PAMUKKALE ODUNCU GÜZELİ EFSANESİ
Anadolu;
Her karış toprağı bir efsaneyi dile getirir, kimi peri masalı gibidir kimi
hüzünlü bir aşk hikâyesi kimide nesillere ders olacak efsaneler, o coğrafyanın
sözüdür, sazıdır, gönül bağıdır
İşte;
Anadolu’muzda denizli ilinde yaşanan başka bir efsane “Pamukkale efsanesi diye
bilinen oduncu güzelinin efsanesi”
“Tonguzlu” ve “Tenguzlu”
kelimeleri zamanla ağızdan ağza değişerek “Denizli” şekline gelmiştir.
Pamukkale,
güneybatı Türkiye’deki denizli ilinde doğal güzelliğiyle ve inanılmaz görüntüsü
ile parlayan bir mevkidir. Kent kaplıcaları ve akan sulardan kalan karbonat
mineralleri teraslarını, travertenleri kapsamaktadır. Türkiye'nin İç ege
bölgesinde, ılıman bir iklimi olan menderes nehri vadisinde bulunur.
Pamukkale terasları, kaplıca suyu
tarafından çökeltilmiş bir tortullu kayaç olan travertenden oluşur
Traverten
çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu
çökelme ile oluşan bir kayadır. Pamukkale termal kaynağını meydana getiren
jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiştir. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen 17
sıcak su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı, bölgesel potansiyel
içindeki bir ünitedir. Kaynak, antik dönemlerden beri kullanılmaktadır.
Bu
yörede geçen ve önemli bir yer edinen Efsaneye gelince;
Denizli sınırları içinde bulunan mitolojik
çağlarda salpakos adı verilmiş olan doğa harikası eşsiz Pamukkale’nin
yaslanmakta olduğu Çökelez dağlarını bilir misiniz? Bu dağlarda yüzyıllar boyu
söylenip gelmiş olan Oduncu Güzeli diye bir hikâye vardır.
Oduncu Güzeli demişler aslında oduncunun
güzeli çok çirkin bir kızmış, yüzü sivilceli, vücudunun her tarafı çıbanlar ve
yaralar içindeymiş, kızcağız utancından kimselere görünmez, aynalara bakamaz,
durgun sularda kendini seyredemezmiş, zaten etrafında bulunanlarda civardan
gelen giden insanlarda onu görmek istemezmiş.
Oğlan anaları yolda bayırda dağda ona
rastlayacak olsa yüzlerini çevirip yol değiştirirmiş hatta o kadar
çekinirlermiş ki bu kızdan “Aman yoksuz kız, kutsuz kız, Allah oğlumu senden
esirgesin” diye dua ederlermiş.
Kız olda gel de dayan bu yazgıya kolay
değil
Oduncu Kızının durgun bir su gibi tertemiz
bir huyu, altın gibide bir kalbi varmış, öyle şefkat dolu bir kalp ki hep başkaları
için çarpan ve sadece vermesini bilen bir kalp.
Ama yine de Rabbin kendisine layık gördüğü
bu çirkinliğe bir türlü alışamamış, her şey bir yana özelliklede insanların kendisine
yaptığı haksızlıklar onu derinden incitirmiş
Tüm bu yaşadıkları iyice yıpratmış oduncu
güzelini, Bir sabah vakti
tan ağarırken sarmış yazmasını başına çıkmış Çökelez dağına çıkmış dağın
yamacına hıçkıra hıçkıra ağlayarak bakmış etrafına son kez ömrünü geçirdiği
güzel yurduna çok sevdiği ama karşılık görmediği insanlarına sonra kaldırmış
başını Sema’ya. “Her gün bin defa ölmektense bugün bir defa ölmek daha kolay,
Rabbim affet beni” demiş. Kendini dağın sarp yamaçlarından boşluğa
bırakıvermiş. Çökelez’in altındaki sırtlarda oduncu güzelinin düştüğü yerde derinlerden
fışkıran şifalı sıcak suların varlığını nerden bilsin.
O Sabah
Denizli Beyi’nin oğlu da ava çıkmış ve Çökelez sırtlarında keklik kovalıyormuş.
Avının peşinden telaşla giderken bakmış kayaların arasında bir kızın sırma
saçları sıcak su birikintilerinin içinde pırıl pırıl parlıyor. Kız kendinden
geçmiş sular yüzünden dökülüp akıp gidiyor. Bey oğlu bu dünyalar güzeli kızı,
kucakladığı gibi bir ağacın gölgesine yatırmış. Yarasını beresini silerken
oduncunun kızı kendisine gelmiş. Vay ben ölmedim mi vay diye ağlamaya başlamış.
Beyoğlu durumu anlamaya çalışmış zorlaya zorlaya kızı söyletmiş, “benim yüzüm,
vücudumun her tarafı yara, bere, çıban, sivilce içinde çirkin bir oduncu kızıyım
neden yaşayayım ki kimselerle konuşamadıktan sonra” demiş.
Denizli Beyi’nin oğlu kızın bu
konuşmalarına şaşırmış bakmakta “Sen mi çirkinsin oduncu güzeli, Eğil de şu
sularda kendini seyret, Sonra da sor bakalım Ay mı daha güzel Sen mi güzel?
Oduncunun kızı durur denizli beyinin oğluna
tereddütle bakar sonra ellerini yüzüne götürüp yoklar, kollarına, ellerine
bakar yaralarından eser yoktur, hızla yerinden kalkar ve su birikintinse bakar
gördüğü karşısında adeta dili tutulur
Meğer Çökelez’in taşı toprağı Pamukkale
yapan sırlı suları Oduncunun kızını da eşi bulunmaz bir güzele çevirmiş. O gündür
bu gündür bunu duyan, gören dünya kadınları Pamukkale’ye gelir o eşsiz şifalı
sularda yıkanır, sonrada güzellikler ereni Oduncu kızına dua eder.
Gerçektende Pamukkale ve Karahayıt’ın
suları, çamurları şifalıdır. Bu sulara girmek ve vücuduna çamur sürerek, çamur
banyosu yapmak için Karahayıt ve Pamukkale’ye ülke içinden ve dişinden binlerce
insan bu bölgeye gelmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder