6 Kasım 2015 Cuma

DENİZLİ’DE TERMAL-SAĞLIK TURİZMİNİN TARİHİ

DENİZLİ'NİN ANTİK DÖNEMDE BAŞLAYAN SAĞLIK VADİSİ ÖZELLİĞİ.


            Mehmet KORKMAZ İl Kültür ve Turizm Müdürü 6.11.2015

Denizli’de termal turizmin kaynağı olan termal suların varlığı ve önemi ilk yerleşim dönemlerine kadar uzanmaktadır.
Denizli Çürüksu (Lykos) Ovası; termal su, coğrafi konum ve iklim koşullarının uygunluğu şeklinde özetlenebilecek üç temel unsurun birleşmesiyle antik dönemlerden bu yana sağlık vadisi özelliğini taşımaktadır.
Bu bereketli topraklara Büyük Menderes ve Çürüksü (Lykos) ırmakları hayat vermektedir. Küçük, fakat verimli ovaya adını veren, Lykos (Çürüksu) Nehri; Honaz (Kadmos) Dağı eteklerinden doğarak Lykos (Çürüksu) Ovası'nın ortasından geçip, Sarayköy yakınında Büyük Menderes Nehri'ne karışmaktadır.
Çürüksu (Lykos) Vadisi, Afyon'dan başlayan ve Aydın'a kadar uzanan fay hatları boyunca termal su kaynaklarına sahiptir. Termal su, vadide insanlar tarafından binlerce yıldır tedavi amaçlı kullanılmış ve anıtsal hamamlar yapılmıştır. Bu nedenle Çökelez Dağı ve Honaz Dağı eteklerinden Kaklık çevresine kadar olan alanlarda çok zengin ve kaliteli traverten ocakları yer alır.

ANTİK DÖNEMLERDE TIP

Antik dönemde Denizli çevresinde yer alan; Hierapolis, Laodikeia, Attouda, Karura, Herakleia Salbace ve Eumeneia kentlerinde tıp, bir bilim dalı olarak kabul edilmiştir.

                                Laodikeia Sağlık Kabartması
Antik kaynaklara göre, Laodikeia, Attouda ve Karura arasında büyük saygı gören Men Karou Tapınağı ve tapınak yanında yer alan önemli bir tıp okulunun varlığından söz edilir.
Ayrıca Herakleia Salbace Antik Kentinde bir tıp okulu vardı ve burada antik dünyanın en önemli hekimleri yetiştiriliyordu.


                                             sağlık tanrısı Asklepios ve karısı 
Büyük Menderes Irmağı yanında kurulmuş olan Tripolis Antik Kentinin kuruluş amaçlarından biri de günümüzde Yenicekent Kaplıcaları olarak bilinen termal su kaynaklarından tedavi amaçlı yararlanılmasıdır.

Sarayköy-Tekke Kaplıcaları olarak bilinen bölgede antik dönemde Karura adında bir kent kurulmuştur. Bu kentin kaplıcalarının sağlık ve tedavi amaçlı olarak kullanıldığı antik kaynaklardan bilinmektedir.

karura antik termal bölge


Binlerce yıldır bölgemizde bilime dayalı tıp ve termal suya bağlı tedavi uygulanmaktadır.

ROMANIN EN ÜNLÜ TEDAVİ MERKEZİ
Hierapolis termal yerleşmesinin arkeoloji literatüründe Holy City (Kutsal Kent) olarak adlandırılması, kentte bilinen tapınak, yapı ve sıcak su kaynaklarının varlığından kaynaklanmaktadır.

                           Sağlıkla İlgili Binici Tanrı Heykeli
Roma döneminde kent, kaplıcalarıyla önemli bir tıbbi merkez haline gelmiş ve şifa bulmak amacıyla diğer Roma kentlerinden gelen hastalar burada yaşamlarının sonuna kadar kalmışlardır.
Antik şehrin nekropolü, çoklukla bu hastaların mezarlarından oluşmaktadır. mezarlar kültürel ve mimari çeşitlilik içermektedir. Hierapolis'teki Nimfeum (Antik Çeşme) ve Roma Hamamları, kentin bu özelliği nedeniyle inşa edilmiş ve bu yapılar, günümüze kadar varlığını korumuştur.

