22 Nisan 2021 Perşembe

DENİZLİ’Yi KEŞFEDİN


https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/100-baslikta-denizli-kultur-turizm.html?m=1

Ülkemizin lokomotif illerinden olan Denizli, Anadolu Yarımadası'nın güneybatı, Ege Bölgesi'nin güneydoğusunda ,  Ege ve Akdeniz Bölgeleri arasında antik dönemden günümüze  geçiş ve kavşak noktası, ticaret ve haberleşme merkezi iken günümüzde de aynı özelliğini korumakta olup, karayolu, demiryolu ve havayolu ulaşımı olanaklarına sahip tüm illere ulaşım son derece kolaydır.          

Egenin güneyinde tarihi mirası, muhteşem doğası, dünyaya açılan gelişmiş sanayisi, organik tarımı UNESCO Dünya Miras Listesindeki Pamukkale'si, çalışkan ve girişimci insanlarıyla eşsiz bir turizm kentidir.

Denizli denince, dünyada başka bir benzeri bulunmayan muhteşem doğa harikası Pamukkale,  geçmişten günümüze kadar Denizli’nin simgesi haline gelen uzun ve ahenkli ötüşüyle, duruşundaki heybetli masalsı asaletiyle, Dünyanın Uzun Öten Tek Irkı Kentin Sembolü Denizli Horozu, tekstil, travertenler ve termal kaplıcalar akla gelmektedir.

Türkiye’nin favori destinasyonu, Denizli turizminin baş aktörü Egenin bembeyaz incisi, UNESCO tarafından hem kültürel hem de doğal dünya mirası kabul edilen Pamukkale, dünyada eşi benzeri bulunmayan beyaz travertenlerin ışıltısıyla görenleri kendine hayran bırakan dünyanın sayılı turizm cazibe merkezi ünvanını almıştır.

 

Pamukkale’yi İlk gördüğünüzde pamuğa ya da buluta benzetmeniz doğaldır. Yakınlaştığınızda ise şifalı termal suların sanatçı kimliğine bürünerek binlerce yıllık uğraşısı ile oluşturduğu travertenler ve bulutların üzerine kurulmuş gibi görünen Hierapolis Antik Kenti ile karşılaşırsınız. En az 10 bin yıllık bir yerleşkeye sahip bölgenin yazılı tarihi M.Ö. 190 olarak kayıtlıdır. Şehrin bu bölgeye kurulmasının sebebi de şifalı termal sularıdır.

 

Modern tesisleriyle yılda 2 milyondan fazla turisti ağırlayan Pamukkale, antik mirasları ve tarihi birikimiyle bir açık hava müzesi gibidir.

 

 Pamukkale'de ki Hierapolis antik kenti arkeoloji literatüründe  Holicity olarak adlandırılan kutsal şehir olarak kabul edilir.  Bu inanca sahip olan insanlar tarih boyunca cennetin kapılarının burada olduğuna inandıkları için Hierapolis'e gömülmek istemişlerdir. Bu özelliğiyle de Hierapolis bir Nekrapol yani mezarlar şehridir. Ayrıca İsa'nın 12 havarisinden olan aziz Philippus’un mezarı da Hierapolis’te bulunmuştur.

 

Denizli’nin turizm açısından önemli yerlerinden biri de UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesindeki Laodikeiadır. Verimli Lykos Ovası’ ndaki Hellenistik kent, M.Ö. 3. yy.ın ortalarında Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından karısı Laodike adına kurulmuştur. Önemli arkeolojik kalıntılara sahip kentte yerleşme bir Hellenistik dönem kuruluşu olmasına rağmen yapılan kazı çalışmaları, Erken Kalkolitik Dönem (Bakır Çağı, M.Ö. 5500)’ den M.S. 7. yy.a kadar kesintisiz yerleşimlerin varlığını ortaya koymuştur. Türkiye'nin en büyük antik kenti ve dönemin tekstil merkezidir. Bazı roma krallarının elbiseleri Laodikya da üretilmiştir.

Dünyaca bilinen inanç turizm merkezi Laodikeia, İncil’ de adı geçen Yedi Kilise’ den birine sahip olan Hristiyanlık Dünyası’ nın önemli bir “Kutsal Hac Merkezi” dir. Bu sayede günümüzde dünyanın dört bir tarafından gelen birçok farklı dini gruplar Laodikya’ da ayinler düzenlemektedir.

