gelecek arasındaki bağ müzelerimiz !.
Geçmişle geleceği birbirine bağlayan uygarlığın belge ve kanıtı olan müzeler, kültürel mirasın sergilendiği ve geçmişi öğrenerek bugünü anlamamıza yardımcı olan ışık tutan önemli ve eşsiz mekanlardır.
Ayrıca müzeler, sadece kültür varlıklarının değil sanat ve zeka ürünlerinin de ortaya konduğu, bir ulusun kimliği olmanın yanında uygarlıkların düşüncelerin, inançların, davranışların, yaşam tarzlarının da ortaya çıkarıldığı ve bu mirasın geleceğe taşınmasında önemli rol üstlenmişlerdir.
Geleceğimizi görebilmemiz için geçmişimizi bilmemiz ve geçmişimizi öğrenebilmemiz için de müzelerimizi ziyaret etmemiz gerekir. Ülkemiz, dünyada eşine ender düzeyde rastlanılan zengin bir kültür hazinesine sahiptir. Binlerce yıllık uygarlıkları sinesinde yaşatarak, birbirinden değerli eserlerine sahip olan ülkemizde müzelerimiz adeta birer bilim ve eğitim merkezleridir.
Tarihin en erken dönemlerinden bugüne kadar Anadolu’da yeşermiş çok sayıdaki uygarlığın eşsiz ayak izlerine rastlayabileceğimiz müzelerimiz dünyadaki diğer tüm müzeleri kıskandıracak bir zenginliğe sahiptir.
Tarihi eserlerimizi bir rant kapısı olarak algılayıp onlardan maddi bir çıkar gözetenlere karşı halkımızın duyarlı olması büyük önem arz etmektedir. 
DENİZLİLERİN 50 YILLIK MÜZE HAYALİ DEVAM EDİYOR.
Denizli antik dönemlerden bu yana önemli yerleşim birimlerinin bulunduğu, değişik kültürlerin iç içe olduğu antik yolların kesişme noktası üzerindedir. Dolayısıyla pek çok eski yerleşim kalıntılarına rastlanmaktadır. Antik yerleşim yerleri başta Hierapolis olmak üzere, Laodikya, Tripolis ve Colossae Antik Kentleri çok sayıda turist tarafından ziyaret edilmektedir.
Pamukkale’ de aslı hamam olan tarihi binada eserler sergilenmektedir. Hierapolis Arkeoloji Müzesi’nde yer alan eserler çoğunlukla 1957 yılından beri devam eden Hierapolis kazısından çıkan eserlerdir. Ancak, gerek Hierapolis (Pamukkale), Laodikeia, Tripolis, Tabae, Beycesultan ve diğer kazılar sonucunda çıkarılan eserler teşhir edilememekte veya teşhirde yetersiz kalınmaktadır.
Depolarda teşhir edilemeyen 30.000 adet sikke, 8.500 adet arkeolojik eser ve 500 adet etnoğrafik eser olmak üzere toplam 39.000 adet den fazla eser mevcut olup her geçen gün bu sayı artmaktadır.
İlimizde, 19 adet antik kent, 17 adet örenyeri, 45 adet höyük, 23 adet arkeolojik sit-koruma alanı,27 adet anıt ağaç, 18 doğal sit,155 adet nekropol-mezarlık siti, 29 adet tümülüs kaya mezarı, 650 adet sivil mimarlık yapıları ile diğer kültür varlıkları ile toplam 1000’e yakın tescilli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı bulunmaktadır.
İlimizde 4 Şubat 1989 yılında açılan, kent merkezinde 1143 adet etnografik eserin bulunduğu Atatürk ve Etnografya Müzesi; Pamukkale Örenyerinde 5824 adet arkeolojik eserin ve 20.613 sikkenin bulunduğu Pamukkale Hierapolis Arkeoloji Müzesi bulunmaktadır.