1.800 yıldır termal tedavinin uygulandığı Termal  Tedavi Merkezi ve Hamam Kompleksi...
2013 Yılında yapılan kazı çalışmaları  neticesinde; Karahayıt’a insanların şifa bulmak amacıyla geldiği ve termal tedavinin bu bölgede 1.800 yıldır yapıldığı tespit edilmiştir. 

TELKİN VE TERAPİDEN, TEŞHİŞ VE TANIYA
Antik dönemde bölgede şüphesiz önemli bir tıp merkezi Eumeneia (Çivril-Işıklı Mahallesi) kentinde yer almaktaydı. Kent yakınında yer alan Attanassos Hieronu yakınında kurulmuş önemli bir tıp okulu yer almaktaydı. Antik dönemde Eumeneia Kenti’nde tıp bir bilim olarak kabul edilmiştir. Attanassos Hieronu’nda hastalar telkin ve terapi yoluyla tedavi edilirlerken, bu tıp okulunda teşhis-tanı ve tedavi yoluyla hizmet veriliyordu.

GÜNÜMÜZÜN TERMAL SU VE SAĞLIK KENTİ
Günümüzde termal kaynaklara bağlı sağlık turizmi dünyada önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye, jeotermal kaynaklarını kaplıca uygulamalarında kullanımı açısından Dünyada ilk beş ülke arasında yer almaktadır. Avrupa’da kaynak potansiyeli açısından birinci, kaplıca uygulamaları konusunda ise üçüncü sıradadır.


Denizli’nin turizm vizyonunun içinde yer alan jeotermale dayalı sağlık turizmi sayesinde, Pamukkale- Karahayıt- Akköy Gölemezli- Buldan Yenicekent- Sarayköy arasında uzanan Türkiye’nin en güzel ve sağlık turizmi açısından zengin potansiyele sahip termal bölgesindeki sıcaklığı 36 0C ile 240 0C arasında değişen sularımızda, kür parkı ve kür merkezi kullanımlarıyla insan sağlığı açısından önemli olup, turizm ve rekreasyona yönelik nitelikli ve uluslar arası standartlara sahip tesislerde konaklama, eğlence, dinlence ve spor olanaklarının sunulduğu 12 ay boyunca hizmet verilmektedir.




İlimiz sınırları içinde yer alan termal sular, kalp, damar sertliği, tansiyon, romatizma, deri, göz, raşitizm, felç, sinir hastalıklarına, uyuz, kaşıntı gibi deri hastalıklarına iyi geldiği gibi ılık içildiğinde mide, damar iltihapları ve reyno hastalığının tedavisine de iyi geldiği bilinmektedir. Bilhassa çamur banyosuyla alınan tedavi ile cildin daha genç ve zinde hale gelmesi mümkün olabilmektedir.


Denizli’de; Turizm İşletme Belgeli 6.272 yataklı 26 tesis, Belediye Belgeli 6.879 yataklı 78 tesis ve 5.157 yataklı 129 pansiyon ile turizme hizmet sunan toplam 18.308 yataklı 233 tesis bulunmaktadır.
Bu toplam 18.308 yatak kapasitesinden termal turizme hizmet veren; Karahayıt’ta 3.500 yataklı 7 (yedi), Sarayköy’de 300 yataklı 2 (iki) adet olmak üzere toplam 9 (dokuz) adet Sağlık Bakanlığı’ndan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli termal konaklama tesisi bulunmaktadır.
DÜNYANIN EN ZENGİN TERMAL SU KAYNAKLARI
Kültür ve Turizm Bakanlığımızca, Termal Turizm Master Planı çerçevesinde, Termal Turizm Kentleri Projesi çalışmaları başlatılmış, bu kapsamda ülkemizde 4 (dört) ayrı öncelikli geliştirilecek bölge belirlenmiş, bunlardan biri olan Güney Ege Bölgesi içerisinde 4 (dört) il ele alınmıştır. Bu bölgede yer alan illerden biri de Denizli’dir

Termal su kaynakları bakımından zengin olan diğer turizm türleri ile entegre olabilecek ve destinasyon oluşturabilecek  öncelikli geliştirilecek bölgeler içinde yer alan Denizli’de, termal marka kent oluşturulmak üzere; Çardak, Akköy Buldan ve Sarayköy Bölgesinde Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2006/11354 sayılı karar ile 16 Aralık 2006 tarihinde Termal Turizm Merkezi ilan edilmiştir. Ancak planlamada yaşanan sorun nedeniyle,
25 Şubat 2008 gün ve 13317 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Akköy-Gölemezli, Sarayköy ve Buldan-Tripolis Termal Turizm Merkezleri birleştirilerek; Denizli Termal Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi adı ile tek merkezde toplanmıştır. Ağustos 2015 tarihi itibariyle Planlama çalışmaları tamamlanmış olup turizm yatırımcılarına tahsisi yapılacaktır. Bu bölgede ve Karahayıt Bölgesin de turizm yatırımı yapanlar 5. Bölge Teşviklerinden yararlanabileceklerdir.
PAMUKKALE TERMAL SAĞLIK KENTİ
Denizli ili Pamukkale ilçesi sınırları içerisinde bulunan, doğa harikası beyaz travertenleri, şifalı termal suları ve arkeolojik değerleri ile Kültürel ve doğal miras olarak dünyada eşi benzeri bulunmayan Pamukkale Örenyeri 1988 yılında, UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne almıştır.

Turizm cenneti Pamukkaleye bir km mesafede bulunan Karahayıt Mahallesi’nde, yılın her mevsiminde ana kaynağından çıkan kendine has kırmızı renkli şifalı termal suyun ve termal çamurun sıcaklığı 58ºC olup; zengin mineralleri ile eşsiz bir sağlık kaynağıdır.
“Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Karahayıt’ın “Pamukkale Termal Sağlık Kenti adıyla yeni bir konseptte destinasyon olması için yeni yapılanma, dönüşüm ve çevre düzenleme çalışmaları ile tanıtım ve pazarlama çalışmaları hızla devam etmektedir.
Bu kapsamda Karahayıt kentsel dönüşüm çalışmaları ve kent ormanı düzenlemeleri yapılmaktadır. Bölgedeki yol ve ulaşım sistemi yenilenerek, ulaşım düzenli ve konforlu hale getirilmiştir. Arkeolojik ve doğal değerler, yapılan çalışmalarla ortaya çıkarılmakta ve ziyaretçilere görsel olarak sunulmaktadır. Yine bu proje kapsamında Karahayıt ve çevresi jeotermal sıcak su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı için bölgedeki termal suyun tek elden merkezi sistem dağıtımının sağlanması çalışmaları tamamlanmış olup, önümüzdeki günlerde uygulamaya başlanılacaktır.






Karahayıt’ta  1.500 yatak kapasiteli 6 adet Turizm Belgeli termal tesisin inşaatı devam etmektedir.
Ayrıca bölgeye yapılacak yatırımların en önemlisi sayılan, Zengin jeotermal kaynaklarını tedavi amaçlı kullanarak hizmet verecek Türkiye’nin ilk Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nin inşaat çalışmalarına Pamukkale Üniversitesi tarafından önümüzdeki günlerde başlanması beklenmektedir.
Bölgede yatırımlarını tamamlayan termal tesisler, hasta kabulüne başlamışlardır.
Karahayıt’ta kentsel dönüşüm projelerinin tamamlanmasının ardından bölgenin çehresi değişecektir. Hastane, klinik, kür merkezleri, otelleri, eğlence merkezleri, spor ve yeşil alanlarıyla insanların gezerek tedavisini yaptırabileceği, tedavisini yaptırırken keyifle zaman geçirebileceği sosyal bir alan oluşturulacak ve böylece turistler hem kültür turizmi için hem de termal-sağlık turizmi için İlimize geleceklerdir. Dolayısıyla Pamukkale günü birlik turizmden kurtularak bölgede ortalama konaklama süresi turist başına 7-14-21 güne çıkabilecektir.