 

Ayrıca İpek Yolu üzerindeki Selçuklu Komutanı Karasungur tarafından kesme beyaz taşlardan 13.yy da yaptırılan Akhan Kervansarayı ile Çardakhan UNESCO dünya Mirası Geçici listesinde yer almaktadır.

UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi Ulusal Envanterinde Denizliden;

Zeybeklik Geleneği, Çalgı Yapımcılığı adı altında sipsi yapımı, Çal, Baklan, Çivril Yöresinde 8 asırdır devam eden sudan koyun geçirme çoban bayramları geleneği, Serinhisar ve Sarayköy ilçelerinde geleneksel olarak devam eden bardakçılık ve çömlekçilik geleneği, Acıpayam ve Çameli ilçeleri başta olmak üzere il genelinde devam eden geleneksel sohbet toplantılarından yarenlik geleneği ve başta Babadağ olmak üzere il genelinde devam eden tören keşkeği geleneğinden Denizli keşkeği yer almaktadır.  

 

Ülkemizden seçilen somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı  7  kişiden birisi olan  “Çam Düdüğü” alanında yurt içinde ve yurt dışında yaptığı çalışmalardan ve hizmetlerinden dolayı “2008 Yılı UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi”  ilan edilen Hayri DEV doğal güzellikleri ile ünlü Çameli  Gökçeyaka’da yaşamaktadır.

 

Denizli sahip olduğu jeotermal kaynakları sayesinde, elektrik üretimini üst seviyelere çıkarmış, organik tarımın merkezi haline gelmiş ve termal sağlık turizminde tarihden günümüze sıcak sulardan faydalanan  nadir illerdendir.

 

Denizli’nin turizm vizyonunun içinde yer alan jeotermale dayalı sağlık turizmi sayesinde, Pamukkale-Karahayıt - Akköy -Yenicekent- Sarayköy arasında uzanan Türkiye’nin en güzel ve sağlık turizmi açısından zengin potansiyele sahip termal bölgesindeki sıcaklığı 36  ile 240 derece arasında değişen sularımızda, kür parkı ve kür merkezi kullanımlarıyla insanlara şifa dağıtılmaktadır. Bu termal sular, damar sertliği, kalp, yüksek tansiyon, felç, romatizma, siyatik, deri ve sinir hastalıkları gibi birçok hastalığın tedavisi için hekimlerce tavsiye edilmektedir. Özellikle çamur banyosuyla uygulanan tedaviyle cildin daha genç ve zinde kalması sağlanmaktadır. Denizli antik dönemden günümüze termal sağlık turizm kenti özelliğini sürdürmektedir.

 

Bu şifalı sular içerdikleri maden oksitlerle kırmızı yeşil ve beyaz renkler katarak benzersiz travertenleri ortaya çıkarmıştır.

 

M.Ö. 5000 yılına kadar uzanan tarihinde Denizli, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı imparatorluğuna kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

 

Hierapolis, Laodikeia, Apollonia Salbace, Colossai , Dionysopolis, Attuda, Eumenia, Herakleia Salbace, Sebastopolis, Tabea, Tropezopolis, Tripolis, Apollon Lermonos tapınağı gibi antik kentler ve bine yakın tescilli kültür varlığı ile Ülkemizin önemli kültür turizmi potansiyeli zenginidir Denizli.

Buldan İlçesi kentsel siti içindeki tescilli 18. ve 19. yüzyıl Osmanlı şehir dokusunu günümüze yansıtan yüzlerce sivil mimarlık örnekleri Buldan evleri restore edilerek turizme kazandırılmıştır.17yy.dan itibaren seyyahlar tarafından ziyaret edilen Buldan-Yenicekent’deki Tripolis Antik Kenti gün yüzüne çıkarılarak turizme kazandırma çalışmaları devam etmektedir.

Eko turizm zengini Dört mevsim turizmin cenneti olan Denizli yaylaları mesirelikleri ve bin bir çeşit efsaneleriyle dolu mağaralarıyla görülmeye değerdir.

 

Denizli, Honaz Dağı, Beyağaç Sandıras Dağları Kartal Gölü, Çivril Akdağ ve Babadağ’daki yöreye özgü florası ile botanik turizminde dünyanın önemli botanik turizmi kentidir.

