3 Eylül 2019 Salı

PAMUKKALE KARAHAYIT 1800 YILLIK TARİHİ TERMAL TEDAVİ MERKEZİ VE HAMAM KOMPLEKSİ

DENİZLİ PAMUKKALE KARAHAYIT 1800 YILLIK TARİHİ TERMAL TEDAVİ
 MERKEZİ VE HAMAM KOMPLEKSİ 


Denizli’ nin, şifa kaynağı termal sularıyla ünlü Karahayıt İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü 
Müze arkeologları tarafından 9 Nisan 2013 - 14 Haziran 2013 tarihleri arasında yapılan 
kazı çalışmaları sonucu Anadolu’ da ilk defa ortaya çıkan, şimdiki termal yapıların öncüsü
 sayılacak 'Termal Yapı' tespiti yapılmıştı. Pamukkale İlçesi, Karahayıt Mahallesinki bu 
yapıda 4.08.2014 tarihinde tekrar başlayan kazı ve restorasyon çalışmaları 31.12.2014 
de tamamlanmıştır. 
Bu yapıda yapılan kazı çalışmaları neticesinde; Karahayıt’a insanların
şifa bulmak amacıyla geldiği ve termal tedavinin bu bölgede 1.800 yıldır yapıldığı tespit
 edilmiştir.
2013 Yılında bir bölüm açığa çıkarılan yapıdaki çalışmalara öncelikle ot ve 
çevre temizliği ile başlanılmıştır. Restorasyon ve konservasyon için gerekli malzemeler 
belirlenerek yapımı eksik paye, başlık ve arşitrav bölümleri için yeni traventerler temin 
edilmiş ve kesim işleri yapılarak restore çalışmaları tamamlanmıştır. Ayrıca yapının
 duvarlarından harç örnekleri alınarak analizleri doğrultusunda duvarların derz dolguları 
da tamamlanmıştır.Yapıda yapılan kazı çalışmalarında bir adet yarım daire yıkanma havuzu,
 bir adet dikdörtgen küçük havuz, bir adet yarım daire yıkanma mekanı ve etrafı paye ve
 başlıklarla çevrili havuz, güney bölümünde karşılıklı yarım daire iki adet yarım yuvarlak 
yıkanma bölümü olmak üzere toplam 4 adet yarım yuvarlak yıkanma yeri ve iki adet havuz
 tespit edilmiştir. Yapıdaki yıkanma bölümleri ve dikdörtgen havuz mermer kaplama olup, 
havuz alanının güneyinde ısıtma ( hipokaust) sisteminin geçtiği görülmüştür.

M.S. 4





. ve 5. yüzyıla tarihlenen yapının yuvarlak planlı olan orta mekânında sıhhi amaçlı 

kullanılan havuz ortaya çıkarılmıştır. Basamaklı olan havuzun yüzme amaçlı değil, tedavi 

amaçlı kullanıldığı belirlenmiştir. Havuza termal suyun, Kırmızı su kaynağından özel 
kanallarla taşındığı ve kullanılan termal suyun dışarı atılması için kanallar yapıldığı belirlenmiştir. 
Binanın ısıtılması için Hipokaust sistemi tespit edilmiştir. Hipokaust, Romalıların MS.
 1. yüzyılda kurdukları merkezi ısıtma sistemidir. Bu sistem bir yapının zeminine inşa 
edilen bir fırınla işlemekteydi. Fırının ürettiği sıcak hava sütunlardan oluşmuş "hipokaust"
 adlı kanallardan geçiyor ve buradan da bir bacayla evin duvarlarına veriliyordu. Genel olarak 
halka açık hamamların ısıtılmasında kullanılsa da soğuk aylarda evlerin ısıtılmasında da 
kullanılmıştır.Anadolu topraklarında ender bulunan ve günümüzde halen devam eden 
Karahayıt bölgemizin 4-5. yüzyıldan bu yana sağlık amaçlı kullanılan bir turizm merkezi
 olduğu, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müze arkeologları tarafından bu yaptığımız
 çalışmalarda elde edilen bilgi ve belgelerle ortaya çıkmıştır.


Fotoğraf açıklaması yok.

Fotoğraf açıklaması yok.

2 Eylül 2019 Pazartesi

TRİPOLİS GEZİ GÜZERGAHI

HİSARKÖY ATTUDA ANTİK KENTİ:

HİSARKÖY ATTUDA ANTİK KENTİ:
Attuda (Hisarköy) Denizli İli, Sarayköy İlçe sınırları içerisinde ve ilçenin yaklaşık 17 km
güneybatısında yer almaktadır.
Antik dönemde Caria ve Phrygia arasında bir sınır kentidir. Çürüksu Vadisinde bulunan 
Tripolis ve Laodikeia' yı Aphrodisias' a bağlayan en kısa yol Attuda' dan geçmektedir. 
Kentin ilk kuruluşu hakkında kesin bir bilgi bulunmamasına rağmen, Lykos Vadisinde 
kurulan kentlerle çağdaş olduğu ve Hellenistik Dönemde kurulmuş olduğu tahmin edilmektedir. Lykos Vadisindeki kentler ile Aprodisias arasındaki ticarî, ekonomik ve 
sanatsal bağlantıyı kurmada önemli bir rol oynamıştır.Doğu ve batıdan gelen iki derenin çevrelediği yüksekçe bir tepe üzerinde kurulan kentin daha çok savunmaya önem verdiği ve ulaşım yolunu kontrolü altında tuttuğu görülmektedir.

Antik kaynaklarda, Attuda' da Men kültü olduğu, bu tanrıya bir tapınak yapılarak ona tapınıldığı,       
tapınak içinde at üzerinde tanrı Men' e ait heykel olduğu yazılmaktadır. Ayrıca Zeus, Apollon, Dionysos ve Asklepios heykelleri ile Artemis Anaitis kültünün de Attuda'da bulunduğunu antik kaynaklar belirtmektedir. Bu kaynaklarda Men Karou ve 
Men Arrastos' a ait tapınakta tanrıça Kybele' ye ayrı bir önem verildiğinden bahsedilmektedir.Antik kentte imparatorluk öncesi ve sonrasında sikke basılmıştır.
 Sikkelerin bir yüzünde, Attuda yazısı diğer yüzde ise tanrılar ve yöneticilerin portreleri yer almaktadır.Günümüzde antik kentin bulunduğu alanda Hisarköy yer aldığından yüzeyde herhangi bir kalıntı görmek mümkün değildir. Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait bazı eserler kurulan müze deposunda teşhir edilmektedir.Sarayköy ilçesine bağlı Hisar Mahallesi’nde yer alan taş evler,Attuda Antik Kenti üzerine 
yapılmıştır. Antik kalıntılarla iç içe olan alanda 120’den fazla tescilli ev bulunmaktadır.
Hisar taş evlerinin karakteristik özelliklerine bakıldığında;
genellikle tek veya iki katlı oldukları görülmektedir. Evlerin tamamına yakını yöresel 
moloz kırma taş malzemeden yapılmıştır. Yapıların duvarlarında Attuda Antik Kenti’ne 
ait çeşitli mimari parçalar görülebilmektedir 



Atatürk'ün Denizli'ye Gelişi

Atatürk'ün Denizli'ye Gelişi

Atatürk, Denizli iline 4 şubat 1931 günü gelmiştir. Bu gezi Ata’nın 
"Büyük Ege Gezisi" olarak bilinen program içinde bulunmaktaydı. 
4 şubat 1931 Çarşamba günü sabahleyin 8.10'da Aydın’dan hareket 
eden özel tren, Ata’yı aynı gün saat 13.00'te Denizli'ye getirmiştir.