Ancak ilimizin çağdaş anlamda toplantı ve sanatsal faaliyetlerin yapılabildiği, önemli kazı ve arkeolojik eserlerin sergilenebildiği Kazı Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Kent Müzesi ve arşivi yapılabilmesi için bir İl Müzesine ihtiyacı vardır. 50 yıldır bir türlü bitmeyen Denizli İL MÜZESİ projesi çalışmalarının bir an önce bitirilip Denizli Müzesine kavuşturulmalıdır. Bu Müze ihtiyacın karşılanmasıyla il merkezine gelen turist sayısının artması ve müzelerin tarihin arşivi, tarihin laboratuarı ve kütüphanesi olması anlayışında ilimizin de en büyük payı alması da gerçekleşmiş olacaktır.
38. Müzeler Günü vesilesiyle İl Müzesi’nin Denizli’mize acilen kazandırılması dileklerimle, 18 Mayıs Müzeler Günü”nü kutluyor, eserlerin gün yüzüne çıkarılmasında ve tarihe ayna tutulmasında, başta Üniversitelerimizin değerli hocaları ve arkeologlar olmak üzere eserlerin korunmasında fedakarca çalışan tüm müze çalışanlarına teşekkür ediyorum.
Mehmet KORKMAZ Önceki İl Kültür ve Turizm Müdürü.

3 Şubat 2018 Cumartesi

DENİZLİ MÜZELERİ


Pamukkale Arkeoloji Müzesi

Hierapolis kentinin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı, 1984 yılından beri Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir.Müzede Hierapolis kazılarından çıkan eserlerin yanında Laodikeia, Colossai, Tripolis, Attuda gibi Lycos (Çürüksu) vadisi kentlerinden gelen eserler de bulunmaktadır. Ayrıca Tunç çağının en güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğü’nden elde edilen arkeolojik buluntular müzenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Ayrıca Caria, Pisidya ve Lidya bölgelerindeki bazı yerleşimlerden ortaya çıkarılan eserler Hierapolis Müzesi’nde toplanmış ve sergilenmektedir.
Hierapolis Hamamı’nın bölümlerinden olan üç kapalı mekân ile doğu bitişiğindeki kütüphane ve gymnasium olarak bilinen açık mekânlar müze teşhir alanları olarak düzenlenmiştir. Küçük ve büyük birçok eserin sergilendiği müze üç kapalı mekândan oluşmaktadır. Açık alanda sergilenen eserler ise daha çok mermer ve taş eserlerdir.


Heykeller ve Lahitler Salonu

Bu salon, Hierapolis ve Laodikeia kazılarından elde edilen lahitler, heykeller, mezar taşları, mimari sütun, paye başlıkları ve yazıtlardan oluşmaktadır. Yunan ve Hellenistik orjinallere bağlı olarak yapılmış Roma dönemine ait bu eserler içinde Tyche, Dionysos, Pan, Asklepios, İsis Rahibesi,Demeter heykelleri bulunmaktadır. Mezar taşları ise yöreye ait geleneği simgeleyen aile mezarları ile ilgili örnekleri oluşturmaktadır. Yöreye özgü geleneğin diğer bir örneği pişmiş toprak lahit olup döneminin güzel örneğini temsil etmektedir.
Üzerinde kitabesi bulunan Maximillan'ın lahdi ile Laodikeia kentinde ortaya çıkan ve müzenin en güzel eserlerinden biri olan Sidemara tipi lahit, bir kent meclisi üyesine (Arhon) aittir.Yine bu salonda muhtemelen anıtsal bir yapının gmaeus Arrius Apuleius Aurelianus'a ait olduğundan bahseden bir yazıt ve bu yazıtla ilgili gladyatör döğüşleri ve boğa oyunları konulu kabartmalar vardır.

Küçük Buluntular Salonu

Bu salonda M.Ö.lV. binden beri bir çok uygarlığa damgasını vuran küçük buluntular sergilenmektedir. Belirli bir kronolojiye göre sergilenen bu eserler Denizli ve çevresindeki bir çok arkeolojik yerleşimlerden elde edilen eserlerden oluşmaktadır. Bu salonda, dönemi itibariyle eski uygarlığın güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğü kazısından çıkarılmış olan eserler ayrı bir önem taşımaktadır. İngiliz Arkeoloji Enstitüsü'nün 1952-1957 yılları arasında yaptığı kazı sonunda elde edilen bu eserler; idoller, pişmiş toprak testi ve tören (libasyon ) kapları ve taş eserlerdir. Özellikle M.Ö.lV.binden bu yana en güzel örnekleri vermektedir. Salonun diğer bölümlerinde ise Frig, Hellenistik, Roma, Bizans dönemlerine ait, pişmiş toprak kandiller, adak kapları, cam kapları, kolyeler, madeni takılar (yüzük, küpe, bilezik vb.) sergilenmektedir.Giriş kapısının tam karşısındaki vitrinde ise Denizli Müze Müdürlüğü başkanlığında Denizli Müzesi Arkeologlarının yapmış olduğu Gümüşler kazısı,İcikli kazısı ve Akköy Bizans dönemi aile mezarı kazısında ortaya çıkarılan ;altın küpeler,altın yüzükler,altın elbise süsü ve pişmiş toprak eserler sergilenmektedir.
Ayrıca kronolojik bir sıraya göre sergilenmiş olan sikkeler bu salonun önemli eserlerini oluşturmaktadır. Sikkenin ilk darbedildiği M.Ö.Vl.yüzyıldan beri, Hellenistik, Roma, Bizans ve Selçuklu ile Osmanlı dönemlerine ait altın, gümüş ve bronz sikke örneklerini bu salonda görmek mümkündür.   

Tiyatro Buluntuları Salonu

Hierapolis Tiyatrosu'nun sahne binasının fasadını süsleyen eserler birçoğu restore edilerek müzenin bu salonunda teşhir edilmiştir. Sahne kabartmalarının bir kısmı yerinde (insitu) olup bir kısmının ise mülajları alınarak sahne binasındaki yerine kopyeleri konulmuştur. Bu salonda yer alan eserler; Apollon ile Artemis'e ait mitolojik kabartmalar, Dionysos'un eğlence alayları, Roma İmparatoru Septimus Severus'un taç giyme törenine ait kabartmalar, Persephone'nin Hades tarafından yeraltına kaçırılmasına ait firiz, Apollon, Leto, Artemis, Hades ile ilgili heykeller, sfenksler, Kral Attalos ve Eumenes'in büst heykelleri ile mimari kabartma örnekleri yer almaktadır. Ayrıca kent tanrıçasının (Hierapolis'in) taç giyme töreni ve tiyatro ile ilgili meclis kararlarını belirten yazıtlar önemli eserlerdir.Salonun orta bölümünde Sfenks,Denizler tanrısı Poseidon'nun oğlu Triton,yer altı tanrısı Hades ile Tiyatro aktörünün heykeli vardır. Niş içersinde ise Tanrıça Leto, Tanrıça Artemis ile tanrıça Apollon'nun heykelleri bulunmaktadır.
 