Denizli’de Çivril Işıklı Gölü, Buldan  Süleymanlı Gölü, Çardak Acıgöl, Çaltı Göllerinde  çok sayıdaki kuş türleriyle 4 mevsim kuş gözetleme turizmi yapılabilmektedir.

 

Bozdağ Kayak Merkezi; 2419 metre yükseklikte, Ege Bölgesinde, Acıpayam -Gireniz Vadisi ile Tavas - Barza Ovası arasında, Denizli-Antalya karayoluna 56 km , Tavas İlçesine 39 km, Nikfer’e 14 km mesafede yer almaktadır.  Kış Turizmine elverişli Bozdağ, Denizli Tavas Bozdağ Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi olarak 2012 yılında ilan edilmiştir.   Batı Anadolu Bölgesi’ nin en büyük kayak merkezi olabilecek kapasitede doğal pistleri mevcut olan Bozdağ’ da Aralık - Nisan ayları arasında kayak imkânı bulunmaktadır. 

 

İlimiz SPOR TURİZMİ parkur alanları bakımından çok zengindir. Honaz Dağı, Çökelez Dağı, Bozdağ, Çameli Yaylacık Dağı ve Pamukkale Örenyeri’ nde Yamaç Paraşütü, Honaz Dağı Milli Parkı, Beyağaç Kartal Gölü, Güney Şelalesi, Çal Ağlayan Kaya Şelalesinde Bisiklet Turları, Dalaman Çayı, Büyük Menderes’in Bekilli ve Çal ilçesi sınırları içerisindeki büyük kanyonlarda Kano-rafting, Işıklı ve Gökpınar Gölleri ile Adıgüzel Barajında su sporları, Honaz Dağı, Beyağaç Kartal Gölü tabiatı koruma alanı, Karcıdağı, Babadağ, Bozdağ gibi alanlarda dağ ve doğa yürüyüşü (trekking)atlı doğa yürüyüşü yapılabilmektedir.

 

Ayrıca Denizli’de Macera severlerin ve doğa tutkunlarının uğrak yeri olan Çivril   Akdağ Tokalı Kanyonu, Çameli  Gavurdeliği Kanyonu, Bozkurt Karakısık Kanyonu, Çal Kısık Kanyonu ve Kale İnceğiz Kanyonu  oldukça ilgi çekicidir.

Denizli  ülkemizin önde gelen destinasyon turizm merkezlerinden  olmasının yanı sıra bölgesinin ekonomi devi, sanayi ve ticaretin merkezi, değişimin ve gelişimin vizyon şehridir.

 

Sahip olduğu girişimcilik ruhu yaratıcılığı ve azim ile birleştiren İç ve dış turizme on iki ay hizmet sunabilen Denizli; tekstil dokuma, konfeksiyon ve mermer başta olmak üzere gıda, plastik, kimya, kablo, elektrolitik bakır, cam, kağıt, metal eşya, deri,  makine, çimento ve hadde mamulleri gibi geniş bir sektörel çeşitliliğe sahiptir. Yıllık 3,5 milyar dolar civarındaki ihracatı ile170 ülkeye ürünlerini satmaktadır.

 

Denizli üreten bir şehirdir. Buldan ve Kızılcabölüğün el tezgahları, Babadağ'ın ev tekstili, Yatağanın bıçakları, Yeşilyuva dericilikte ayakkabıcılık’da, Türkiye leblebisinin %70 ini üreten Leblebinin anavatanı Serinhisar, Çivril'in elması, Honaz'ın kirazı, Güney ve Çal ilçelerinin dünyaca meşhur tada sahip şaraplık üzümleriyle Dionysos’ tan Günümüze Bağ ve Şarapçılık her ilçesinde dünyaya farklı zenginlikler sunar.

El emeğinin ve sanatın bir diğer örneği olan cam sanatı Denizli’de hala isimsiz kahramanların usta ellerinde can buluyor. Çeşm-i bülbül ile taçlanan bu eserler Denizli’den dünyaya eşsiz bir cam sanatı mirasını sunuyor.

Denizli Pamukkale Üniversitesi, 50 bine yaklaşan öğrenci kapasitesi, teknolojik yatırımları ve güçlü akademisyen kadrosuyla Uluslararası Kongrelere ev sahipliği yapan, Türkiye'de ve Avrupa'da ses getiren bilimsel çalışmalara imza atmaktadır.

Tarih sahnelerinde büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Denizli, modern yaşam merkezleri, gelişmiş alt ve üst yapıları, son teknolojiyle düzenlenen demir ve kara yolları dünya standartlarına uygun hava alanıyla  da günümüzde Türk şehirciliğine vizyon teşkil etmektedir.

binlerce yıllık tarihi, doğal güzellileri , kültürel birikimi ve modern görüntüsüyle bambaşka bir şehirdir Denizli.Denizli Türkiye'nin parlayan yıldızı.   


11 Nisan 2021 Pazar

B.KARABACAK ve Pauline Seyfer, İl Turizm MD.M. KORKMAZ Pamukkale 19.3.2...


Barış KARABACAK ve Pauline Seyfer, Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet KORKMAZ ile birlikte Çökelez Dağı eteklerindeki UNESCO Dünya Mirası Listesindeki Turizm Cenneti Pamukkale’yi 19 Mart 2016 tarihinde ki ziyaretleri,

TARİHİ TERMAL SAĞLIK TURİZM KENTİ KARAHAYIT


İL TURİZM MD.M.KORKMAZ DÖNEMİNDE ORTAYA ÇIKARILAN 1800 YILLIK KARAHAYIT TERMAL MERKEZ: Denizli’ nin, şifa kaynağı termal sularıyla ünlü Karahayıt İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müze arkeologları tarafından 9 Nisan 2013 - 14 Haziran 2013 tarihleri arasında yapılan kazı çalışmaları sonucu Anadolu’ da ilk defa ortaya çıkan, şimdiki termal yapıların öncüsü sayılacak 'Termal Yapı' tespiti yapılmıştı. Pamukkale İlçesi, Karahayıt Mahallesinki bu yapıda 4.08.2014 tarihinde tekrar başlayan kazı ve restorasyon çalışmaları 31.12.2014 de tamamlanmıştır. Bu yapıda yapılan kazı çalışmaları neticesinde; Karahayıt’a insanların şifa bulmak amacıyla geldiği ve termal tedavinin bu bölgede 1.800 yıldır yapıldığı tespit edilmiştir. 2013 Yılında bir bölüm açığa çıkarılan yapıdaki çalışmalara öncelikle ot ve çevre temizliği ile başlanılmıştır. Restorasyon ve konservasyon için gerekli malzemeler belirlenerek yapımı eksik paye, başlık ve arşitrav bölümleri için yeni traventerler temin edilmiş ve kesim işleri yapılarak restore çalışmaları tamamlanmıştır. Ayrıca yapının duvarlarından harç örnekleri alınarak analizleri doğrultusunda duvarların derz dolguları da tamamlanmıştır Yapıda yapılan kazı çalışmalarında bir adet yarım daire yıkanma havuzu, bir adet dikdörtgen küçük havuz, bir adet yarım daire yıkanma mekanı ve etrafı paye ve başlıklarla çevrili havuz, güney bölümünde karşılıklı yarım daire iki adet yarım yuvarlak yıkanma bölümü olmak üzere toplam 4 adet yarım yuvarlak yıkanma yeri ve iki adet havuz tespit edilmiştir. Yapıdaki yıkanma bölümleri ve dikdörtgen havuz mermer kaplama olup, havuz alanının güneyinde ısıtma ( hipokaust) sisteminin geçtiği görülmüştür. M.S. 4. ve 5. yüzyıla tarihlenen yapının yuvarlak planlı olan orta mekânında sıhhi amaçlı kullanılan havuz ortaya çıkarılmıştır. Basamaklı olan havuzun yüzme amaçlı değil, tedavi amaçlı kullanıldığı belirlenmiştir. Havuza termal suyun, Kırmızı su kaynağından özel kanallarla taşındığı ve kullanılan termal suyun dışarı atılması için kanallar yapıldığı belirlenmiştir. Binanın ısıtılması için Hipokaust sistemi tespit edilmiştir. Hipokaust, Romalıların MS. 1. yüzyılda kurdukları merkezi ısıtma sistemidir. Bu sistem bir yapının zeminine inşa edilen bir fırınla işlemekteydi. Fırının ürettiği sıcak hava sütunlardan oluşmuş "hipokaust" adlı kanallardan geçiyor ve buradan da bir bacayla evin duvarlarına veriliyordu. Genel olarak halka açık hamamların ısıtılmasında kullanılsa da soğuk aylarda evlerin ısıtılmasında da kullanılmıştır. Anadolu topraklarında ender bulunan ve günümüzde halen devam eden Karahayıt bölgemizin 4-5. yüzyıldan bu yana sağlık amaçlı kullanılan bir turizm merkezi olduğu, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müze arkeologları tarafından bu yaptığımız çalışmalarda elde edilen bilgi ve belgelerle ortaya çıkmıştır.

6 Nisan 2021 Salı

OSMANLI YADİGARI ÇAL HANÇALAR KÖPRÜSÜ


Osmanlı kervanlarını taşıyan tarihi köprü dimdik ayakta Osmanlı zamanından kalan Hançalar Köprüsü yıllara meydan okuyor

Denizli'nin Çal ilçesinde bulunan, yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen ancak 1886 yılında restore edilen Hançalar Köprüsü yıllara meydana okuyor. Kayı Pazarı güzergahında bulunan köprünün, kervanların geçişini kolaylaştırmak için yapıldığı tahmin ediliyor.

 Büyük Menderes Nehri üzerinde yer alan bu köprü, Roma döneminde Roma yolları güzergahına yapılan köprülerden biriydi. Kesme taş malzemeden inşa edilmiş olan köprünün uzunluğu 65, genişliği ise 4,20 metre. Yuvarlak kemerli üç gözü bulunuyor ve ayaklarının genişlikleri 3,30 metre. Orta kemerin açıklığı 8 metre, yüksekliği 4,10 metre. Yan kemerlerin genişlikleri ise 6,75 metre, yükseklikleri de 3,30 metre. Köprü ayaklarının güney cephelerine üçgen formlu selyaranlar yapılmış.



Osmanlı kervanlarının büyük menderesi aşmasını sağlayan tarihi Hançalar Köprüsü
Klasik Osmanlı köprü mimarisi özelliklerini yansıtan Hançalar Köprüsü, ayaklarındaki kitabelere göre Hicri 1302 (Miladi 1884-1885) ve Miladi 1934 yıllarında onarılmış. Köprünün onarımlarında moloz taş kullanılmıştır. Köprü günümüzde de kullanılmaktadır. Köprü, Osmanlılar döneminde Çal yakınlarında kurulan Kayı Pazarına giden yol güzergahında bulunmasından ve ticari amaçlı kervanların geçiş yapmasından dolayı tarih içinde büyük önem taşımış. Hançalar Köprüsü'nün üç kemerinde orta kemer yan kemerlerden yüksek ve geniş tutulmuş. Bu haliyle Roma dönemi köprülerinin özelliğini taşıyor.


Su kenarlarına yapılan oturma grupları ile vatandaşlar oturma ve dinlenme imkanına sahip olmuş oldu. Tarihe tanıklık eden köprüyü görmek ve fotoğraf çektirmek için yerli ve yabancı tursitlerin ilgisi bu noktada her geçen gün artıyor.

2 Nisan 2021 Cuma

EKO&KÜLTÜR&KIRSAL TURİZM KENTİ ÇAL





Tarihçe

Çal'ın antik dönemlerdeki adı Mosyna'dır. Türklerin bölgeye gelmesine kadar bu isimle anılmıştır. Türkler bölgeye Çal adını vermiş ve bu yöre Çal Yöresi olarak anılmaya başlanmıştır. Çağatay lehçesinde yüksek yer ya da yayla anlamına gelen Çal adı, ilçenin doğal konumundan dolayı verilmiştir. "Çal" kelimesi bunun yanında taşlık yer, çıplak tepe, kireçli toprak gibi anlamlara da gelmektedir. Çal uzun yıllar bir yerleşim merkezinin değil, bölgenin adı olarak kullanılmıştır. Çal'ın bugün olduğu yerdeki yerleşim yerinin adı ise Demirciköy'dür. Bölgeye yerleşenlerin önemli kısmının demircilikle geçindiği için bu ismi aldığı ifade edilmektedir.