İki gün öncesinden Büyük Kurtarıcının Denizli'ye gelişini öğrenen halk,
 erken saatlerde istasyonun bulunduğu çevreyi doldurmuştu. Binlerce
 Denizlilinin gösterdiği coşkun tezahürat ve sevgi gösterisi arasından 
trenden inen Atatürk, halkı selamlayarak geçmiş ve istasyon caddesinden, 
beraberindeki heyetle birlikte o zamanki parti binasına geldi.
Bir süre bu binada dinlenen Atatürk, Çamlık yolu üzerinde bulunan ve o
 zaman için Isparta'daki 5.kolorduya bağlı 5l.piyade ve 33. topçu alaylarını 
ziyaret etmiş ve alayların subaylarından bir grup Ata’yı karşılamışlardır. 
Alayların ziyareti sırasında Isparta'dan gelen Tüm General Mustafa İzzet'te 
bulunuyordu.Askeri birliklerin ziyaretinden sonra Köy Öğretmen Okuluna gelerek,
 sınıflara girmiş, öğrencilere sorular sormuş ve yöneticilere öğretmenlerden 
eğitim öğretim konularında bilgi almıştır.Atatürk, Denizli Memleket Hastanesi'ni
 giderek, hastaneyi en ince ayrıntısına kadar inceleyerek hastalarla görüşmüş 
ve Hastane Başhekimi Dr. Hamdi Berkman'a, hastanenin tertip, düzen ve 
temizliğinden ötürü teşekkür etmiş ve kutlamıştır.

Hastaneden sonra Belediye'ye gelerek, orada toplananları selamlayarak,
 Belediye halk meclisi ile bir süre görüşmüş, halkın ve kentin ihtiyaç ve 
olanakları üzerinde gerekli tavsiyeleri yapmış ve ayrılırken de Belediye 
Başkanı’na "Gerek geçen defa ki gelişimde, gerek bugün Denizli halkının 
hakkımda gösterdiği hissiyattan duygulandım. Teşekkür ve muhabbetlerimin 
muhterem halka iletilmesini rica ederim" diyerek ayrılmıştır.
Ata’nın Denizli'ye gelişi nedeniyle köy, kasaba ve ilçelerden, hatta komşu
 il ve ilçelerden yüzlerce insan Atatürk'ü karşılamak ve yakından görmek, 
sesini duyabilmek için gelmişlerdi.

DENİZLİ’ DEKİ KUVA-YI MİLLİYE VE MİLLİ MÜCADELE ANITLARI VE ÖNDERLER


DENİZLİ’ DEKİ KUVA-YI MİLLİYE VE MİLLİ MÜCADELE ANITLARI VE ÖNDERLER
17.09.2014 Prof. Dr. Ercan Haytaoğlu

A-    DENİZLİ SANCAĞI:




B-    ANITLAR :

1-MÜFTÜ AHMET HULUSİ ANITI :
1986 yılında Denizli Belediyesi tarafından yaptırılmıştır.









2- İNCİLİPINAR VALİ RECEP YAZICIOĞLU PARKINDA DENİZLİ BELEDİYESİ TARAFINDAN 2007 YILINDA YAPILAN ANITLAR



İncilipınar Vali Recep Yazıcıoğlu Parkında Bulunan Milli Mücadele Şehitliği Anıtı



İncilipınar Vali Recep Yazıcıoğlu Parkında Bulunan Şehitlerimizin İsimlerinin Yazılı Olduğu Anıt
Müftü Ahmet Hulusi Efendi Anıtı

Fahri Akçakocaakça Anıtı


C-    MİLLİ MÜCADELE ÖNDERLERİ :

1-     MÜFTÜ AHMET HULUSİ EFENDİ:
13 Eylül 1861-22 Kasım 1931 tarihleri arasında yaşadı. Tahsilini Denizli, Kayalık Mahallesi’nde bulunan “ Müftüler Medresesi”’nde yaptı. Babası Denizli Müftüsü olan Osman Efendiden icazet (Onay,Diploma) aldı. Denizli’de medreselerde eğitim ve öğretimle meşgul oldu ve Sahan Müderrisliği’ne kadar yükseldi. 1918 yılına kadar Müftü Müsevvidliği (Taslak) yapan ve aynı yılda vefat eden kardeşi Osman Efendi’nin yerine Denizli Müftülüğü’ne tayin edildi.
Ege Bölgesinde, Kuva-yı Milliye ve Milli Mücadele hareketlerinin mihrakını teşkil eden Müftü Ahmet Hulusi Efendi, Yunan işgal ve istilasına karşı, 15 Mayıs 1919 tarihinde Denizli, Bayramyeri’nde ilk protesto mitingi yaparak “ Düşmana karşı koymak farz-ı ayındır.” diye fetva vermiştir.  


Müftü Ahmet Hulusi Efendi, Kuva-yı Milliye Reisliği ile ilk mücadeleyi başlatmış, çok yararlı memleket müdafaası hizmetlerinde bulunmuş, kurtuluş savaşına birfiil iştirak etmiş, düzenli ordunun kurulmasını sağlamıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra gelişen siyasi olaylara karışmamış, ömrünü ibadetle geçirmiştir.
21 Kasım 1931 tarihinde vefat eden, Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendinin Mezarı İlbadı Mahallesindeki eski büyük mezarlığın kuzeyinde Mehmet Gazi Türbesi altında bulunmaktadır.



2-     FAHRİ AKÇAKOCA AKÇA


            Denizli Merkez Hallaçlar Köyünde doğdu. Babası Mehmet Bey köyün eşraflarından “Çopuroğlu” lakabı ile tanınan varlıklı bir aileye mensuptur. Ailenin büyük oğlu olan Fahri Bey, ilk ve orta okulu Denizli’de okudu.

            Babası Denizli’de ticaretle uğraştığı için kendisinin yüksek tahsil yapmasına karşıydı. Okumayı çok sevdiği için babasını  dinlemeyip Edirne Yüksek Öğretmen Okulu’na gitti. Bu sebeple babasıyla öğrenim hayatı boyunca dargın kaldığından tahsiline annesi yardımcı oldu. Öğretmenlik yapamadan 1. Dünya Savaşında Topçu Yedek Subay olarak alındı.

            Güneydoğuda Fransızlarla yapılan savaşlara katıldı. Birliği ile esir düşüp Mısır’da esir kampına gönderildi. Esir Kampından serbest bırakılınca Denizli’ye döndü. Cesaret ve fedakarlığından dolayı Üsteğmen Rütbesi ile ödüllendirildi. Bu sıralarda İzmir’in işgal edilmesiyle birlikte Milli Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Garp Cephesinde yurt savunmasında bulundu.

            Sakarya Savaşında yaptığı hizmetlerden dolayı “Akçakoca” adı verildi. Bundan sonra da Fahri Akçakoca Akça olarak anıldı.

            Evlenip Denizliye tayin çıkarttı. Bir müddet Halkevi Başkanlığı görevinde bulundu. Çocuk Esirgeme Kurumunda çalıştı. Fotoğraf Atölyesi, tiyatro ve sinemanın  şehre gelmesinde önayak oldu. İl Daimi Encümenliği, İl Genel Meclisi üyeliği, Belediye Meclisi üyeliği görevlerinde bulunarak kendisini sosyal hizmetlere adamış iken 1939-1943 döneminde 6. Dönem Denizli Milletvekilliği görevine seçildi. Siyasi hayatında bir müddet CHP İl Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulunan Akçakoca’nın mezarı İlbadı Mezarlığında bulunmaktadır.






ACIPAYAM VE SERİNHİSAR İLÇESİ :
1-      MÜFTÜ HASAN EFENDİ ( HASAN HİLMİ TOKCAN ) 1866-1943:
              Serinhisar İlçesine bağlı Yüreğil Köyü’nde doğdu. Babası köyün eşraflarından, Hacı Emin Zadelerden Hüseyin Efendidir.
39 yaşında iken 31 Aralık 1905 yılında Acıpayam Müftülüğü’ne atandı. Asaleti 8 Nisan 1907 tarihinde tasdik edildi. 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in işgali üzerine harekete geçilerek Acıpayam Müdafaai Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetini kurdu. Gönüllü askerlerden oluşturduğu Acıpayam müfrezesinin başına geçerek 23 Temmuz 1919 tarihinde Köşk Cephesine gitti. Acıpayam Müftüsü iken , I.Dönem Denizli Milletvekili seçilmiştir.
Müftü Hasan Efendi’nin 1932 doğumlu torunu Meryem Daşdelen Yüreğil Köyü’nde ikamet etmektedir.

Müftü Hasan Efendi’ye ait mühür torununda bulunmaktadır.

