14 Nisan 2020 Salı

DENİZLİ / TURİZM HAFTASI ETKİNLİKLERİ BAŞLADI 2016





                                                     Vali Recep YAZICIOĞLU
                                        2002 turizm haftası etkinliği pamukkale örenyeri




























Denizli Yeni Tanıtım Filmi ingilizce ve türkce

">                                                           
 türkce






4 Nisan 2020 Cumartesi

TRİPOLİS BROŞÜRÜ



Tripolis Antik Kenti Denizli ili, Buldan ilçesi, Yenicekent Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Başta Plinius ve Ptolemaios olmak üzere birçok antik yazarın metinle-rinde adı geçen kent MS 17 yy.dan itibaren seyyahlar tara-fından ziyaret edilmiştir.

Hellenistik Dönem’de Phrygia, Karia ve Lydia Bölgelerinin kesişim noktasında olan kent, Lydia Bölgesi sınırları içerisinde ilk kez Apollonia ismi ile kurulmuş ve kısa bir dönem Antoniopolis olarak da anılmıştır. MÖ 1. yy.a tarih-lenen şehir sikkeleri ve epigra k kaynaklarda kentin ismi Tripolis olarak geçer. Üç küçük topluluğun ya da yerleşi-min bir araya getirilmesiyle bir kent/polis meydana getirilerek(synoikismos) Tripolis adı verilmiştir. Tripolis ismi MS 7 yy.da kent terk edilene kadar varlığını koru-muştur.

Her ne kadar Tripolis’in bir kent olarak geçmişi Hellenistik Döneme dayansa da, kentin çevresinde gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında elde edilen arkeolojik materyal bu bölgedeki yerleşimin günümüzden 6000 yıl öncesine ka-dar gittiğini kanıtlamaktadır.

Tripolis’in de içinde bulunduğu Çürüksu Vadisi MÖ 190 yılında Seleukoslar ile Bergama Krallığı arasında yapılan Magnesia Savaşı'na kadar bağımsız kentlerden oluşur. Bu savaşı, Roma desteğinde kazanan Bergama Krallığı, MÖ 188 yılında imzalanan Apameia Barışı ile bölge yönetimini ele almıştır. III. Attalos'un MÖ 133 yılında ölümünden son-ra vasiyeti üzerine, bölge Roma İmparatorluğu’na bağlan-mıştır.

Kent en ihtişamlı çağını Roma Dönemi’nde yaşamıştır. MS 2. yy.dan itibaren kentte yeni bir yapılanmaya gidilmiş ve şehir kapıları, caddeler, hamamlar, stadium, tiyatro ve meclis binası gibi kamu binaları yapılmıştır. Roma İmpa-ratorluk Dönemi'nde bir dönem Sardeis (Salihli) Conventusu'na (yargı birliği) dahil edilen kent, belli bir zaman diliminde de Apameia (Dinar) Conventusu içerisinde yer alır. MS 3. yy.da Roma’da senatörlük yapan Tripolisli Hermolaos kentin gelişiminde önemli roller oynamış olmalıdır.

Tripolis, MS 325'te Nicaea Konsülü’nde Agogius, MS 431'de Efes Konsülü’nde Commodus, MS 451'de Chalcedon Konsülü’nde Paulus tarafından Piskoposluk seviyesinde temsil edilir. MS 494 depreminden Agathe Kome (Alacain) ile birlikte Tripolis de etkilenmiştir. MS 6.

yy. sonu- 7. yy. başında Anadolu toprakları üzerinde etkili olan Sasani akınları nedeniyle burada yaşayan halk bir süreliğine Tripolis'in yaklaşık 5 km kuzeyindeki Direbol’a (Dirbol) ve daha korunaklı dağ yamaçlarına taşınmıştır.


Tripolis 13. yy.ın ilk yarısında Bizanslılar ile Türkler arasında bir kaç kez el değiştirir. Kentin yaslandığı dağın zirvesinde bir kısmı günümüze kadar sağlam kalabilmiş yuvarlak planlı kulenin dâhil olduğu bir kale kompleksinde 1243'te Nicaea (İznik) Kralı Ioannes Ducas Vatatzes ile Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev bir araya gelerek anlaşma imzalar.