Atatürk Evi Etnografya Müzesi  

Binanın Tarihçesi 
Müze; Denizli, Saraylar Mahallesi 459 sokakta bulunmaktadır. Binanın, yapılış tarihi hakkında elimizde kesin bir belge bulunmamakla birlikte; halktan edindiğimiz bilgilerden 19. yüzyıl sonlarında yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bina, dış yapısı, planı, pencerelerinin formu ve süsleme özelliklerinden dolayı  Sakız üslubu olarak tanımlanmaktadır. İki katlı olarak inşa edilen yapı, plan itibariyle orta sofalı ve bu sofaya açılan odalardan oluşmaktadır. Üst katın sofası, ön cephede cepheyi hareketlendiren çıkma balkona, arka cephede ise iki kat boyunca yükselen ve sonradan eklendiği anlaşılan bölüme açılmaktadır.
Zemin katın tavan silmeleri ile üst katı taşıyan ahşap direklerin üzerini örten kaval yivli meander bezemeli, silme başlıklı dekoratif köşe payelerinin dışında herhangi bir süslemesi yoktur.Bina, Cumhuriyetin ilk yıllarında parti binası olarak kullanılmış ve Ulu Önder Atatürk, 4 Şubat 1931 tarihinde Denizli’ye gelişlerinde burada bir gece konuk edilmiştir. 1950 yıllarından sonra Sağlık Bakanlığı’na tahsis edilerek bir süre Verem Savaş Dispanseri olarak hizmet vermiştir. 1977 yılında da Kültür Bakanlığı tarafından anıt eser olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Atatürk’ün doğumunun 100. yılı olan 1981 yılından 1983 yılı sonuna kadar binanın onarımı ve teşhir tanzimi gerçekleştirilerek 1 Şubat 1984 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır. Zamanın olumsuz etkisi, mimari yapısı ve bulunduğu yer itibariyle bina yıpranmış, 1997 yılı sonunda tekrar onarıma alınmıştır. Onarım ve yeniden teşhir tanzimi ile Atatürk’ün Denizli’yi onurlandırmalarının 68. yılı olan 4 Şubat 1999 tarihinde yeniden hizmete girmiştir.
MÜZE
Müzenin alt katında etnografik eserler sergilenmekte, üst katı ise Atatürk’e ait eserlerin sergilendiği iki odanın dışındaki diğer odalar ise geleneksel Denizli Evi olarak düzenlenmiştir.
------  Alt kat  -Ziyaretçi girişinin solundaki ve sağındaki iki odada, duvar ve yer vitrinlerinde gümüş ve bafon kadın takıları, işlemeli kadın cepkenleri, el işlemeleri ile  fincan zarfları sergilenmektedir. Sağdaki ikinci odada ahşap oyma hat örnekleri bulunmaktadır. Alt katta ki en geniş ve üçüncü odada, vitrinler içersinde değişik tipte tüfekler, kılıçlar, Yatağan Palaları, tabancalar, işlemeli kadın giysileri, el işlemeleri ile İzmir’in düşman tarafından işgaline karşı 16 Mayıs 1919 tarihinde Denizli Bayramyeri meydanında düzenlenen mitingde kullanılan Sancak ve Milli Mücadelede büyük yararlılıkları görülen Çal İlçesi Selcen köyünden olan Hüseyin Efe’ye (Hüseyin Çavuş) ait giysi sergilenmektedir.
-

----  Üst kat  ------
Ebeveyn Odası: 
Sedirler üzerine oturmuş ve ayakta duran mankenler üzerine işlemeli kadın ve erkek giysilerinin sergilendiği bir oda içinde dede, nine ve diğer aile bireyleri bulunmaktadır.
Atatürk’ün Çalışma Odası: Atatürk’ün Denizli’yi ziyaretlerinde kaldıkları oda, çalışma odası olarak düzenlenmiş, istirahat için divan, çalışma masası, Atatürk’ün Denizli’de çekilmiş fotoğrafları ile cam eşyaların bulunduğu camlı dolap yer almaktadır.
Atatürk’ün Yatak Odası:Bu odada Atatürk tarafından kullanılan pirinç başlıklı karyola, ot yatak, telefon ve aynalı elbise dolabı sergilenmektedir.

Günlük Oda:Tipik bir Türk ailesinin günlük yaşamını geçirdiği odada sedir üzerinde nine, beşikteki bebeğiyle ilgilenen gelin, ortada meydan sinisi ve yemek yiyen çocuk ile ocakta kahve pişiren genç kız görülebilir.

Baş Oda:Sedirler üzerinde, el işlemeleri yapan ana-kız ortada bakır sini içinde mutfak kapları, aynalar, bakır mangal ve döküm soba sergilenmektedir.
Sofa :Eski Denizli Milletvekillerinden Necip Ali Küçüka’ya ait aynalı konsol, mankenler üzerinde işlemeli giysiler ile Yaşar Çallı tarafından müzemize bağışlanan yağlı boya tablo ve aynalı askılıklar sergilenmektedir




 

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/