Denizli’de bulunan jeotermal kaynak potansiyeli ile beraber doğal, kültürel, tarihi değerlerinin ve sosyo-ekonomik kaynakların sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde, koruma-kullanma dengesi gözetilerek, turizme yönlendirilmesiyle, termal turizm ve termal turizmle bütünleşecek alternatif turizm türlerine yönelik yeni yatırımlar oluşacak, termal turizmin dört mevsim turizm yapma, yüksek istihdam oluşturma, tesislerde yüksek doluluk oranını yakalayabilme vb. avantajları ile beraber alternatif turizm çeşitleriyle de turizm çeşitlendirilerek, Denizlinin turizm sektöründen aldığı payın arttırılması kaçınılmaz olacaktır.
Bölgemizde su hayat ve sağlıktır. Biz buna binlerce yıldır tarihten günümüze sahibiz.

12 Haziran 2015 Cuma

BİLİM DÜNYASINA IŞIK TUTACAK TRİPOLİS’TE ANTİK MEZAR BULUNDU.

Antik Çağın Ticaret, Tarım, Sağlık ve Kutsal Kenti Tripolis Antik Kenti’nde Denizli Müzesi koleksiyonu için benzersiz bir ilk olma özelliği taşıyan Lahit bulundu.
Denizli’nin Buldan ilçesi, Yenicekent Mahallesi sınırlarında yer alan ve Doç. Dr.Bahadır Duman Bilimsel Başkanlığı ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müze Başkanlığı ile 2012 yılından bu yana yıl boyunca kazı ve restorasyon çalışmaları devam eden Tripolis Antik Kenti yakınlarındaki kum ocağında vatandaşın ihbarı ile tesadüfen lahit bulundu.

Denizli Valisi Şükrü KOCATEPE , İl Jandarma Komutanı Dr.Albay Mürşit KUYUMCU, Buldan Kaymakamı Hacı UZKUÇ ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet KORKMAZ ile beraber Yenicekent Mahallesindeki Kazı Evine giderek MS. 2-3. yüzyıllara tarihlendiği öngörülen lahit hakkında Doç. Dr.Bahadır Duman’dan bilgi aldı.

Lahit ile ilgili Doç. Dr.Bahadır DUMAN şu bilgileri verdi; “2 kısa kenarı ve 1 uzun kenarı üzerinde kabartma figürler bulunan lahidin kısa cephelerinde birinde Psykhe ve Eros betimi, diğerinde ise Ganymedes ve Kharon betimi bulunuyor. Uzun yüzde ise sırasıyla Hermes, Narkissos, Heroik pozda mezar sahibi, Herakles ve Thanatos yüksek kabartma şeklinde betimlenmiş. Diğer uzun kenar, kaba yontulu bırakılmış olup herhangi bir figür bulunmuyor. 60 santimetre yüksekliğindeki figürler burgu yivli sütunlar arasında kemer içerisinde betimlenmiş.Üzerindeki betimlemeler göz önüne alındığında MS. 2-3. yüzyıllara tarihlenebilecek lahit, sanatsal özellikleri ile Denizli Müzesi koleksiyonu için de benzersiz bir ilk olma özelliği taşıyor.” Dedi.

Valimiz Şükrü Kocatepe ise, Denizli’nin geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını, kültürel olarak önemli değerlerin kente ayrı bir zenginlik kattığını söyledi. Şehrin her köşesinin ayrı bir tarihi geçmişe sahip olduğunu söyleyen Valimiz Şükrü Kocatepe, Hierapolis ve Laodikya Antik Kentlerinin yanı sıra Tripolis Antik Kentinin de önemli bir kültür merkezi olduğunu söyledi. Bulunan eserin önemine değinen Valimiz Şükrü Kocatepe, eserin geçmiş ile ilgili önemli bilgileri bilim dünyasına sunacağına inandığını sözlerine ekledi.