1304-1306 tarihlerinden itibaren ise Tripolis/Yenice'nin de içinde bulunduğu bölgede İnançoğulları ve Germiyan-oğulları ile birlikte Türk hâkimiyeti başlar. 1429'da Denizli ve çevresi Osmanlı hâkimiyetine girer.



1- Philadelphia Kapısı

Tripolis Antik Kenti’nin iki ana girişinden batıda yer alan kapıdır. Antik kaynakların verdiği bilgiler doğrultusunda Pergamon'dan (Bergama) gelen ticaret yolu Thyateria (Akhisar), Sardeis (Salihli), Philadelphia (Alaşehir), Tripolis (Yenicekent) üzerinden Hierapolis (Pamukkale) ve Laodikeia'ya (Goncalı) doğru devam eder. Bu güzergâh üzerinde Tripolis'ten sonra batıya doğru devam edildiğinde Philadelphia'ya ulaşıldığı için kapıya Philadelphia Kapısı adı verilmiştir.


Dışıkesme traverten bloklardan yapılan ayakların iç kısmında dolgu olarak taş, tuğla ve traverten parçalar kullanılmıştır. 3.86x3.88 m ölçülerinde altı traverten ayak üzerinde yükselen iki gözlü ve kemerli giriş kapısının günümüze ulaşabilmiş bir ayağı üzerinde onarım ve sağlamlaştırma çalışmaları yapılmıştır. Mevcut yüksekliği 7.65 m olan ayağın yanında bulunan taç bloğu üzerindeki mimari bezemelere bakılarak kapı, MS 2. yy. ortalarına tarihlenmektedir.

2- Büyük Hamam Kentin batı girişinde bulunan yapı 85,45x63,36 m ölçülerin-dedir. Sıralı tipteki Büyük Hamam; batıdan doğuya doğru, frigidarium (soğukluk), tepidarium (ılıklık) ve caldarium (sıcaklık) bölümlerinden oluşmaktadır. Bölümler arasında kemerli geçişler bulunmaktadır. Hamamın kuzeyinde sınırları kısmen belli olan alan Gymnasium yapısı olmalıdır. Traverten bloklardan yapılan hamam, MS 2. yy.da inşa edilmiştir.


3- Tiyatro

MS 2. yy. ortalarında inşa edilmiş olan Tripolis Tiyatrosu, Tiyatro Hamamı’nın kuzeybatısındaki doğal yamaca yaklaşık 50º lik bir eğimle yerleştirilmiştir. Çürüksu Havzası’na bakan tiyatroyu çevreleyen analemna duvarı 100 m çapındadır. 8.000 kişi kapasiteli tiyatronun oturma basamaklarının bir kısmı yamaçtaki eğim nedeniyle orkestra bölümüne kaymış, bir kısmı ise toprak altındadır. Alt ve üst cavea bölümü merkezde yer alan bir gezinti yolu (diazoma) ile birbirinden ayrılmıştır. Tiyatro dışından seyirci alanına giriş kuzeyden 2, güneyden ise 5 adet tonozlu giriş ile sağlanmıştır. İki katlı olan sahne binasının sadece bugün toprak altında kalmış olan birinci katı sağlam olarak kalabilmiştir.

4- Tiyatro Hamamı Sarnıcı

Tiyatro’nun güney bitişiğinde, Tiyatro Hamamı’nın kuzeybatısında yer alan sarnıç (su deposu), 10.25x10.85 m ölçülerindedir. Kesme traverten, çay taşı ve tuğla malzemeden inşa edilen yapı; üçü dikdörtgen, birisi kare olmak üzere, birbiriyle bağlantılı dört mekândan oluşur. Mekânlar arasındaki geçişler ve sarnıcın üst örtüsü tonozludur. Büyük bir kısmı toprak altında olan sarnıcın duvarlarında yer yer kalın bir sıva tabakası görülür. Yapı olasılıkla güneybatı bitişiğinde yer alan Tiyatro Hamamı’nın su deposu olarak kullanılmıştır.


5- Tiyatro Hamamı

58,85x44 m ölçülerine sahip, kentteki ikinci hamam, Tiyatro’nun güneydoğusunda yer almaktadır. Güney ve batı duvarları sağlam durumda kalmış olan hamamın güneybatı köşesinde külhan bölümüne ait kemer ve caldarium (sıcaklık) bölümüne ait havuz görülmektedir. Kuzey- güney yönlü uzanan sıralı tipteki hamamda güneyden kuzeye doğru caldarium (sıcaklık), tepidarium (ılıklık) ve frigidarium (soğukluk) bölümleri bulunmaktadır. Traverten bloklardan yapılan hamam MS 2. yy.da inşa edilmiştir





6- Bouleuterion (Meclis Binası)

Kent merkezine yakın bir alana inşa edilen yapı, kesme traverten bloklardan oluşmaktadır. 44x64 m ölçülerinde olan yapının duvarlarının bir kısmı, toprak üzerinde görülebilmektedir.

7-  Roma Agorası Kent merkezine, Roma Dönemi’nde kuzey güney yönlü dikdörtgen planlı olarak inşa edilen Agora; MS 4. yy. sonu- MS 5.yy. başlarında yapılan yeni düzenlemelerle kullanılmaya devam etmiştir. Agora’nın güneyinde Sütunlu Cadde, doğu bitişiğinde, Hierapolis Caddesi, batısında ise Bouleuterion yer almaktadır. İç ölçüleri 48.5 x 68 m. olan yapı, yaklaşık 3298 m² lik bir alanı kaplamaktadır. Sütunlu galerilerle çevrili oldukça geniş bir alana sahip olan Agora'nın kuzey ve güneyinde doğu- batı yönlü, üç cepheli, 7 basamaktan oluşan tribünler bulunur. Agora, pazar alanı dışında festivallerin, şenliklerin ve gösterilerin yapıldığı, kutlamaların düzenlendiği kentin önemli kamusal alanlarından biridir. Tribünlerin Agora avlusuna bakan ön cephe sütun düzenlemeleri arasına heykeller yerleştirilerek alan hareketlendirilmiştir. Agora batı, kuzey ve güney portiklerinin zeminleri çeşitli geometrik şekiller verilmiş opus-sectile zemin döşemesine sahiptir. Agora; sütunlu galerileriyle, oturma tribünleriyle, opus-sectile zemin döşemeleriyle, sütunlar arasına yerleştirilen heykelleriyle tiyatro ve stadium gibi yapıların işlevlerine alternatif olarak M.S. 4. yy'da da kullanılmıştır. Ayrıca Bouleuterion (Meclis Binası), Kutsal Alan gibi kamusal yapılarla bağlantısının olması nedeniyle kent merkezinde oldukça önemli bir konuma sahiptir. Agoraya geçiş; Hierapolis Caddesi üzerinden ve Agora Batı Portiğinin güney ucundaki merdivenlerle bir kapıyla sağlanır.



AGORA BATI STOA
Sütunlu Cadde'nin kuzeyinde yer alan Agora'nın kazı çalışmaları tamamlanmış olup 6 m. genişliğindeki Batı Portiğin tamamı açığa çıkarılmıştır. Batı Portiğin batısını kuzey güney yönlü bir duvar sınırlarken, doğusunu her iki metrede bir bulunan, Portiğin ahşap çatısını taşıyan 3.5 m. yüksekliğindeki 23 sütun sınırlandırmaktadır. Portik zemininde onyx cinsi taş kullanılarak yapılan opus sectile taban döşemesi üç farklı tiptedir .

AGORA GÜNEY PORTİK
Portik; Agora’nın Güney Oturma Platformu ile Erken Bizans Dönemi sur duvarı arasındaki 4.95x38 m. iç ölçülerindeki doğu-batı yönlü galeri benzeri bir alan içine yerleştirilmiştir. Batısı, Agora Portiği'ne açılan ince uzun formludur ve alanın 3 kenarı duvarlar ile çevrilidir. Güneyini sur duvarı, kuzeyini Güney Oturma Platformunu güney duvarı, doğusunu bu alanı dikine kesen kuzey- güney yönlü ve MS 6-7. yy. lara ait daha geç tarihli bir duvar sınırlar. Güney Portiği üzerinde geç dönem düzenlemeleri olan ve olasılıkla dükkân olarak kullanım gören mekânlar, Güney Oturma Platformu güney duvarına yaslandırılmıştır. Üst örtüsü ise bu alanda tespit edilen kalıntılar dâhilinde pişmiş toprak tuğlalar ile kireç harç kullanılarak yapılmış tonozla oluşturulmuştur 