Müftü Hasan Efendi’nin Mührü

Mühürden detay
Müftü Hasan Efendi’nin Yüreğil Köyü’nde bulunan evinde şuanda oturulmamakta olup harabe halindedir. Ev orijinalinde düz damlı olup, daha sonra kiremit çatıya dönüştürülmüştür. Ev, avlu içinde, iki katlı, zeminden üst kata yarım dönerli ahşap merdivenle çıkılan,  orta sofalı, sofaya açılan karşılıklı iki odadan oluşmaktadır. Doğu tarafındaki iki odaya birer mutfak açılmakta olup, mutfakların dolapları oymalıdır. Orijinal oda kapıları oymalı olup, orijinal pencere kafesleri ise sonradan yapılan kiler kısmına takılmıştır.

Hasan Hilmi Tokcan’ın Evi.
       

            Evin kapısından görünüm
                                        

Evin mutfak dolaplarından görünüm
Hacıeminoğullarından Hüseyin oğlu Müftü Hasan Efendi 1280 yılında doğmuş, 1361 yılında vefat etmiştir. Mezarı Yüreğil Köyünde bulunmaktadır. Mezarının mermer sanduka yapılması gerekmektedir.
   
Müftü Hasan Efendinin mezarı


            

Mezar Taşından Görünüm.

2-      KIZILHİSARLI HASAN EFENDİ  ( Hasan BİLGİ) 1878-1942:   

Veli Efendiler Sülalesinden gelen Hasan Efendi Kuva-yi Milliye Hareketinin kurucu ve yöneticilerindendir.
Hasan Efendinin 1935 doğumlu kızı Münire Derici halen hayatta olup, Hasan Efendinin evi yıkılmış yerinde kızı Münire hanımın evi bulunmaktadır.


Kızılhisarlı Hasan Efendi 1942 yılında vefat etmiştir. Mezarı Serinhisar mezarlığında bulunmaktadır. Mezarının mermer sanduka yapılarak düzenlenmesi gerekmektedir.

 

Kızılhisarlı Hasan Efendinin Mezarı



3-      AHMET ŞÜKRÜ EYMİRLİOĞLU 1870-1949:
Acıpayam İlçe merkezinde Eymirli Osman Efendi’nin oğludur.
15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in işgali üzerine fiilen başlayan İstiklal Mücadelesine, Acıpayam Müftüsü Hasan Hilmi Tokcan Başkanlığı’nda kurulan “Acıpayam Müdafaai Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyeti’nin” kurucu ve idarecileri arasına katıldı. Türk İstiklal Savaşı’nın sonuna kadar cephelerde gönüllü asker temini, gıda, eşya, erzak toplanması gibi işler yaptı.

Muhtemelen 1910 yılından, 1926 yılına kadar aralıklı olarak 14 sene Acıpayam Belediye Başkanlığı görevinde bulunduktan sonra bu görevinden ayrılan Ahmet Şükrü Efendi bizzat savaşlara iştirak etmemiş halk arasında iyilik ve yardım severliği ile tanınmıştır.
Ahmet Şükrü Eymirlioğlu’nun evi Acıpayam, Aşağı Mahalle, Aşağı Cami Caddesi, tapunun 27-28 pafta, 33 parsel numarasında bulunur. Ev İki katlıdır. Temelde taş, üst kısmı kerpiç malzemeyle inşa edilmiş olup, üzeri Marsilya kiremidiyle kaplı kırma çatıyla örtülüdür. Açık sofalı Türk Evi plan tipindeki evin zemin katı kiler, üst katı ise konut olarak kullanılmaktadır. Üst kat odalarının kapıları, tavanları, dolapları ahşap oyma tekniğindeki bitkisel ve geometrik süslemelerle dekore edilmiştir. Konut, 1830 yıllarında inşa edilmiş olup, 19. Yy. sonlarındaki depremde zarar gördüğünden bu tarihlerde yenilenmiştir. Günümüzde ise konut Ahmet Şükrü Eymirlioğlu’nun oğlu Osman Zabit Eymirlioğlu mirasçılarına aittir.
 Ahmet Şükrü Eymirlioğlu Evi;  Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 25.06.2008 tarih ve 1628 sayılı kararıyla koruma altına alınmıştır.

  
               Ahmet Şükrü Eymirlioğlu Evi                        Evin tavan süslemelerinden görünüm
      Ahmet Şükrü Eymirlioğlu Şubat 1949 yılında vefat etmiştir. Kabri Acıpayam Mezarlığı’ndadır.




4-      GİRENİZ BÖLGESİ ŞEHİTLİĞİ ANITI:



Acıpayam İlçesi, Kelekçi Kasabası meydanında bulunur. 27.08.2006 tarihinde Girenizliler Derneği tarafından yaptırılmıştır.
BULDAN İLÇESİ
1-      BELEDİYE BAŞKANI PAŞALI OĞLU AHMET AĞA ( TÜRKMENOĞLU) 1872-1944:
Ahmet Türkmenoğlu 1872 yılında doğmuştur.
22 Mart 1919 tarihinde İzmir’de toplanan Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyeti’nin kongresine Buldan temsilcisi olarak katılmıştır.
1916 yılında seçildiği Buldan Belediye Başkanlığı görevinde iki dönem çalışarak 4 Eylül 1922 yani Buldan’ın kurtuluş gününe kadar görevine devam etmiştir. Paşalıoğlu Ahmet Ağa Yunan işgali altındaki Buldanlıları katliamdan, şehri yakılmaktan kurtarmışAhmet Türkmenoğlu 08.07.1944 yılında vefat etmiştir. Cenazesi Buldan Asri Mezarlığı’na defnedilmiştir.       
2-      MÜDERRİS SALİH EFENDİ (ALGAN) 1861-1946 :
Buldan, Araplı Medresesi Müderrislerinden Şeyh Mehmet Efendi’nin oğludur.
İzmir’in işgali ile başlayan Türk İstiklal Savaşı’nda kurulan “Buldan Kuva-yı Milliye” teşkilatının kurucu ve yöneticileri arasında yer aldı ve cephe gerisinde hizmetlerde bulundu. I. Nazilli Kongresine Buldan temsilcisi olarak katıldı.
Salih Algan 1946 yılında vefat etmiştir. Kabri Buldan Mezarlığında bulunmaktadır.
 


3-      BULDAN ÇARŞI CAMİİ :
19.08.1922 yılında Yunan Burhaniye bozgunundan sonra Buldan’daki Yunan Alay Komutanı bütün erkekleri Çarşı Camii’ne üç gün hapsetti.
 3 Eylülü 4 Eylüle bağlayan gecede Buldan bir ana baba günüydü. On beş yaşından büyük erkekleri Çarşı Camii’ne hapsettiler. 
 
Buldan Çarşı Camii
4-      DÖRT EYLÜL İLKÖĞRETİM OKULU: 
Belediye’nin 24.05.1955 sayılı kararıyla 16.07.1956 tarihinde Dört Eylül Mahallesi kurulmuştur. 1927 yılında yaptırılan okulda bu mahalle içinde bulunmaktadır.

ÇAL İLÇESİ

1-      BAŞAĞAZADE BELEVLİ YUSUF BEY ( YUSUF BAŞKAYA ) 1879-1945:
Çal İlçesine bağlı Belevi Kasabası’nda 1879 yılında doğdu. Başağa Zade Mustafa Bey’in oğludur.
22 Mart 1919 tarihinde toplanan Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyeti’nin kongresine Denizli temsilcisi olarak katıldı. İzmir’in Yunan işgaline uğraması ile Müftü Ahmet Hulusi Başkanlığı’nda kurulan Denizli Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. 12 Temmuz 1919 tarihinde kurulan Denizli Heyeti Milliyesi’nde yönetici olarak görev aldı. 23 Nisan 1920 tarihinde toplanan T.B.M.M.’ne Denizli Mebusu olarak katılıp milletvekili olarak görev yaptı.          