Daha sonra bölgenin genel adı olan Çal, merkez ilçenin adı haline gelmiştir.Anadolu'daki yer adlarında benzer örneklere rastlanılır.

Çal'da mevcut iki kitabede de Çal'ın ismi Demirci Karyesi olarak geçmektedir. Bu kitabelerden birisi Hicri 1267 (1850) tarihli Çarşı Camii minare girişinde bulunan kitabedir. Diğeri ise Fakıoğlu Camiinde bahçe duvarında monte edilmiş olan 1247 (1831) tarihli kitabedir.

Ancak Çal ile ilgili ilk Osmanlı belgelerinde Demirciköy adına rastlanmaması ve sürekli "Çal" isminin kullanılması bu değişimin çok önceki dönemlerde gerçekleştiğini göstermektedir. Nitekim Çal'dan bahseden hemen bütün belgelerde net olarak Çal tabiri kullanılmıştır. Özellikle bir kaza merkezi haline geldiği 17. yüzyıldan itibaren yörenin genel olan Çal merkez içinde kullanılmaya başlanmıştır. Yukarıda belirttiğimiz 1831 ve 1851 tarihli kitabelerde Demirciköy adının kullanılması muhtemelen yöresel bir kullanımdan kaynaklanıyor olmalıdır. Yani çok daha önceleki dönemlerde kaza merkezine resmi makamlar tarafından Çal adı verilmiş ve bu isim kullanılmaya başlanmış ise de; halk arasında alıştıkları isim olan Demirciköy tabiri kullanılmaya devam etmiş olmalıdır. Nitekim merkezdeki iki caminin kitabesinde Demirciköy isimlerinin kullanılmasını bu yaklaşıma göre açıklayabiliriz.

Roma İmparatorluğu döneminde ait çeşitli kalıntıların bulunduğu Çal Anadolu Selçukluları devrinde Türklerin idaresine girdi. Çal bölgesinin kuruluşu 1072 yıllarına kadar uzanır. Selçuklunun Kayı boyundan gelen Türkler Çardak üzerinden bugün adı Boğaziçi olan bölgeye yerleşmiştir. Baklanı kuran Abdi bey den sonra bu bölgeye gelen Hüsamettin dede Daha sonra Çal ve havalisini fethetmiştir. 19. yüzyıl sonuna kadar Demirciköy olan ismi 19. yüzyıl sonu itibarı ile Çal olarak anılmaya başlamıştır. II. Murat devrinde Osmanlı topraklarına katılan Çal, Karahisar-ı Sahib sancağına bağlandığı 1849'a kadar Kütahya sancağına bağlı kaldı]. Çal 1885'te Aydın , 1886'da Denizli Sancağına bağlı bir kaza haline geldi. Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Çal Kuvayı Milliyesinin direnişi Çal'ın Yunanlar tarafından işgalini engelledi. Çal Müftüsü Ahmet İzzet Efendi'ye Kurtuluş Savaşı sırasında yaptığı hizmetlerinden dolayı İstiklal Madalyası verildi.

Çal yöresi, aynı zamanda 12 Olympos tanrısından biri olan Dionysus'un yaşadığı yer olarak bilinir. Kimi rivayete göre Çal şarabının dünyaca ünlü olması Dionysus'un şarap tanrısı olmasından dolayıdır. Aynı zamanda tiyatronun dünyada ilk kez oynandığı antik Dionysosopolis buradadır ve ayrı bir önem taşır.

Coğrafi konumu

Çal Ege Bölgesinde, Denizli iline bağlı bir ilçedir. Denizli'nin kuzey doğusunda yer almaktadır. Denizli'nin doğusunda bulunan Çökelez Dağı'nın doğu eteklerinde kurulmuştur. Dağın batı eteğinde ise meşhur Pamukkale bulunmaktadır.

Çal, Uşak ilçeleri ve Denizli'nin doğusunda bulunan diğer ilçelerle komşudur. Çal'ın batısında Çökelez Dağı bulunmaktadır.

Dağın doğu eteklerinde Çal'a bağlı köyler,batı eteklerinde ise Akköy ilçesine bağlı köyler bulunmaktadır. Kuzey ve kuzey doğusu Uşak'ın Ulubey ve Karahallı ilçeleri ile çevrilmiştir. Çal'ın doğusunda Baklan güney doğusunda ise Honaz İlçesi yer almaktadır.