Antik Çağın Ticaret, Tarım, Sağlık ve Kutsal Kenti Tripolis Antik Kenti’nde; Türkiye’deki antik kentlerde daha kazı çalışmaları başlamadığı halde Sn Valimiz Şükrü KOCATEPE’nin mali destekleri ile 13.Mart.2015 tarihinde 2015 yılı kazı çalışmaları, Doç. Dr.Bahadır Duman Bilimsel Başkanlığı ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müze Başkanlığı ile start verdi ve yıl sonuna kadar kazı ve restorasyon çalışmaları devam edecektir.

Denizli’nin Buldan İlçesi’nde, Büyük Menderes Nehri ile Yenicekent Kasabası arasındaki yamaçlar üzerinde 265 hektarlık alanda kurulan, Laodikeia Anti Kenti’ne 30 km, Hierapolis Antik Kenti’ne 20 km mesafede bulunan, kuruluş biçimi ve şehircilik anlayışı ile yörenin en zengin kentlerinden olan Tripolis Antik Kenti, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne aday olabilecek antik kentlerden biri.

9 Haziran 2015 Salı

BEYCE SULTAN HÖYÜĞÜ KAZISINI VALİ ZİYARET ETTİ


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI BEYCE SULTAN HÖYÜĞÜ KAZI ÇALIŞMALARI BİLİM DÜNYASINA IŞIK TUTUYOR..
Beycesultan Höyüğü inceleme ziyaretine Valimiz Şükrü Kocatepe’ye Çivril Kaymakamı Orhan Burhan ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Korkmaz da eşlik etti.13.08.2015

İnanç, kültür, termal, doğa ve mağara turizmi ile yerli yabancı birçok turisti kendisine çeken İlimizde kazı çalışmalarının devam ettiği Çivril İlçemizdeki Beycesultan Höyüğünde şuana kadar daha önce literatüre girmeyen yerleşim tespit edildi.  

Çivril İlçemiz yakınlarında bulunan Beycesultan Höyüğünde Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Eşref Abay Başkanlığında, Arkeolog Yrd. Doç. Fulya Dedeoğlu Konakçı ve Zoolog Yrd. Doç. Gülçin İlgezdi Berksan’dan oluşan kazı heyeti ekibi ile yürütülen kazı çalışmaları devam ediyor.
Valimiz Şükrü Kocatepe 13 Ağustos 2015 Perşembe günü kazı alanını ziyaret ederek kazı sorumlularından bilgi aldı. Beycesultan Höyüğü günümüzden geriye doğru 5000 yıllık bir tarihe ışık tutuyor.
Geriye doğru Selçuklu Döneminden başlayarak erken Tunç Dönemine kadar çeşitli medeniyetlere ait yerleşime sahne olan höyük kazılarında elde edilen eserler sergilenmek üzere Denizli Müze Müdürlüğüne teslim edilmektedir.
Ayrıca bu dönemlere ait yerleşimler hakkında fikir vermek üzere yerleşim alanı kesitlerinin üstünün çatı ile kaplanarak hafızası amaçlanmaktadır. Bu amaçla çatı inşaatı da Denizli Valiliği imkanları ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca gönderilen ödeneklerle sürdürülmektedir.
Yukarı Menderes Havzası içinde bulunan Beycesultan Höyüğü, Ege Bölgesi'nin İç Batı Anadolu Bölümü’nde, Gördes-Uşak Yöresi'nin güney kesiminde yer almaktadır. Büyük Menderes Nehri'nin yukarı çığırında konumlanan höyük, jeomorfolojik ve hidrografik özellikleri bakımından havza karakterindedir. Büyük Menderes Nehri bölgenin en önemli su kaynağı niteliğinde ve ovayı son derece geniş bir alanda sulayarak verimli kılmaktadır. Nehir, bölgedeki yoğun iskânın temel sebebi olarak düşünülebilir. Büyük Menderes Nehri’ne bağlanan Küfü Çayı, Beycesultan Höyüğü’nün hemen kuzey ve doğu kesiminden akmaktadır.
Yerleşim bakımından Batı Anadolu’nun kıyı kesimi ve iç kesiminin yanı sıra Anadolu’nun orta ve güney kesimine açılan bölgeleri birbirine bağlayan doğal güzergâhlar üzerinde yer almasıyla son derece stratejik bir konuma sahiptir.

Beycesultan Höyüğünün bulunduğu alanda yapılan çalışmalarda ana toprağa erişilmiş olup; Geç Kalkolitik Dönemden Geç Tunç Çağ sonuna kadar kesintisiz devam eden toplam 40 kültür tabakası tespit edilmiştir. Doğu Konide ise AA ve BB açmalarında “Yanık Saray” olarak adlandırılan ve Orta Tunç Çağa tarihlendirilen büyük yapının bir kısmı açığa çıkarılabilmiştir.
2003-2010 yılında Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Eşref Abay başkanlığında Çivril, Baklan ve Çal ilçelerinde geniş çaplı yüzey araştırmaları gerçekleştirilmiş ve daha önce literatüre girmeyen yüzü aşkın yerleşim tespit edilmiştir. 2007 yılında ise T.C. Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile Beycesultan Höyüğünde yaklaşık 50 yıl aradan sonra tekrar kazı çalışmaları başlatılmıştır.




ÇİN'Lİ TURİSTLERDEN DENİZLİ'YE BÜYÜK BİR RAĞBET BAŞLADI.

TARİHİ İPEKYOLU TEKRAR HAYATA GEÇİRİLİYOR VE ÇİN'Lİ                TURİSTLERDEN DENİZLİ'YE BÜYÜK BİR RAĞBET BAŞLADI.
         
Dünyaca tanınmış ünlü Çinli fotoğrafçı ve yönetmenden oluşan fotoğraf ve film çekim ekibi İL MÜDÜRÜMÜZ MEHMET KORKMAZ'IN mihmandarlığında 07.05.2015 tarihinde Laodikeia,Pamukkale ve Tripolis Kentlerinde çekimler gerçekleştirildi.
        

  Eski ipekyolu hem bir ticaret yolu hemde bir kültür yoluydu.İnsanların paylaşmasını birlikte yaşamasını öğrendiği bu eski yolun yeniden canlanması için bu Çinli heyet Ülkemiz ve bölgemiz Turizmi açısından önem arz etmektedir.

         19 Nisan tarihinden itibaren başlayan 6 Fotoğrafçı 1 Yazar 3 kişilik belgesel çekim ekibi, Ankara Antalya İstanbul Safranbolu Beypazarı Ankara Kapadokya Konya Antalya Pamukkale İzmir Çanakkale İstanbul ve Büyük Ada il ve ilçelerinde çeşitli programlar yapıldı. Grup Çin de yapılacak fotoğraf sergisi ve Belgesel için çekimler yaptı.
 
-Gelen fotoğraf ekibi içinde dünyaca tanınmış ünlü bir Çinli fotoğrafçı ve yönetmen vardır. İkinci planda Türkiye ve Çin ortak yapımı İpekyolu filmi içinde alt yapı çalışması yapılmaktadır.
-Bunun dışında Doğu Çin Havayolları İçinde görüşmeler yapılacaktır.
-Xian Turizm firmasıda Türkiye turlarını başlatmak istemektedir.(Xian Şehri senelik 180 milyon yerel 5 milyonda yabancı turist çekmektedir.)
-Çinli Turist sayısında 2014 yılında %44 lük artış yaşanırken 2015 yılında Türkiye'ye gelen Turist sayısında %100 artış beklenmektedir.