AGORA KUZEY PORTİK
Geç Roma Agorası Kuzey Oturma Platformu kuzey bitişiğinde doğu batı yönlü devam eden Portik, doğuda Hierapolis Caddesi ile sınırlanmaktadır. Batıya doğru ilerleyen Portik, 44x64 m. ölçülerinde düzgün kesilmiş dörtgen traverten bloklar ile inşa edilmiş Bouleuterion’nun (Meclis Binası) kuzey paralelinde devam etmektedir. Kuzeyinde ise 2.50 m. aralıkla yerleştirilmiş doğu batı yönlü devam eden sütun dizisi bulunmaktadır 
Agora Kuzey Portiği'nin doğu batı yönlü ilk 45 metresi Agora Kuzey Oturma Platformunun kuzey bitişiğine, kalan 46 metresi ise Bouleuterion’nun (Meclis Binası) kuzeyine yaslandırılmıştır.
Portiğin büyük bir kısmında onyx malzemeden yapılmış opus sectile zemin döşemesinin korunmuş olduğu söylenebilir.
Kuzey Portiğin batı yarısında 6 adet sütun güneye doğru yıkılmış halde bulunmuştur. Bu sütunlar üç tamburdan oluşmaktadır ve toplam yükseklikleri sütun başlıkları ile beraber yaklaşık 3.90 ile 4.15 metre yüksekliğe ulaşmaktadır .
Portiğin üzerine doğu batı yönünde 65 ile 84. metreleri arasında, Bouleuterion’un kuzey duvarına yaslandırılmış geç dönem yapısı doğu-batı yönlü ve kuzey-güney yönlü dikdörtgen planlı iki yapının ‘L’ formunu oluşturacak şekilde Portiğin zemini üzerine yerleştirilmesiyle işlik inşa edilmiştir 



8- Erken Bizans Surları

Yaklaşık 1809 m uzunluğunda olan ve bir kısmı yüzeyde görülebilen sur duvarlarının mevcut yüksekliği 6.30 m, kalınlığı 2.40 m dir. Batı Anadolu kentlerinde ve Lykos Vadisindeki diğer kentlerde (Laodikeia ve Hierapolis) olduğu gibi Tripolis'te de MS 4. yy. sonu 5. yy. başlarında söz konusu sur duvarları inşa edilmiştir. Her iki cephesi traverten bloklarla örülürken iç kısımlarında dolgu olarak taş, mermer ve tuğla kullanılmıştır. Bunların yanı sıra devşirme malzeme olarak sütun, sütun başlığı, arşitrav-friz blokları, yazıtlı bloklar ve heykel kaideleri kullanılmıştır.





9- Mozaikli Konut30,60x10,15 m’lik kısmı açılan Mozaikli Konut, iki mozaik zeminli, bir kireç harç zeminli, bir tuğla zeminli odadan, bir latrinadan ve bir apsisli yapıdan oluşmakta olup Geç Hellenistik- Geç Roma Dönemleri arasında üç kullanım evresi bulunmaktadır. Konutta yapılan çalışmalarda ele geçen arkeolojik veriler dikkate alındığında yapının ilk yapım evresi Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi’ne tarihlenmektedir.






Mozaik zemin döşemesine sahip iki mekân, MS 4. yy.da inşa edilerek MS 5. yy.da da kullanılan evin salon kısmıdır. MS 5. yy.da bu odalara ilave olarak iki mekan ve ibadethane olarak kullanılan apsisli bir yapı inşa edilmiştir.
10- Erken Bizans Kilisesi 2

Sütunlu Cadde’nin doğu kısmında Geç Roma-Erken Bizans Dönemi’nde inşa edilmiş olan kilisenin merkezinde, kuzeye bakan bir apsis ve apsisin batısında 6,95x4,5 m ölçülerinde bir oda (pastophorion) bulunmaktadır. Mevcut veriler dikkate alındığında apsisin doğu kısmında da batıdaki ile benzer ölçülere sahip bir oda, güney devamında kuzey-güney yönlü uzanan 3 nef, güneyde bir narteks ile sonlanıyor olmalıdır.