Yusuf Başkaya’nın doğduğu ve yaşadığı ev ve yaşadığı ev Belevi Kasabası’nda bulunmaktadır. Sonraki yıllarda onarım görmüş olup, mülkiyeti Yusuf Başkaya’nın Emireri olan Hüseyin Durmaz’ın oğlu 1309 doğumlu Bekir Durmaz’a aittir.Yusuf Başkaya’nın doğduğu e
Yusuf Başkaya’nın yaşadığı ev

  Yusuf Başkaya’nın yaşadığı evin yapım tarihinin bulunduğu cephesinden görünüm
Yusuf Başkaya, Denizli Milletvekili iken rahatsızlanarak 22.06.1945 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi törenle İlbadı Büyük Mezarlığı’na defnedilmiştir.
2-      DERVİŞ AĞA OĞLU NECİP BEY  (? - 1928):
Necip Bey Rüştiye okulu mezunudur. Başlangıçta çete reisi ve mağrur bir kişi olan Necip Bey, Fahrettin Altay’ın yakın arkadaşıdır. Zenginliği konusunda çeşitli rivayetler vardır. Türk Kurtuluş Savaşına Çal Müftüsü Ahmet İzzet Çalgüner’in Kuva-yı Milliye teşkilatının kurulması konusunda ilk katılanlar arasındadır. Daha sonra Çal ve köylerinde pek çok faaliyetlerde bulundu.
15.07.1919 tarihinde Müftü Ahmet İzzet Efendi Başkanlığında kurulan Çal Heyeti Milliye’ sinin kurucuları arasında yer aldı. Çal’da oluşturulan 100 atlı gönüllü kuvvetin başına geçip, Köşk Cephesine yerleşti. 1920 tarihinde Müftü Ahmet İzzet’ten sonra Çal Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyeti ve Çal Kuva-yı Milliyesi Başkanlığı’na seçildi. 03.01.1920 tarihinde Çal Heyeti Milliye’ si adına Müftü Zade Emin Efendiyi mebus seçerek Ankara Heyeti Milliye’ sine bildirdi. Cumhuriyet kurulduktan sonra da Çal Belediye Başkanlığı görevinde bulunmuştur.  

Denizli İli, Çal İlçesi merkezinde yer alan Necip Ağa Evi 20. Yy. başlarında Necip Ağa tarafından inşa ettirilmiştir. Şuanda mülkiyeti Ahmet Cahit Çökelez’e aittir.
Ev iki katlıdır. Üzeri kiremit çatıyla örtülüdür. Dış cepheleri sıvalı ve taş malzeme ile inşa edilmiştir. Evin içinden üst kata çıkan geniş ahşap merdivenleri bulunmaktadır. Yapının pencereleri ahşap kafes ve panjurlarla korunmuştur. Evin üçgen alınlıklı, alçı, lotus-palmet süslemeli cumbası, yapının dış görünümünü zenginleştirmektedir. Bugün içinde oturulmayan bina; iç sofalı plan tipinde olup, Çal Yöresi Türk Konut Mimarisini en güzel yansıtan evlerdendir.
Necip Ağa Evi; Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 28.06.2006 tarih ve 263 sayılı kararı ile koruma altına alınmıştır. Necip Ağa; 1928 yılında da vefat etmiştir.   

 
                                                                                    Necip Ağa’nın Mezarı

      

3-      SELCENLİ HÜSEYİN EFE 1889-1966:
Çal İlçesi’ne bağlı Selcen Kasabası’nda doğdu. Balkan Savaşları’nın başlaması ile askere alınan Hüseyin Efe Balkan Muharebelerine bizzat katılmış, koşulu toplarda görev yapmıştır. Çanakkale katılan Hüseyin Efe daha sonra Yunanlıların İzmir’i işgali ile başlayan Kuva-yı Milliye hareketinde Demirci Mehmet Efe’nin yanında yer almıştır.
Köşk ve Umurlu Cephelerinde, Aydın Savaşı’nda ve İtalyanlarla Antalya cephesinde savaştı. Çal Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyeti’nin kurucuları arsında yer aldı. Cumhuriyetin ilanından sonra Konya isyanının bastırılmasında görev yaptı ve kendisine başarılarından dolayı 1940 yılında Üst teğmen rütbesi TBMM’nce verildi.





Selcenli Hüseyin Efe 22.09.1966 yılında vefat etmiştir. Mezarı Selcen Köyü Mezarlığında bulunmaktadır.





      

                
    


Selcenli Hüseyin Efe’nin mezarı.  

4- MÜFTÜ AHMET İZZET EFENDİ ( AHMET İZZET ÇALGÜNER )1875-1952:
            Çal İlçesi’ne bağlı Süller Kasabası’nda doğdu. Küçük yaştan itibaren ilim tahsiline başladı. Önce Süller’ de, sonra Denizli’de tahsiline devam etti. İşgal yıllarında Çal Müftüsü olarak Çarşı Camii’nde ve Hükümet meydanında dini nutuklar söyledi. Çal Kuva-yı Milliye Reisi olarak hizmete başlayıp, Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi ve Demirci Mehmet Efe ile birlikte hareket ederek Yunanlılara çok büyük kayıplar verdirdi. Çal Müftüsü Ahmet İzzet Efendi, düzenli orduya geçiş ve T.B.M.M hükümetinin kurulmasından sonra, Çal Kuva-yı Milliye Reisliğinden ayrılarak, kurtuluş savaşından sonra ömrünü büyük bir tevazu ve feragat hissi içinde yaşayarak geçirdi.

Çal Müftüsü Ahmet İzzet Çalgüner’in evi Süller Kasabası’nda bulunmaktadır. Evin yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Konut kırma taş ve çamurla örülmüş duvarları, ahşap dam örtülü çatısı ve ahşap işçiliği ile yöresel ev mimarisini yansıtmaktadır. Alt kat ve üst kat sofanın tavan göbeği zengin ahşap işçiliğine sahiptir. Süller Evi; İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 26.04.1995 tarih ve 4795 sayılı kararıyla koruma altına alınmıştır. 

Ahmet İzzet Çalgüner’in evi






06.06.1952 tarihinde vefat eden Müftü Ahmet İzzet Çalgüner’in kabri Süller Kasabası’nda bulunan Yukarı Çarşı Camii’nin bahçesindeki aile mezarlığında bulunmaktadır.

Ahmet İzzet Çalgüner’in mezarı

      Ahmet İzzet Çalgüner’in mezarının bahçesinde bulunduğu Yukarı Camii’ye Ahmet İzzet Efendi’nin adı verilmiştir.


5-      ORTAKÖYLÜ EMİN BEY ( MEHMET EMİN AKÇAÖZ ) 1877-1939:
                   Çal İlçesi’ne bağlı Ortaköy Kasabası’nda 1877 yılında doğdu. Babası Hasan Efendi, aydın ileri görüşlü bir Müftü idi.
                   15 Temmuz 1919 tarihinde kurulan Çal Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. 1920 tarihinde İstanbul’da 4. Devre Meclisi Osmani’ye Denizli Livası’nı temsilen Aydın Mebusu olarak seçildi. 1925 tarihinde Denizli Barosu’na kaydolarak, Çal İlçesi’nde Hazine Avukatlığı’na başlamış, daha sonra da serbest avukatlık yapmıştır. Hayatının son yıllarında bir iki sene kadar Ortaköy Kasabası’nda Cami imamlığı görevinde bulunmuştur. 
                   Emin Akçaöz’ün evi Ortaköy Kasabası, Kalaycılar caddesinde bulunmaktadır. Ev onarım görmüş olup, şuanda mülkiyeti Halime Demirciler’e aittir.



Emin Akçaöz’ün Evi

                   Ortaköylü Emin Akçaöz 20.02.1939 yılında vefat etmiştir. Cenazesi Ortaköy Kasabası mezarlığında bulunmaktadır. Gerçek mezarı biriketle çevrili olup, yanına mermer sandukayla mezar yapılmıştır. Kabrin bulunduğu mezarlık şuanda koruluk haline getirilmiş fakat Emin Efendi’nin mezarına dokunulmamıştır.


 
Emin Akçaöz’ün yeni mezar taşı           Emin Akçaöz’ün eski mezar taşları.
6-      ORTAKÖYLÜ ŞAKİR AĞA (İKİZ):
                   Ortaköylü Şakir Ağa Kuva-yı Milliye hareketine katılanlar arasında yer alır.
                   Şakir Ağa 1348 yılında vefat etmiştir. Kabri Ortaköy Mezarlığındadır. Mermer mezar taşının bir yüzünde Osmanlıca diğer yüzünde Türkçe harflerle yazılmıştır.


Şakir Ağanın Mezarı


7-TOKATLI OSMAN EFE :

Kuva-yı  Milliye’ ye katılanlar arasında yer almıştır.
 


Tokatlı Osman Efenin kılıcı şuanda torunu Hüseyin Tokatlı’da bulunmaktadır.

8-      DEĞİRMENDERESİ KÖPRÜSÜ:
                   Çal İlçesi, Yukarıseyit sınırları içinde bulunan Menderes Nehri üzerindeki Değirmenderesi Köprüsü, Yunanlıların Menderes Nehri’nin güney tarafına geçmemeleri için Milis Kuvvetler tarafından yıkılmıştır.   
ÇİVRİL İLÇESİ
Yazıcılar (Hattatlar) Sülalesine ait 2 katlı kerpiç yapı olan bu binada Çivril’in işgali sırasında yunan askerleri kalmıştı




Çivril Eski Hükümet Konağı 1914 yılında, önce hastane olarak yapılmış olan bina kültür varlığı olarak tescilli olup Şuan Özel İdare Müdürlüğü tarafından restorasyonu tamamlanmıştır. Çivril’in işgal yıllarına da tanıklık etmiş bu binanın Etnoğrafya Müzesine dönüştürülmesi büyük önem arz edecektir. Bu konu için Bakanlık nezdinde girişimler yapılmışsa da sonuç alınamamıştır.


Baltaoğlu Konağı İğdir Köyümüzdeki bu bina tescilli bir yapı olup Çivril’ in işgali sırasında Yunan askerleri karargah olarak kullanmışlardır. Binanı restorasyonu için çalışmalar sürmektedir.


Ak Köprü Karayahşiler Köyü sınırları içerisindeki bu köprü kültür varlığı tescilli bir yapı olup Türk Askerleri Milli Mücadele Döneminde kullanmıştır.




Çivril Merkez Çarşı Camii Çivril’in Yunanlılar tarafından işgali sırasında Halkın bir birlik oluşturmak amacıyla toplandığı o döneme tanıklık etmiş camilerimizden birisidir.


Sofi Camii Çivril’in Yunanlılar tarafından işgali sırasında Halkın bir birlik oluşturmak amacıyla toplandığı o döneme tanıklık etmiş camilerimizden birisidir.


Serbanşah Camii , Savran Köyü halkının Yunanlılara karşı birlik oluşturmak amacıyla  toplandığı yer olan Çivril Savranşah Camii’nin restorasyonunun yapılması

ŞEHİTLİK         
                                               Eski Hali
Üç Şehitler Mezarlığı Çivril’in İşgali sırasında Yunan Askerleriyle çatışmada şehit düşen askerlerimize ait mezarlık.     
                                                            Yeni Hali
Çivril’ in İşgali sırasında şehit düşen askerlerimizin mezarları buraya taşınmıştır.(Mezarlığın yeri üstteki mezarlığın bulunduğu alandır.)


Yunan Askerlerince katledilen Develi Hacı Mehmet ile oğulları Osman ve Hüseyin’in mezarı.
                                                 

Koçak Köyündeki Yunan Bölük Kumandanının kaldığı çavuşların Mustafa Hocaya ait ev.

İmrallı Köyü İstihkamları
(Ali Duman Pınarı güneyinde bulunan taş örgü istihkamlar)

 
Işıklı Sarıbaba Tepesi’nin doğu yamaçlarında yer alan sönmüş kireç ocağı, Türk ve Yunan askerlerinin çarpıştığı alan.


Alatepe eteklerindeki şehit düşen bir başka askerimizin İç Pınar Vadisi’ndeki mezarı.

Çivril Müdafaai Hukuk Cemiyeti Başkan Yardımcısı Müderris Hasan Efendinin Mezarı.




Işıklı Kasabası Sarıbaba Tepesi’nin doğu yamaçlarında yer alan kuru taşörgü Yunan İstihkamları.
     
    

Çivril İlçe Merkezi Mezarlığında 11 yıl 3 ay cephede kalan İzmir’in Kurtuluşunda buraya ilk girenlerden olan,Çivril’in işgalinde memleketi olan Çivril’e gelip birliğine Bilgi toplayan 


Karabekiroğlu Eyüp (SAYHAN) ün mezarı.


İşgalci Yunan birlikleri tarafından yakılarak 83 kişinin can verdiği Cabar Köyü.
SARAYKÖY İLÇESİ
1- AHMET ŞÜKRÜ YAVUZYILMAZ (MÜFTÜ AHMET ŞÜKRÜ EFENDİ) 1865-1935:

            Sarayköy İlçesi eşraflarından Hacı Salih Efendinin oğludur. Medrese tahsili gören Ahmet Şükrü Efendi Arapça bilir ve 7 çocukludur. Sarayköy Belediye Başkanlığı ve Müftülüğü görevlerinde bulunmuştur.

1905-1907 yılları arasında bir dönem Sarayköy Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Ahmet Şükrü Efendi , TBMM vatanın kaderini eline alınca, Mustafa Kemal Paşa’nın ısrarı ile Aydın’dan 23.04.1920-18.08.1923 yıllarında ilk mecliste Milletvekili seçildi ve bu görevinden 22.11.1920 tarihinde istifaen ayrıldı. Daha sonra Sarayköy Müftüsü olarak döndü.
Sarayköy Müftüsü Ahmet Şükrü Efendi 14.11.1935 yılında vefat etmiştir. Kabri Sarayköy Mezarlığı’ndadır.    

  
2-      EMİN ASLAN BEY (EMİN TOKATLI) 1893-1966:   
      
Tokat ilinden gelerek Sarayköy İlçesi’ne yerleşen “Tokatlıoğlu Emin Bey’in” oğlu olarak Sarayköy İlçesi’nde doğdu. İlk tahsilini Sarayköy’de, orta tahsilini İstanbul’da yaptı. “Aslan” adı İstanbul’da Türk Ocağı tarafından takıldı. Fransa’ya Tarım Fakültesine tahsile gönderildi ve Yüksek Ziraat Mühendisi olarak döndü. Tarım ve Mücadele Müdürlüklerinde çalıştı.

İzmir’in 15 Mayıs 1919 tarihinde işgali ile başlayan Milli Mücadeleye katıldı. Sarayköy Müdafaai Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyeti’nin Müftü Ahmet Şükrü Efendi Başkanlığında, kurucu ve yöneticileri arasında yer aldı. Müftü Ahmet Şükrü Efendiden sonra 21 Mart 1920 tarihinde Sarayköy Heyeti Milliyesi Başkanlığı görevine getirildi. Daha sonra Sarayköy delegesi seçildi. Emin Aslan Bey 01.11.1927-05.08.1946 tarihine kadar aralıksız Denizli Milletvekilliği görevinde bulundu. Milletvekilliğinden emekli olmuştur.




Emin aslan Bey; 1966 yılında vefat etmiştir Kabri Sarayköy Mezarlığı’ndadır.
3-      ŞEYH TAHİR EFENDİ (TAHİR GÜRLER)  1859-1934:
1859'da Sarayköy'de doğan Şeyh Tahir Efendi, fazla bir tahsili olmamakla beraber tarikat ehli bir şahıs olarak kültürlü bir insandı. Uzun boylu ve iri yapılıydı. Millî Mücadeleye katılan ilklerdendir. Bir dönem Sarayköy Heyet-i Milliye’ si başkanlığını da yürütmüştür. Yunanlıların İzmir'i işgali ve Aydın'a yaklaşmaları üzerine Sarayköy'de oluşturulan cephenin kurulmasında aktif vazife üstlenmiştir.

Millî Mücadelede ismini daha ziyade Denizli Olayı olarak adlandırılan hadisede kurtarıcı rolü ile tanınmıştır. Denizli'de meydana gelen bir ihtilafı araştırmak için şehre gönderilen Demirci Mehmed Efe'nin kızanlarından Sökeli Ali Efe ve adamlarının burada öldürülmesi üzerine, Demirci Mehmed Efe'nin şehre gelerek 8 Temmuz 1920'de meydana gelen ve eşraftan 68 kişinin katledilmesi ile neticelenen Denizli Olayı'nda şehri yanmaktan kurtarmıştır. 68 kişinin boğazlanarak öldürülmesiyle öfkesi geçmeyen Mehmed Efe kızanlarına petrol dökerek şehri yakma emri vermiştir. Olayı duyan Şeyh Tahir Efendi doğruca Demirci Mehmed Efe'nin yanına gidererek "Seni din namına Allah’ın emrini yerine getirmeye davet ediyorum. Yaptığın Cenab-ı Hakk'ın rızasına aykırıdır. Fazla oluyorsun" diyerek Efe ve adamlarını sakinleştirmeye çalıştı. Efe çok kızgın olduğu için "Şeyh Efendi, ben yeminimi yerine getirmek isterim. Şehri yakmaya Denizlilileri cezalandırmaya yemin etmiştim" diyerek itiraz etmek istemişse de Tahir efendi "şeriatta zorluk yoktur, her şeyin kolayı bulunur. Denizli'nin Mezarlığı da şehir sayılır. Oranın sakinleri şehirde bulunanlardan çoktur. Burasını ateşlediğiniz takdirde yemininiz yerine getirilmiş olur" karşılığı ile buna da bir çare bulmuştur. Böylece Demirci Mehmed Efe şehir yerine mezarlığı yakmaya rıza göstermiş ve Tahir Efendi'nin gayretleri ile şehir yanmaktan kurtarılmıştır.


Şeyh Tahir Efendi'nin Demirci Mehmed Efe üzerinde eskiye dayanan bir hatırı vardır. Demirci Efe Sarayköy'e geldiği dönemlerde Şeyh Tahir Efendi'nin evinde yatar kalkar ve kendisine hürmet beslerdi. Denizli'yi yanmaktan kurtaran işte bu hürmet duygusudur. Şeyh Tahir Efendi 1934 yılında vefat etmiştir. Kabri Sarayköy Aile Mezarlığındadır.

4-      KAPANİZADE MEHMET RIFAT BEY ( MEHMET RIFAT KAPANCIOĞLU) 1891-1965:
Sarayköy İlçesi eşraflarından Rıza beyin oğlu ve Hulusi Kapancıoğlu’nun kardeşidir.
            Kurtuluş savaşında maddi ve manevi olarak yardım ettiği gibi, Sarayköy Heyeti Milliyesi’nin kurucu ve yöneticileri arasında yer almıştır. Denizli Heyeti Milliyesi’nde de Milli Polis hizmetinde görev almıştır.  Kapani Zade Rıfat Bey 10.11.1965 yılında vefat etmiştir.
            Kapani Zade Rıfat Bey’in evi Sarayköy İlçesi, Bala Mahallesi, Park Caddesi, 13 pafta, 175 ada, 8 parsel üzerindedir. Orta sofalı plan tipi uygulanan konut; zemin kat, üst kat ve cihannüma olmak üzere üç kattan oluşmaktadır. Bahçe içerisinde yer alan yapının zemin katında kesme taş, üst katlarında kerpiç malzeme kullanılmıştır. Girişi doğu tarafında bulunan konutun her cephesinde sıkça açılan pencerelerle hareketlilik kazandırılmıştır. Odalar sofanın iki tarafına sıralanmış olarak yer almaktadır. Yapının dış cephesindeki pencerelerde Osmanlı Mimari tarzı, iç mekanlarındaki oda kapılarında ise Neoklasik mimari üslup kullanılmıştır.
            Kapancıoğlu Evi’nin bugünkü sahipleri; Ali Rıza Kapancıoğlu ve Ömer Tavaslı’dır.






5-      MOLLA  BEKİR 1884-1920:
1884'te Duacılı köyünde doğan Molla Bekir, kısa süre medrese tahsili gördüğü için bu lakapla anılan dürüst, cesur ve alçak gönüllü bir insandı. 170 cm boylarında hafif şişmanca ve sakin yaratılışlı bir kimseydi. Sarayköy'ün Millî Mücadeleye katılmasında ilk görev alanlardan biri olup, müdafaa karşıtlarının etkili olduğu bir dönemde Sarayköy' deki silahların önce Babadağ (Kadıköy) daha sonra da Tavas'a gönderilmek istenmesi üzerine, silahları götüren müfrezenin önünü keserek silah ve cephaneye el koymuş ve yanındaki kızanlarına dağıtmıştır. Daha sonra kızanları ile beraber Sarayköy'e gelerek Binbaşı İsmail Hakkı Bey komutasında oluşturulan Sarayköy müfrezesine katıldı. Bu müfreze ile beraber Menderes cephesinin oluşmasında üstün hizmetler verdi. Aynı dönemde Dalama'da bulunan Yörük Ali Efe'ye ilhak ederek hizmetine girdi. Gösterdiği yararlılıktan dolayı Yörük Ali Efe'nin yanında iyi bir mertebe tutan Molla Bekir Efe, onun mutemetliğini yaptı. Sarayköy Heyet-i Milliyesi ile Yörük Ali Efe arasındaki irtibatı o yürüttü. Heyet-i Milliye, halktan topladığı paraları onun vasıtası ile Yörük Ali efe'ye ulaştırıyordu. Yunanlıların Nazilli'yi işgali üzerine bu müfreze ile beraber Nazilli ve Aydın'ın kurtuluşunda yararlılık gösterdi.

Yörük Ali Efe ile Demirci Mehmed Efe arasında rekabet ve husumet bulunduğu bir dönemde Demirci Mehmed Efe'nin Goncalı'daki karargâhına çağrılmış ve burada silahı elinden alınarak, önce Denizli' deki hapishanede tutulmuş daha sonrada buradan alınarak yolda öldürülmüştür. Öldürülüşü hakkında çeşitli hikâyeler bulunmaktadır.


Celal Bayar hatıralarında Duacılı Molla Bekir Efe'nin öldürülüşü hakkında şunları kaydeder: "Bekir Emmiyi cephede tanımıştım. Az medrese tahsili görmüş, okuyup yazması kıt fakat cesur bir köylüydü. Kısa bir zamanda Yörük Ali Efe çetesinde önemli bir mevki almıştı. Maalesef bir süre sonra zeybekler arasındaki rekabet yüzünden öldürülmüştür.”  Molla Bekir 25.07.1920 yılında vefat etmiştir. Mezarı Duacılı Köyü’ndedir.






                 6- MUĞLALI OSMANOĞLU TEĞMEN MEHMET ZEKAİ :
1922 yılında İstiklal Harbi’nde şehit düşmüştür (1922).
Mezarı Duacılı Köy Camii’nin bahçesindedir. Köy halkının söylediğine göre yakın zamana kadar Muğla’dan bazı akrabalarının ziyaret için geldiklerini fakat son yıllarda ise gelen olmadığını söylemişlerdir.

7- MÜNİR ALP (1885-1969):
1885'te Sarayköy'de doğan Münir Alp, kasabanın önde gelen ailelerindendir. Denizli'nin tanınmış avukatlarından olan Hulusi Oral'ın kızı ile evlenmiş, 1948-1950 yılları arasında Sarayköy'de Belediye Başkanlığı yapmış ve daha sonra uzun süre Türk Hava Kurumu'nun Sarayköy Şube Başkanlığı görevini yürütmüştür.
17 Mayıs 1919'da kurulan Sarayköy Heyet-i Milliyesi'nde görev alarak bölgenin Millî Mücadeleye katılmasında görev almıştır.
8- ÖMER LÜTFİ (TOKADİZADE) TOKAT BEY (1891-1922):
Sarayköy eşrafından olup Emin Aslan Tokat Bey'in kardeşidir. I.  Dünya Savaşı döneminde Çanakkale Savaşı’na yedek subay olarak katıldı ve muharebeler esnasında İngilizlere esir düştü. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi sonrasında serbest bırakılarak memleketine döndü. Yunan işgali tehlikesi karşısında suskun kalamayarak diğer vatanperverler gibi Millî Mücadeleye katıldı. Sığma köyünde kurulan 100 mevcutlu Müzaheret Bölüğü'ne komutan olarak atandı. Bölüğü ile beraber Dumlupınar muharebelerine katıldı ve yaşanan çarpışmalar esnasında şehit düştü.
9- HÜSEYİN DEMİRKALE (1898-2001):
Aslen Aydınlı bir aileye mensup olup dedesi bu civarda "Sinanoğlu" diye nam salan bir çete reisidir. Babası Hüseyin Efendi Sarayköy'e yerleşmiştir. Kısa süre okula giden Hüseyin Demirkale, I. Dünya Savaşı Çanakkale muharebelerine katılmıştır. Sarayköy'de Millî Mücadeleye ilk katılanlardandır. Daha sonra Demirci Mehmed Efe'nin hizmetine girmiş, onun fedailiğini yapmıştır. Buldan'da Kuva-yı Milliye karşıtı faaliyetleri yerinde incelemek üzere Demirci Efe tarafından buraya gönderilmiş, bir dönem Mustafa Kemal Paşa tarafından bölgeye gönderilen Refet (Bele) Bey ve Ali Fuat Paşa gibi komutanlara rehberlik yapmış, daha sonra İstiklal harbine katılarak Sakarya ve Büyük Taarruz savaşlarında görev almıştır. Bu savaşlara katılmasından dolayı kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

10- HULUSİ KAPANCIOĞLU (KAPANİZADE HULUSİ BEY) 1891- 1965:
Sarayköy eşrafından Kapancızadelerden Rıza Bey'in oğlu olan Hulusi Bey, uzun boylu, çakır gözlü, halk tarafından sevilen, dürüst bir kişiliğe sahip hayırsever bir insandı. Denizli ve yöresinde Millî Mücadeleye katılan ilk kişilerden olup Denizli Heyet-i Milliyesi içinde yer almış ve cepheye yardım ile görevli bulunan 3 ncü Şubede başkan yardımcılığı görevinde bulunmuştur. Bu görevi sırasında bizzat cephe ye giderek askerlerin sevk ve idareleri ile meşgul olmuştur.

Millî Mücadele'den sonra Sarayköy Belediye Başkanlığı (l922-1924) görevine getirildi. Bir dönem de 1946-1948 yılları arasında Belediye Başkanlığı yapan Hulusi Bey çeşitli dönemlerde de İl Genel Meclisi üyeliğinde bulundu.

11- H. HİLMİ KARACA 1894-1977:
Sarayköy eşrafından Hacı Geraliler sülalesinden Salih Bey'in oğlu olan Hilmi Bey, İzmir'in işgalini müteakip Sarayköy'de teşekkül eden Heyet-i Milliye'ye ilk gönüllü yazılanlardandır. Daha sonra Denizli Heyeti Milliyesi'nin asker toplama işlerinde 3 ncü Şubede yazıcılık görevinde bulundu. Bu görevde iken askere kayıt işlerinin yanı sıra silahların toplanması, askerlerin cepheye gönderilmesi işleriyle de meşgul oldu.

1944-1946 yılları arasında bir dönem Sarayköy Belediye Başkanlığı görevinde de bulundu. Daha sonra çiftçilikle uğraştı. Halk tarafından sevilen ve sayılan bir kişiydi.

12- FATMA KARADENİZ (SIĞMALI GALEK FATMA) 1868- 1964:
Sığmalı Galek-Kara Fatma lakabı ile tanınan Fatma Hanım, 13 yaşlarında iken Hacı İsmailoğlu'nun Hac yolculuğu sırasında hizmetinde çalıştırmak için Arabistan'dan getirilmiş ve Sığma kasabasına yerleştirilmişti. Daha sonra kasaba halkından Mehmed Efendi ile evlenen (1877) Fatma Hanım eşinin ölümü ile 1932'de yeniden evlendi. Esmer, 1.70 boylarında güleç yüzlü yerine göre sakin ve öfkeli olabilen bir kişiliğe sahipti. Etrafında cesur bir kadın olarak tanınırdı.

Millî Mücadelede adını 25 Temmuz 1919'da Sarayköy'e gelerek halka nasihat vermek isteyen İngiliz heyetini kasabadan kovan mücahit kadınlar arasına yazdırarak tanındı. Aynı dönemde İstiklal Harbinde birçok örneğine rastladığımız Türk kadındın da olduğu gibi deve sırtında cephe ye erzak ve cephane taşıdı. Kadın başına köyleri dolaşarak halktan topladığı semer, çuval, saman, arpa, nal v.b. malzemeyi cephede savaşan gönüllü ve askerlerimize ulaştırdı.

Savaştan sonra Sığma köyünde bahçecilik, köy düğünlerinde aşçılık ve develeri ile nakliyecilik yaparak hayatını kazanan Fatma Karadeniz, erkeksi tavırları ve sert mizacıyla halkın sevdiği bir kişi oldu. Yöre halkı kendisini "Kara Abla" olarak adlandırdı. 1964'te Sığma köyünde vefat etti.

13- ADÖV AYŞE (1898-1954):
Rumi 1898'te Sarayköy'de doğdu. Millî Mücadelede yararlılık gösteren Türk kadınından sadece birisidir. Ege bölgesinde Yunan işgalinin yayıldığı bir dönemde, işgale direnmemeyi ve Rumlarla iyi geçinmeyi öğüt vermek üzere Sarayköy'e gelen (Temmuz 1919) İngiliz Nasihat Heyeti'ne sert çıkışı ile ün kazanmıştır. İstasyonda gerçekleşen görüşmeler esnasında kadınlar arasından çıkan Adöv Ayşe heyetin üzerine yürüyerek şunları söylemiştir.
"Efendiler sizde insaf yok mu, nedir bu yaptığınız? Bu ümmet-i Muhammed'e acımıyor musunuz? Bu kudurmuşları bizim üzerimize neden gönderiyorsunuz? Gelecekleri varsa görecekleri vardır ...”
6 Mayıs 1954'te Sarayköy'de vefat etti. Kabri Sarayköy mezarlığında bulunmaktadır.


14- İBRAHİM ORHAN (BEYLERBEYİ KÖYÜNDEN) 1897-1972:
Beylerbeyi köyünde doğan İbrahim Bey, Müminoğulları sülalesindendir. Herhangi bir tahsili olmayıp okuryazar da değildir. Köyünde kendi halinde çiftçilik yaparken Yunanlıların İzmir'i işgal ettikleri haberi üzerine kasabaya gelerek o günlerde kurulan Sarayköy müfrezesine gönüllü yazılmıştır. Daha sonra Yörük Ali Efe'nin hizmetine girmiş ve üstün hizmetlerinden dolayı efenin baş kızanlarından olmuştur. Ali Efe onun iyi nişancı olduğunu görerek kendisini Yunanlıların geçişlerini engelleyecek köprü, istasyon ve geçitlerin tutulmasıyla görevlendirmiştir.
Bir dönem de köylüsü Ali Özkaya ile beraber Aydın, Umurlu, Köşk, Nazilli ve Buldan yörelerinde halkın içine katılarak istihbarat edinme görevinde bulundular. Bu görevi esnasında bazen çobanlık yaptılar, bazen rençper oldular, topladıkları bilgileri düzenli olarak askeri birliklere ulaştırdılar. Buldan'ın Yunanlılar tarafından işgal edilmesi sonrası uzun süre Buldan dağlarında kalarak gözetleme görevinde bulundu. Savaş sonrası köyüne dönerek çiftçilik yaptı. Halkın sevdiği ve saydığı bir kişilik olarak uzun süre köy ihtiyar heyeti üyeliğine seçildi. Geçirdiği bir rahatsızlık neticesi 21 Mart 1972'de köyünde vefat etti. Mezarı Beylerbeyi köyündedir.
15- ALİ ÖZKAYA (BEYLERBEYİ KÖYÜNDEN) 1898-1977:
Babası Beylerbeyi Köyünden Çulcular sülalesinden Çolak Halil'dir. Ali Özkaya 1898'de Beylerbeyi'nde doğdu. Köyünde çiftçilik yaparken ülkesinin Yunanlılar tarafından işgal edildiğini duyunca Sarayköy müfrezesine gönüllü olarak yazıldı. Arkadaşı İbrahim Orhan ile beraber Yörük Ali Efe'nin hizmetine girdi. İkisi birlikte bölgede istihbarat vazifesi yaptılar. Topladıkları bilgileri askeri komutanlara ilettiler.
Bir dönem bölgeden ayrılarak Maraş ve Antep savunmalarına katıldı. Bisan ovasında Fransızlarla çarpışırken esir düştü. İngilizlerin elinde bulunan Kıbrıs adasına götürülerek 19 ay kadar esaret hayatı yaşadı. Daha sonra serbest bırakılarak köyüne döndü. Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi olan Ali Bey, hayır ve hasenat sahibi bir kişi olarak hayatını köyünde çiftçilik yaparak tamamladı. Kabri Beylerbeyi Köyü'ndedir.
16- MEHMED İHSAN TOKAT 1881-1977:
            Sarayköy'e Tokat'tan yerleşen Tokatlıoğulları sülalesindendir. Emin Aslan Bey'in ağabeyidir. Yunanlıların İzmir'i işgali haberi üzerine kardeşi ile beraber Millî Mücadeleye katılarak, Sarayköy Heyet-i Milliyesi'nde görev aldı. Heyet-i Milliye'de görevli olduğu esnada aynı zamanda Sarayköy Belediye Başkanlığı görevine getirildi. Bu görevi 1920-1927 yılları arasında başarıyla yaptı.
18 Mayıs 1977'de Sarayköy' de vefat etti kabri şehir mezarlığında bulunmaktadır.
17- HALİL YAVUZYILMAZ (HACI SALİHZADE HALİL) 1870-1967:
Halil Yavuzyılmaz 1870'de Sarayköy'de doğdu. Babası Hacı Salih Efendi'dir. Millî Mücadelede üstün yararlılıkları görülen Sarayköy Müftüsü Ahmed Şükrü Efendi'nin kardeşidir. İlk ve orta öğrenimini Sarayköy'de tamamladı. Bunun yanı sıra dedesi ve Babası Hacı Salih Efendi' den de dersler alarak dini eğitim gördü. Halk arasında saygın bir kişi olan Halil Bey, ticaret ve tarımla uğraştı. Maddî durumu gayet iyi sayılırdı.

