17 yy. dan itibaren seyyahlar tarafından ziyaret edilen kent TRPOLİS



KAYNAK:http://www.pau.edu.tr/tripolis/tr

Tripolis antik kenti Denizli İli, Buldan İlçesi, Yenicekent Belediyesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Başta Plinius ve Ptolemaios olmak üzere birçok antik yazarın metinlerinde adı geçen kent 17 yy. dan itibaren seyyahlar tarafından ziyaret edilmiştir.
Helenistik Dönem'de Phrygia, Karia ve Lydia Bölgeleri'nin kesişim noktasında, Lydia Bölgesi sınırları içerisinde ilk kez Apollonia ismi ile kurulan kent, kısa bir dönem Antoniopolis olarak da anılmıştır. M.Ö. 1. yy. da üç bölgenin kesişim noktasında olması nedeniyle bu bölgelerden gelen halkların yerleşim yeri olmuş ve bu nedenle de Tripolis ismini almıştır. Tripolis ismi M.S. 7 yy.da kent terk edilene kadar varlığını korumuştur.
Her ne kadar Tripolis'in bir kent olarak geçmişi Helenistik Dönem'e dayansa da, kentin çevresinde gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında elde edilen arkeolojik materyal bu bölgedeki yerleşimin günümüzden 5000 yıl öncesine kadar gittiğini kanıtlamaktadır.
Tripolis'in de içinde bulunduğu Çürüksu Vadisi M.Ö. 190 yılında Seleukoslar ile Bergama Krallığı arasında yapılan Magnesia Savaşına kadar, bağımsız kentlerden oluşur. Bu savaşı, Roma desteğinde kazanan Bergama Krallığı M.Ö. 188 yılında imzalanan Apameia barışıyla bölge yönetimini ele almıştır. Bergama Krallığı, III. Attalos'un M.Ö. 133 yılında ölümü ve vasiyeti üzerine, bölge Roma İmparatorluğu'na bağlanmıştır.
Kent en ihtişamlı çağını Roma Dönemi'nde yaşamıştır. M.S. 2. yy. dan itibaren kentte yeni bir yapılanmaya gidilmiş ve şehir kapıları, caddeler, hamamlar, stadyum, tiyatro ve meclis binası gibi kamu binaları yapılmıştır. Roma İmparatorluk Dönemi'nde bir dönem Sardis (Salihli) Conventusu'na(yargı birliği) dahil edilen kent belli bir zaman diliminde de Apameia (Dinar) Conventus'u içerisinde yer alır. M.S. 3. yy. da Roma'da senatörlük yapan Tripolisli Hermolaos kentin gelişiminde önemli roller oynamış olmalıdır.
M.S. 325’de Nicaea Konsülü’nde Tripolis Piskoposluk seviyesinde temsil edilir. M.S. 494 depreminden Agathe Kome (Alacain) ile birlikte Tripolis’te etkilenmiştir. M.S. 6. yy. sonu- 7. yy. başında Anadolu toprakları üzerinde etkili olan Sasani Akınlarıyla Tripolis'in yaklaşık 5 km. kuzeyindeki Direbol'a (Dirbol) ve daha korunaklı dağ yamaçlarına taşınmıştır.
M.S. 7. yy. ın başında gerçekleşen bu zorunlu göçün ardından kentte şu anki veriler dahilinde 13. yy. a kadar bir yerleşim izine rastlanmamıştır.
Tripolis 13 yy. ın ilk yarısında Bizanslılar ile Türkler arasında bir kaç kez el değiştirir. Kentin yaslandığı dağın zirvesinde bir kısım mimarisi günümüze kadar sağlam kalabilmiş yuvarlak planlı kulenin dahil olduğu bir kale kompleksinde 1243’de Nicaea (İznik) Kralı Ionnas Ducas Vatatzes ile Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev bir araya gelerek anlaşma imzalar.
1304- 1306 tarihlerinden itibaren ise Tripolis/Yenice'nin de içinde bulunduğu bölgede İnançoğulları ve Germiyanoğulları ile birlikte Türk hakimiyeti başlar. 1429'da Denizli ve çevresi Osmanlı hakimiyetine girer.
Tozlan ve İlmelik Tepeleri arasındaki etrafı kayalarla çevrili yaklaşık 200 m.lik dar bir boğazda, XVI. yy. dan itibaren arşiv belgelerinde Direbolu olarak geçen yerleşimin adı 1928'de Narlıdere olarak değiştirilir. 1946'da meydana gelen depremin ardından Narlıdere, Bakanlar Kurulu'nun 31 Ağustos 1959 tarih ve 12092 sayılı kararıyla afete maruz yer ilan edilir ve iskan 1975 yılında yaklaşık 1300 yıl sonra tekrar Yenice/Tripolis'e taşınır.




Batı Anadolu Haritasında Tripolis

Direbolu/Narlıdere Köyü (1950)
Direbolu/Narlıdere Köyü (2012)
KRONOLOJİ:
M.Ö. 5000- 3000 Tripolis'in doğusunda, B. Menderes yakınındaki Höyükte Kalkolitik Dönem'e ait yerleşim izleri.
M.Ö. 3000- 2000 Höyükte Erken Tunç Çağı'na ait yerleşim izleri.
M.Ö. 2000- 1550 Höyükte Orta Tunç Çağı'na ait yerleşim izleri.
M.Ö. 3. yy. Apollonia ismi ile kurulan kent.
M.Ö. 190 Seleukoslar ile Bergama Krallığı arasında yapılan Magnesia Savaşı'na kadar bölge bağımsız kentlerden oluşur.
M.Ö. 188 Roma İmaparatorluğu'nun desteğini alan Bergama Krallığı Seleukoslar ile imzalanan Apameia barışıyla bölge yönetimini ele almıştır.
M.Ö. 133 Bergama Krallığı, III. Attalos'un ölümü ve vasiyeti üzerine, bölgenin de içinde bulunduğu Batı Anadolu'nun büyük bir kısmı Roma İmparatorluğu'na bağlanmıştır.
M.Ö. 40- 31 Antoniopolis. Kentin ismi kısa süre triumvir Marcus Antonius ile anılır.
M.Ö. 27 Tripolis. Augustus Dönemi'nde kentin ismi Tripolis ad Maeandrum.
M.S. 81- 96 Tripolis ile birlikte bölgede yer alan Laodikeia, Hierapolis ve Blaundos gibi kentlerde kapsamlı bir imar faaliyeti başlar .
M.S. 1. yy. Sardis (Salihli) Conventusu'na (yargı birliği) dahil edilen kent belli bir zaman diliminde de Apameia (Dinar) Conventus'u içerisinde yer alır.
M.S. 2. yy. Şehir kapıları, caddeler, hamamlar, stadyum, tiyatro ve meclis binası gibi kamu binalarında yeniden yapılanma.
M.S. 3. yy. Tripolisli Hermolaos Roma'da senatör.
M.S. 325 Nicaea Konsülü’nde Tripolis'in Piskoposluk seviyesinde temsili.
M.S. 400 civarı. Kentin küçülerek etrafının sur duvarı ile çevrilmesi.
M.S. 494 Bölge kentleri ve Tripolis’in depremle tahrip olması.
M.S. 6. yy. sonu- 7. yy. Anadolu toprakları üzerinde etkili olan Sasani Akınları.
M.S. 7 yy. Kentin büyük oranda terk edilişi.
M.S. 8- 11. yy. Tripolis'in yaklaşık 5 km. kuzeyindeki Direbol'de (Dirbol) yaşam izleri.
1222/3 Nicaea (İznik) Kralı Ionnas Ducas Vatatzes’in (1222-1254) Tripolis'in yaslandığı tepenin zirvesinde surlar ve gözetleme kulelerinden oluşan bir kale (Yukarı Kale) yaptırması.
1243 John Ducas Vatatzes ile Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev arasında antlaşma.
13. yy. Bizans X Türk mücadelesi.
1304/6 Bölgede İnançoğulları ve Germiyanoğulları ile birlikte Türk Dönemi'nin başlaması
1429 Denizli ve çevresinde Osmanlı hakimiyeti.
16. yy. Arşiv belgelerinde Direbolu olarak geçen yerleşimde yaşam devam ediyor.
1928 Direbolu ismi değişir: Narlıdere.
1946 Narlıdere/Direbolu'da deprem.
1959 Narlıdere/Direbolu, Bakanlar Kurulu'nun 31 Ağustos 1959 tarih ve 12092 sayılı kararıyla afete maruz yer.
1975 Yaklaşık 1300 yıl sonra Yenice/Tripolis'e göç. 


HİERAPOLİS KAPISI:
Tripolis'in güneyinde şehre girişi sağlayan iki ana girişten, güneydekidir. Antik kaynakların verdiği bilgiler doğrultusunda Pergamon'dan (Bergama) gelen ticaret yolu Thyateria (Akhisar), Sardes (Salihli), Philadelphia (Alaşehir) güzergahından gelip Tripolis (Yenicekent) üzerinden Hierapolis (Pamukkale) ve Laodikeia'ya (Goncalı) doğru devam eder. Bu güzergah üzerinde Tripolis'ten sonra güney doğuya doğru devam edildiğinde Hierapolis'e ulaşıldığı için kapıya Hierapolis Kapısı adı verilmiştir.
Kent merkezinin yaklaşık 460 m. güneyinde üzüm bağları arasında kalan yapı kalıntıları, traverten ayaklar üzerinde mermer bloklarla yükseltilen kemerli bir kapıya aittir. Yapı mimari bezemelerin gösterdiği stil özellikleri göz önüne alındığında M.S. 2. yy. ortalarına tarihlenebilir.


PHILADELPHIA KAPISI:
Tripolis'in batısında şehre girişi sağlayan iki ana girişten, batıdakidir. Antik kaynakların verdiği bilgiler doğrultusunda Pergamon'dan (Bergama) gelen ticaret yolu Thyateria (Akhisar), Sardes (Salihli), Philadelphia (Alaşehir) güzergahından devam ederek Tripolis (Yenicekent) üzerinden Hierapolis (Pamukkale) ve Laodikeia'ya (Goncalı) doğru devam eder. Bu güzergah üzerinde Tripolis'ten sonra batıya doğru devam edildiğinde Philadelphia'ya ulaşıldığı için kapıya Philadelphia Kapısı adı verilmiştir.
Altı traverten ayak üzerinde yükselen iki gözlü ve kemerli giriş kapısının günümüze ulaşabilmiş bir ayağının onarım ve sağlamlaştırma çalışmaları bitirilmiştir.










Philadelphia Kapısı'nın Restorasyon Öncesi ve Sonrası Durumu
1- SÜTUNLU CADDE:
27 m. uzunluğundaki bölümü birinci ve ikinci kazı döneminde yapılan kazı çalışmalarıyla açığa çıkartılan doğu-batı yönlü Sütunlu Cadde’nin ortasındaki 2.20 m. yüksekliğinde, 4.80 m.genişliğinde ve 12.70 m. uzunluğundaki dolgu toprak, kazılmış ve büyük boyutlu traverten kesme bloklardan oluşan zemin açığa çıkarılmıştır.
Kazı çalışmalarında caddenin toplam 114 m.lik kısmı açığa çıkartılmıştır. Sütunlu Cadde'nin Roma Dönemi kullanımında genişliği 9.50 m. iken; olasılıkla M.S. 400 civarında caddenin kuzeyine, traverten bloklardan, kalınlığı ortalama 3 m., görülebilen yüksekliği yer yer 4.5 m. yi bulan sur duvarı yapılarak cadde genişliği 7 m. ye düşürülmüştür. Doğu-batı yönlü Sütunlu Cadde üzerinde Geç Roma Dönemi’nde sur duvarı ile birlikte bir adet savunma amaçlı yapılmış kule ve 2 adet giriş kapısı bulunmaktadır. Sütunlu Cadde çeşitli nedenlerle M.S. 6-7. yy.da kentteki nüfusun azalması ve kentin daha konsantre bir plana bürünmesinin ardından, caddenin güney kısmına yol boyunca 16 cm. çapında döşenen iki sıra künk dizisi, kentteki yaşamın devam ettiğini ancak başta Sütunlu Cadde olmak üzere bazı yapıların asıl işlevlerini kaybettiğini, bazılarınınsa işlev değiştirdiğini gösterir.
1. ve 2. Arkeolojik kazı dönemlerinde kazısı yapılan Sütunlu Cadde’nin doğu bölümünün, güney kısmında sütun aralıkları 1.95 m. ile 2.55 m. arasında değişiklik gösterirken, kuzeyde in-situ olarak koruna gelmiş bölümde sütun aralıkları 1.90 - 2 m. dir; 2012 yılında açılan caddenin batı kısmında ise sütun aralıkları ortalama 2 m.dir. Dolayısıyla Flaviuslar Dönemi İmar faaliyetleri içerisinde yapımı gerçekleşen Sütunlu Cadde, daha sonraki kullanım evrelerinde biçim değişikliğine uğramıştır.
a- Sütunlu Cadde Güney Portik:
Sütunlu Cadde’nin güneyinde 3 m. genişliğinde, kazısı yapılan alanlar göz önüne alındığında 33.60 m. uzunluğa sahip bir portik (sütunlu galeri) açığa çıkartılmıştır.
Portiğin zemini; çay taşı ve harç kullanılarak oluşturulan düzlemin üzerine yapılan çok renkli mozaiklerden oluşmaktadır. Sağlam kalabilen bölümlerinden, mozaiğin ana fon üzerine dağıtılan bitkisel bezemelerden oluştuğu görülmektedir. Ancak mozaiğin sadece küçük bir kısmı günümüze kadar korunagelmiştir.
Portiğin kuzey sınırı; topografyaya uygun olarak döşenmiş yüksekliği 25- 70 cm. arasında değişen stylobat ve bunun üzerinde kaide olmaksızın yükselen 3.10 m. yüksekliğindeki traverten sütunlardan oluşmaktadır. Yaklaşık 2 m. aralıklarla yerleştirilen sütunların her birinde yükseklikleri 33- 45 cm. arasında değişen Dor ve Bergama tipinde başlıklar yer alır. Portiğin güneyi ise 90 cm. kalınlığındaki traverten, çay taşı ve tuğladan yapılan karışık örgülü bir duvar ile sınırlandırılmıştır. Mevcut veriler ve kazı buluntuları (ahşap çivileri, hatıl karbonları vs.) değerlendirildiğinde doğu-batı yönlü Sütunlu Cadde’nin güneyinde yer alan portiğin üst kısmının ahşap konstrüksiyon ile kapatılarak caddede dolaşanların yağmur ve güneşten korunmaları için bir sütunlu galeri oluşturulduğu tespit edilmiştir. Ahşap konstrüksiyonun güneyi duvar üzerine, kuzeyi ise sütunlar üzerine oturtularak üzeri çatı kiremitleri ile kapatılmış ve belli bir eğim verilerek yağmur sularının caddeye akışı sağlanmış olmalıdır. Buluntular dahilinde portik iç alanının yüksekliği 3.50- 4 m. arasında olmalıdır.