Çal, yaklaşık 65 km'lik bir yol ile Denizli'ye bağlanmaktadır.Bu yol 33. km'den sonra Afyon-Denizli yoluna bağlanmaktadır ki, duble yol haline getirilen bu bölümde ulaşım son derece rahattır. Çal ayrıca Çökelez dağını aşan ikinci bir yollada Denizli'ye bağlanmış ise de bu yol fazla tercih edilmemektir. Çal Güney üzerinden Denizli-İzmir yoluna bağlanmaktadır. Çal'ın Uşak'a bağlantısı ise Karahallı ve Ulubey ilçeleri üzerindendir.

Çal'a en yakın tren istasyonu 35 km mesafedeki Kaklık istasyonudur.

Yüzölçümü 1521 km² olan Çal, 850 metrenin üzerinde bir rakıma sahiptir. Çal'ın yakınlarından geçen Büyük Menderes Nehri Çal'ın doğusunu büyük vadilerle yarmıştır. Çal'ın yüksek bir bölgede kurulmuş olması, menderes vadilerini bir hayli derinleşmesine sebep olmuştur. Bazı yerlerde bu derin vadiler adeta kanyon haline dönüşmektedir. Büyük Menderes Nehrinden geçmiş yıllarda sadece değirmenlerin çalıştırılmasında ve çok küçük çaplı arazilerin sulanmasında faydalanılıyordu. Ancak son yıllarda yapılan yatırımlarla hem Hançalar yöresindeki araziler; hem de Baklan ovasındaki geniş bir alan sulanabilir hale getirilmiştir ve Büyük Menderes Nehrinden bölge halkı daha fazla yararlanma imkânı bulmuştur.

Büyük Menderes Nehrinden kısmi olarak balık yetiştiriciliğinde de yararlanılmaktadır. Ancak bu tesisler çok büyük çaplı olmayıp, daha çok yörenin kendi ihtiyaçlarına göre üretim yapmaktadır. Menderes Nehri boyunca derin vadiler ve bu vadilerde Menderesin oluşturduğu uygun akıntı ortamı bölge için rafting sporunun da gündeme gelmesini sağlamıştır.

Nüfus

YılToplamŞehirKır
1965[6]58.5772.92555.652
1970[7]61.4013.62557.776
1975[8]64.1773.27460.903
1980[9]60.8503.67657.174
1985[10]60.9534.17756.776
1990[11]39.2604.70434.556
2000[12]32.9324.92628.006
2007[13]24.1573.62920.528
2008[14]23.3393.74119.598
2009[15]22.6493.88718.762
2010[16]22.2493.94918.300
2011[17]21.7643.90617.858
2012[18]21.0793.92617.153
2013[19]20.58720.587veri yok
2014[20]20.21820.218veri yok
2015[21]19.69919.699veri yok
2016[22]19.43119.431Veri yok
2017[23]19.25419.254Veri yok
2018[24]19.25919.259Veri yok

Ekonomi

İlçe halkının büyük bir kısmı geçimini tarımdan sağlar. İlçede yetiştirilen ürünlerin başında üzüm gelir. Çal üzümü meşhur bir üzüm türüdür. Çal Karası olarak da bilinen bir türü gayet meşhurdur. Ayrıca bamyaelmatütünsebzetahılanasonhaşhaşkapariayçiçeğimısırkekik gibi ürünler de yetiştirilmektedir. İlçede çimento, Traverten Mermer ve meyve suyu fabrikası ile yetiştirilen elma ve üzümün muhafazası için soğuk hava depoları bulunmaktadır. İlçede üzümlerin şarap yapılabilmesi için şaraphaneler vardır.

Denizli ve çevresinde "Çal kayması" tabiri II. Abdülhamit döneminde piyasaya sürülen ve ilk Osmanlı kâğıt para birimi olan "Kaime" dir.

Eğitim

Pamukkale Üniversitesi'nin Bağcılık ve Organik Tarım 2 yıllık yüksekokulu 2009-2010 öğretim yılı başında Çamlık'taki binasında eğitime başlamıştır.

İdari yapı

Çal'a bağlı toplam 34 mahalle vardır.

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/