1- Bütün proje video kaydına alınmak süreti ile belgesel haline getirilecek ve Çin medya kuruluşların da yayınlanacakdır.
2- Türkiye de 27 günlük yapılan seyehat esnasında çekilen karelerden Pekin Tianjin ve Xian olmak üzere üç sergi açılacaktır.
3- Çin Doğu Havayolları Dergisi Baş editörü bu proje kapsamında 130.000 basım yapılan iki milyon kişinin okuduğu dergide Türkiye yazı seri yazacakdır.
4- Çin Doğu Havayolları Dergisi Baş editörü aynı zamanda Çince Türkiye hakkında bir kitap yazacak. Kendisi Çin de tanınmış bir yazardır.
5- Xian Tv Günlük olarak yapılan aktiveteleri haber olarak yayınlayacak
6- Xian Turizm firmasının Yiyelim içelim eğlenelim dergisinde 220.000 adet basiliyor yine Türkiye yazı seri yayınlacak.
7- Son olarakta bütün yapılan projenin fotoğraf albümü yapılacaktır.


 


34.cü ” 18 Mayıs Müzeler Gününde”, geçmişle gelecek arasındaki bağ müzelerimiz !.

34.cü ” 18 Mayıs Müzeler Gününde”, geçmişle gelecek arasındaki bağ müzelerimiz !.
Geçmişle geleceği birbirine bağlayan uygarlığın belge ve kanıtı olan müzeler, kültürel mirasın sergilendiği ve geçmişi öğrenerek bugünü anlamamıza yardımcı olan ışık tutan önemli ve eşsiz mekanlardır. Ayrıca müzeler, sadece kültür varlıklarının değil sanat ve zeka ürünlerinin de ortaya konduğu, bir ulusun kimliği olmanın yanında uygarlıkların düşüncelerin, inançların, davranışların, yaşam tarzlarının da ortaya çıkarıldığı ve bu mirasın geleceğe taşınmasında önemli rol üslenmişlerdir.
Geleceğimizi görebilmemiz için geçmişimizi bilmemiz ve geçmişimizi öğrenebilmemiz için de müzelerimizi ziyaret etmemiz gerekir. Ülkemiz, dünyada eşine ender düzeyde rastlanılan zengin bir kültür hazinesine sahiptir. Binlerce yıllık uygarlıkları sinesinde yaşatarak, birbirinden değerli eserlerine sahip olan ülkemizde müzelerimiz adeta birer bilim ve eğitim merkezleridir.
Tarihin en erken dönemlerinden bugüne kadar Anadolu’da yeşermiş çok sayıdaki uygarlığın eşsiz ayak izlerine rastlayabileceğimiz müzelerimiz dünyadaki diğer tüm müzeleri kıskandıracak bir zenginliğe sahiptir. 
Tarihi eserlerimizi bir rant kapısı olarak algılayıp onlardan maddi bir çıkar gözetenlere karşı halkımızın duyarlı olması büyük önem arz etmektedir.

5.5 MİLYON MÜZEKART SATILDI

Bugün gelinen noktada ülkemizde müzecilik anlayışı, Kültür ve Turizm Bakanlığımızca yapılan önemli çalışmalar sayesinde çağdaş batılı müzelerle boy ölçüşecek düzeye erişmiştir.
Bu çerçevede, ziyaretçi sayısını artırmak ve müzelerimizi birer sosyal ve kültürel etkinlik seçeneği haline getirmek için “Müzekart” uygulamasını 18.06.2008 tarihinde Bakanlığımızca hayata geçirildi. Bu uygulama, kültürel mirasımızı halkımıza daha verimli şekilde tanıtmaya yönelik ciddi ve önemli bir proje olup büyük bir ilgi gören Müzekart bugüne kadar 5.5 milyon adet satılmıştır.

MÜZE-ÖRENYERLERİ GELİRİ VE ZİYARETCİSİ ARTTI

Yürütülen çalışmalar sonucunda, 2002 yılında müze ve örenyerlerine gelen ziyaretçi sayımız 7,5 milyon kişi den % 301 artışla 2014 yılında 29,774 milyon kişiye ulaştığını, 2002 yılında Müze ve örenyerlerinden elde edilen gelirimiz 26 milyon TL iken % 1226 artarak 2014 yılında 345 milyon TL’ olmuştur.
Öte yandan gerçek ve tüzel kişilerin özel müze kurmaları ve geliştirmeleri Bakanlığımızca teşvik edilmektedir. Bu teşvikler neticesinde, 2002 yılında Türkiye’deki özel müze sayısı 93 iken % 122 artışla 2014 yılında 206 ‘a yükselmiştir.
 