11- Sütunlu Cadde

Kentin güneyinde doğu-batı doğrultusunda uzanan Sütunlu Cadde 450 m uzunluğa sahiptir. Bir kısmı açığa çıkartılan caddenin genişliği 10 m’dir. Ancak, MS 5. yy. başlarında caddenin kuzeyine, Erken Bizans Sur Duvarı yapılarak cadde genişliği 7 m’ye düşürülmüştür. Traverten zemin döşemesine sahip cadde üzerinde kent içine açılan iki giriş kapısı ve bir adet savunma amaçlı yapılmış kule yer almaktadır. Caddenin güneyinde 7.85 m genişliğinde bir portik bulunmaktadır. Portiğin zemini, çok renkli mozaiklerden oluşmaktadır. Ancak mozaiğin sadece küçük bir kısmı günümüze kadar koruna gelmiştir. Portiğin kuzeyindeki stylobat üzerinde her 2 m’de bir olmak üzere, toplam 13 sütun bulunmaktadır. Arkeolojik kazılarda ele geçen buluntular doğrultusunda portiğin üzerinin ahşap konstrüksiyon ve çatı kiremitleriyle kapalı olduğu belirlenmiştir.


Sütunlu Cadde’nin güney bitişiğinde caddeye paralel ve bir birlerine bitişik altı adet mekân yer almaktadır. Mekânların girişleri, güneyde belli aralıklarla yer alan kapılarla sağlanmaktadır. Mekânların zeminleri pişmiş toprak taban tuğlaları, traverten gibi çeşitli malzemelerle döşenmiştir. Erken Bizans Dönemi’ne ait dükkânların ilk kullanımı Geç Hellenistik Dönem’e kadar inmektedir.
12- Nymphaeum (Orpheus Çeşmesi)

Mermer bir podyum üzerinde yükselen Nymphaeum, Sütunlu Cadde ile Hierapolis Caddesi’nin kesişim noktasındaki traverten sütunların dış yüzeyleri tıraşlanarak bu alana inşa edilmiştir. 5,60 x 3 m ölçülerindeki çeşme; Roma Dönemi’nde yapılmış olup Erken Bizans Dönemi’nde de çeşitli değişikliklerle kullanılmıştır. Sütunlu Cadde’nin doğusundaki su dağıtım merkezinden, pişmiş topraktan yapılmış künklerle çeşmeye kadar taşınan su, çeşmenin doğusundaki dinlendirme havuzuna gelerek buradan yine bir künk yardımıyla ortadaki ana havuza akmaktadır. Çeşmeye ait parapetler ve çeşme bitişiğinde yer alan cadde sütunları, restorasyonları tamamlanıp, anasytlosis temel alınarak orijinal yerlerine konulmuştur.




13- Hierapolis Caddesi

Doğu-batı yönlü Sütunlu Cadde’yi, kuzey-güney yönünde dik kesen Hierapolis Caddesi, Sütunlu Cadde ile birlikte Roma Dönemi’nde yapılmıştır. 10.8 m genişliğinde olan caddenin traverten bloklardan yapılmış zemin döşemesinin altında cadde boyunca devam eden, 0.70 m genişliğinde ve 1.5 m derinliğinde bir kanalizasyon vardır. Erken Bizans Dönemi’nde caddenin sur duvarı içerisinde kalan bölümünde, Güney Sur Kapısı Hierapolis Caddesi’nin doğu kenarına Erken Bizans Kilisesi ve atriumunun (giriş) inşa edilmesiyle cadde daraltılarak genişliği 9 m’ye düşürülmüştür.

Caddenin zemininde sur kapısından kuzeye doğru devam eden, şehre giriş çıkış yapan arabaların ahşap tekerlek-lerinin aşındırmasıyla oluşmuş kanallar vardır.




14- Güney Sur Kapısı 1

Sütunlu Cadde'yi kuzey-güney yönünde dik kesen Hiera-polis Caddesi üzerinde yer alan kapı 2.7 m genişliğinde ve 3 m kalınlığında olup, mevcut yüksekliği 3.55 m’dir.