Mütareke döneminde Belediye Reisi (1919-1921) olarak görev yaptı. 22 Mart 1919'da toplanan Büyük İzmir Kongresi'ne Sarayköy delegesi olarak katıldı. İşgal sonrasında Sarayköy Heyet-i Milliyesi kurucu üyeleri arasında yer aldı.

Halk arasında kültürlü bir kişi olarak tanınan Halil Bey, evli ve 6 çocuk babasıydı. 18 Nisan 1967'de Sarayköy' de vefat etti. Kabri Sarayköy mezarlığında bulunmaktadır. Mezar taşında "Deme hayat ne um urum, insan bir mum, İbretle bak mazine, biter er geç her hazine, Eder bizleri ihya, üç ihlâs bir fatiha" ibaresi yazılıdır.


18- İSMAİL YAVUZYILMAZ (MÜDERRİS HACI HALİLZADE İSMAİL EFENDİ) 1872-1954:
Sarayköy' de doğdu. Babası Hacı Salihler sülalesinden Sarayköy müderrislerinden Halil Efendi'dir. Müftü Ahmed Şükrü Efendi ve Belediye Reisi Halil Beylerin akrabasıdır. İlkokulu Sarayköy'de okudu. Aynı zamanda babasından dini eğitim aldı. Rüştiye tahsilini Denizli'de tamamladı. Kültürlü, sevilen bir kişi olan İsmail Efendi, bir ara Sarayköy'de sorgu hâkimliği görevinde bulundu.
Mütareke döneminde Millî Mücadele'ye katıldı. 22 Mart 1919'da toplanan İzmir Kongresi'ne Sarayköy delegesi olarak katıldı. İzmir'in işgali sonrasında Sarayköy'de oluşturulan Heyet-i Milliye de aktif görev alarak bölge direniş hareketinin kurulmasında rol oynadı. Teşkilatçı bir yapısı olan İsmail Efendi, Mütareke evvelinde de Donanma Cemiyeti'nin Sarayköy şubesi kuruculuğunda bulunmuştu.
Uzun boylu, güler yüzlü, sevilen sayılan bir kişiliğe sahip olan İsmail Efendi Millî Mücadele sonrasında Maliye teşkilatında Varidat (Gelirler) memuru olarak çalıştı. Buradan emekli olduktan sonra bir müddet ziraatla uğraştı. Evli ve 5 çocuk babası olan İsmail Efendi, 10 Ekim 1954'te Sarayköy'de vefat etti. Kabri Sarayköy'de bulunmaktadır.

 SARAYKÖY  EFE  HEYKELİ :
Sarayköy Belediyesince 1958 yılında 24 Mayıs 1919 günü Sarayköy vatansever ve Efelerinin toplanıp, yurttan düşmanı çıkarıncaya kadar canları pahasına çarpışmaya ant içtikleri günün anısına bu heykel yaptırılmıştır.









TAVAS İLÇESİ :

1-      MÜFTÜ CENNET ZADE TAHİR EFENDi 1878-1922:

Konya’dan göç ederek Kızılcabölük’e yerleşen Cennet Zade Hacı Ali Efendi’nin oğludur.
15 Mayıs  1919 tarihinde İzmir’in işgalinden önce 22.03.1919 tarihinde İzmir’de toplanan Müdafaai Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetinin kongresine Tavas İlçesi temsilcisi olarak katıldı.
1878 doğumlu Tahir Efendi 1922 yılında vefat etmiştir. Kabri Kızılcabölük Mezarlığındadır.



2-      KÖPEKÇİ NURİ EFE  1877-1951:
Tavas İlçesi’nin Samanlık Mahallesi sakinlerinden, İmam Parsalı Hocanın oğludur. Nuri Efe İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine mahiyetindeki kızanlarının içinde bulunduğu Tavas Müfrezesini komuta ederek, Tavas Müdafai Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetinin kurucuları arasında yer aldı. Köpekleri çok sevmesinden dolayı “ Köpekçi” lakabı verilmiştir. Köpekçi Nuri Efe’ye ait kıyafetler şuanda Tavas Halk Eğitim Müdürlüğü’nde bulunmaktadır.        

Köpekçi Nuri Efe’nin Evi günümüzde halen ayakta olmuş olup, restorasyon geçirmiştir. Mülkiyeti başka bir şahsa geçmiştir. Ev Tavas İlçesi, Samanlık Mahallesi, Katırcılar Sokak, 2727E-d pafta, 43 ada, 8 nolu parselde yer almaktadır. 
H. 1326 tarihinde yapılmış olan ev üç katlı olup,  girişi doğu tarafındadır. Orta katın ve üst katın doğu tarafında cumbası mevcuttur. Evin güney cephesindeki Osmanlıca yazılı kitabesinde H.1326 tarihi okunmaktadır.
 

Köpekçi Nuri Efe Evi


Köpekçi Nuri Efe’nin evinin duvarındaki Osmanlıca Kitabe


            1877 yılında doğan Köpekçi Nuri Efe, 20.04.1951 yılında vefat etmiştir. Kabri Tavas Mezarlığındadır.
Köpekçi Nuri Efe’nin mezarı mermer sanduka içine alınmış, iki parça halinde olan eski mezar taşı yan tarafına konulmuştur.                     
Köpekçi Nuri Efe’nin iki parça halindeki eski mezar taşı
    

3-      HOCA İMAM YUSUF EFENDİ  ( Yusuf ULU) :
             Yusuf Efendi,  Tavas Kuva-yı  Milliye Teşkilatı’nın Kurucu ve Yöneticileri arasında yer aldı. Gönüllü yazdığı çetelerle beraber bir Müfreze oluşturarak Köşk cephesine katıldı.
             1292 yılında doğan Hoca Yusuf Efendi 1952 yılında vefat etmiştir. Kabri Tavas mezarlığında bulunmaktadır. 
4-      GANDAK SÜLEYMAN EFE  ( Süleyman TAŞÖZ) :
Gandak Süleyman Efe, Tavas Kuva-yı Milliye Teşkilatı’nın Kurucu ve Yöneticileri arasında yer aldı.
17.04.1959 yılında vefat eden Gandak Süleyman Efe’nin mezarı Tavas Mezarlığında bulunmaktadır. Mezarı mermer sanduka içine alınarak, bakımı yapılması gerekmektedir.


5-      DURMUŞ NİNE

Milli Mücadele’de bir kadın olarak önemli katkıları olmuştur.






https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/