13 YILLIK DÖNEMDE KAZI ÇALIŞMALARINA HIZ VERİLDİ

Ülkemizin arkeolojik ve kazı araştırmalarına 2002 yılında 2 milyon TL ödenek ayırırken % 1850 artışla 2014 yılında 39 milyon TL ayırılarak harcanmıştır. Yerli Türk kazı heyetlerince gerçekleştirilen arkeolojik kazısı sayımız 2002 yılında 57 iken % 105 artışla 2014 yılında 117 olmuştur. 2014 yılında; Ülkemizde yabancı heyetlerce yapılan kazı sayısı 36 iken İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü müze kazısı sayısı 44. dür. 2002 yılında Türkiye’deki müze sayısı 185 iken % 5 artışla 2014 yılında 194 olduğunu, 2002 yılında Türkiye’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları sayısı 64.963 iken % 49 artışla 2014 yılında 97.000 ‘e ulaşmıştır.
Büyükşehir Denizli coğrafi konumu, termal su ve ikliminin uygunluğu nedeniyle Kalkolitik çağdan başlayıp günümüze kadar kesintisiz bir yerleşime sahip olup Hitit, Frigya, Lidya, İonya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetleri sinesinde yaşatmış, 19 antik kent, 89 arkeolojik ve 14 doğal sit, 428 sivil mimarlık örneği vb. gibi toplamda bine yakın tescilli kültür varlığı ile Denizli’nin tarihi Anadolu’nun tarihi kadar köklü ve renklidir.
Denizli’de her ikisi de 4 Şubat 1989 yılında açılan, kent merkezinde 1.173 adet etnografik eserin bulunduğu Atatürk ve Etnografya Müzesi ve Pamukkale Örenyeri’ nde 29.883 adet arkeolojik eserin bulunduğu Pamukkale Hierapolis Arkeoloji Müzesi bulunmaktadır.
 
13 YILDA AÇIK HAVA MÜZESİ OLAN PAMUKKALE DE TURİST SAYISINDA %63 ARTIŞ OLDU

2002 yılında Pamukkale Örenyeri’ ni ziyaret eden turist sayısı 1 milyon 150 bin kişi iken 2014 yılında % 63 artışla 1 milyon 875 bin kişi olmuştur. Bu sayıyla Unesco Dünya Miras Listeside yeralan Pamukkale turizm cenneti Ülkemizdeki 188 örenyeri arasında birinci sıraya yükselmiştir.

TESCİLLİ KÜLTÜR VARLIĞI 13 YILDA %101 ARTTI

Ayrıca Müze Müdürlüğümüzce tesbit ve tescili yaptırılan Büyükşehir Denizli’de 2002 yılında Kültür Varlıkları 483 iken % 101 artarak 2014 yılında 970 olmuştur.
Denizli’de, kazılar sonucunda çıkarılan eserler teşhir edilememekte veya teşhirde yetersiz kalınmaktadır. Bu nedenle hem arkeolojik hem de etnoğrafik eserlerin teşhir edilebileceği sergi ve konferans salonları, laboratuvarı ile birlikte çağdaş normlara uygun depoları bulunan modern bir İl Müzesi’ nin İlimize kazandırılması dileklerimle, 18 Mayıs Müzeler Günü”nü kutluyor, eserlerin gün yüzüne çıkarılmasında ve tarihe ayna tutulmasında, başta üniversitelerimizin değerli hocaları ve arkeologlar olmak üzere eserlerin korunmasında fedakârca çalışan tüm müze çalışanlarına teşekkür ediyorum.
Mehmet KORKMAZ - 
Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürü.















https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/