 15- Erken Bizans Kilisesi 4

Erken Bizans Sur Duvarı ile Kemerli Yapı'nın arasına inşa edilmiş olan kilisenin girişi, Hierapolis Caddesi’nin üzerine inşa edilmiştir.

Yapı, batıda narteks bölümü sonrasında naos ve doğuya bakan apsis bölümünden oluşmaktadır. Apsis duvarının önünde de synthronon bölümünün bir kısmı günümüze kadar korunagelmiştir. İlk inşası MS 5. ve 6. yy’a ait olan yapı, çeşitli düzenlemelerle MS 10. yy’a kadar kullanıl-mıştır.



Naos bölümünün kuzey duvarı üzerinde MS 10. yy’a tarihlenen, iki azizin betimlendiği bir fresk bulunmaktadır. Yine naosun güney duvarı üzerinde, MS 5-6. yy’a tarihlenen, kırmızı renk arka fon üzerine beyaz renk boya kullanılarak yazılan ve sonu amen ile biten bir dua bulunmaktadır. Ayrıca narteks bölümünün doğu duvarı üzerindeki bir blokta da kırmızı renk boya ile yapılan haç işareti yer almaktadır.

16- Kemerli Yapı

Erken Bizans Kilisesi 4 ve doğu bitişiğindeki taberna-ların kuzeyine inşa edilen Kemerli Yapı, doğu-batı yönlü uzanmakta olup, dikdörtgen bir forma sahiptir. Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi’nde inşa edilen, ancak MS 4. yy’da ikinci bir kullanım evresi bulunan Kemerli Yapı’nın genişliği 10.60 m iken, mevcut uzunluğu 36.35 m’dir. Yapı, bir ayakları yapının ortasındaki sütunlara ve diğer ayakları kuzey ve güney duvarlara basan iki kemerden oluşan toplam 15 kemer dizisi ve kemerlerin üzerinde de büyük kesme taşlardan yapılmış çatı bloklarından oluşmaktadır. Söz konusu yapı elemanlarından 14 adet sütun, 20 kemer ve 88 çatı bloğu günümüze kadar korunagelmiştir. Şimdilik kazısı yapılmış alanlar dikkate alındığında, batısındaki portikten (Sütunlu Galeri) ve güneyindeki tabernalar-dan yapıya girişler bulunmaktadır.


Yapıda gerçekleştirilen kazılar sonucunda elde edilen arkeolojik verilerden yapının kuzey yarısının metal, kemik ve seramik üretimiyle ilgili işlik ya da üretim yapılan atölyelerin bulunduğu bir alan olarak kullanıl-mış olduğunu, güney yarısının ise kuzey yarısında işlenen ya da üretilen eserlerin satıldığı alan olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum Kemerli Yapı’nın üretim ve ticaretin gerçekleştirildiği agora olarak kullanıldığına işaret etmektedir.

17- Roma Dönemi Tabernaları (Dükkân)

Erken Bizans Kilisesi 4 doğu bitişiğinde, Sütunlu Cadde ile Kemerli Yapı arasında bulunan ve cadde boyunca devam eden tabernalar bulunmaktadır. Çatı yüksekliği 4.85 m olan tabernalar iki katlıdır. Üst katların tabanlarının ve çatısının ahşap olduğu duvarlardaki hatıl yuvalarından anlaşılmaktadır. Taş malzeme üzerine kerpiç kullanılarak yapılan duvarların üzerinde panolara ayrılarak yapılmış renkli freskler yer almaktadır. Fresklerde papağan, keklik, güvercin, sülün ve leopar gibi hayvanların yanı sıra sakız kabağı, nar, kayısı gibi meyveler ve gül, gelincik gibi çiçekler de betimlenmiştir.