b- Sütunlu Cadde güney bitişiğindeki Mekânlar:


1 ve 2. Dönem Kazılarında Sütunlu Cadde’nin güney bitişiğinde bir kısmı kazılan ve farklı ölçülere sahip odalardan oluşan sivil mimariye ait olduğu düşünülen mekânlardır. Mekânların kuzey duvarları Sütunlu Cadde’nin güney kısmına yaslanmıştır. Girişler ise güneyde yer alan belli aralıktaki kapılarla sağlanmıştır. Mekânların zeminleri pişmiş toprak taban tuğlaları, traverten vs. gibi çeşitli malzeme ile döşenmiştir.
Sütunlu Cadde ile aynı paralelde doğu batı yönünde birbirlerine bitişik ve sıralı olan 6 adet mekândan dördü içerisinde kazı çalışması yapılmıştır. Kazı çalışmalarıyla söz konusu mekânların Erken Bizans Dönemi’nde kullanıldığı ancak ilk kullanımının Geç Helenistik Dönem’e kadar gittiği yapılan sondaj çalışmalarında ele geçen seramikler ve Erken Bizans Dönemi’ne tarihlenen mekân zeminlerinin altında devam eden 1.5 m. yükseklikteki duvar kalıntıları ile saptanmıştır.
Sütunlu Cadde ve güneyindeki mekanlar
2- HİERAPOLİS CADDESİ:
Sütunlu Cadde üzerindeki Güney Sur Kapısı 1’den başlayarak güneye doğru devam eden cadde, 10.80 m. genişliğe sahiptir. Caddenin döşeme blokları altında 1.50 m. yüksekliğinde 70 cm. genişliğinde kuzey-güney yönlü kanalizasyon sistemi açığa çıkarılmıştır. Traverten bloklardan yapılan kanalizasyon, kentin atık suyunu ve yağmur sularını kent dışına taşımaktadır. Sütunlu Cadde ve Hierapolis Caddesi, Roma Dönemi’nde planlanarak yapılmıştır. Sütunlu Cadde ile Hierapolis Caddesi'nin kesişim noktasında Orpheus Çeşmesi (nymphaeum) yer almaktadır.
Hierapolis Caddesi     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Denizli Müzeler Günü Video