MS 1. yy.da Sütunlu Cadde kuzey portiğinin iptal edilme-sinden sonra aynı alana inşa edilen tabernaların en yoğun kullanımı MS 3. yy.dır. Tabernaların güneyine MS 4. yy. sonunda sur duvarının yapılmasıyla batıdaki iki mekânın kullanımları sona ermiş olup doğudaki mekân MS 5. yy.a kadar kullanılmıştır.
18- Tonozlu Yapı

İç ölçüleri 5.75x12 m olan yapı, Kemerli Yapı'nın kuzey biti-şiğinde yer almaktadır. Çay taşlarının birbiri üzerine bindi-rilip harçla bağlanmasıyla tonoz oluşturulmuştur. Yapının doğu duvarı üzerinde büyük oranda tahrip olmuş fresk bulunur. Fresk üzerinde iki pano ve panolar içerisinde de çok renkli olarak yapılmış gür ve bezemeler yer almaktadır. Merkezde yer alan ve üzerinde olasılıkla İsa Peygamberin cepheden portresinin yer aldığı çelenk, her iki yanda yer alan uçar pozisyondaki iki melek tarafından taşınmaktadır. Kompozisyonun sağ üst köşesinde elinde ucu haç biçimli asa tutan bir aziz?, en sağda ise mekan içerisindeki bir pencereden dışarıya bakar pozisyonda bir kadın gürü betimlenmiştir. Kompozisyonun tamamı düşünüldüğünde olasılıkla cenazeye veda sahnesi betimlenmiş olmalıdır. Tonozlu yapı içerisinde bulunan iki bireye ait kafatası ve freskolar yapının MS 9. yy.da bir mezar olarak kullanıldığını göstermektedir.


19- Güney Sur Kapısı 2

Sütunlu Cadde üzerindeki Güney Sur Kapısı 2, Geç Roma Agorası Batı Portiği’ne açılmaktadır. İn-situ olarak açığa çıkarılan kapının batı sövesinden yola çıkılarak kapının 2.30 m genişliğinde ve 2.25 m yüksekliğinde olduğu söyle-nebilir. Doğu sövesi bulunamamasına rağmen oturduğu alan bellidir. Kapı, Erken Bizans Sur Duvarı güney cephe-sinden 2.45 m kadar içeriye, kuzeye yapılmıştır


20- Hierapolis Kapısı

Tripolis Antik Kenti’nin iki ana girişinden güneyde yer alan kapıdır. Tripolis’ten güneydoğuya doğru devam edildiğinde Hierapolis'e ulaşıldığı için kapıya Hierapolis Kapısı adı verilmiştir. Kent merkezinin yaklaşık 460 m güneyinde üzüm bağları arasında kalan yapı kalıntıları, MS 2. yy.a tarihlendirilen kapının traverten ayaklar üzerinde mermer bloklarla yükseltilen kemerlere sahip olduğunu göster-mektedir.



21- Geç Bizans Surları

Kentin batısını sınırlayan Geç Bizans Surları, Büyük Hamam’ın batı bitişiğinden başlayıp kuzeydeki Yukarı Kale'ye doğru devam etmektedir. Yaklaşık 1197 m’lik kısmı görülebilen surun mevcut yüksekliği 7.50 m, kalınlığı ise 2.40 m’dir. Traverten, taş, mermer ve tuğla malzeme kulla-nılarak kireç harç ile yapılan sur duvarı, MS 13. yy.da Yukarı Kale ile birlikte planlanıp inşa edilmiş olmalıdır.




22- Stadium

Spor ve kültür faaliyetlerinin yapıldığı stadium, antik kentin kuzeybatısında topografyaya uygun olarak yerleştirilmiştir. Alt kısımları çay taşları ile doldurulan her iki kenardaki oturma basamakları yamaca yaslandırılmıştır. Yaklaşık 256x66 m ölçülerindeki stadiumun kuzey bölümünde yarım daire şekilli tek sphendone görülebilmektedir. Batı tribününde yer alan oturma basamakları yer yer yüzeyde görülebilirken, doğu kısmında yer alan oturma basamaklarının büyük bir bölümü tahrip olmuştur. Roma Dönemi’nde inşa edilen stadium, sur duvarlarının dışında bırakılmıştır.


23- Nekropoller
Tripolis'teki yerleşim alanının dışında kentin üç yönünde nekropol (mezarlık) alanları bulunmaktadır. Mezar tipleri topografyaya göre değişiklik gösterir. Kentin kuzeyindeki yamaçta ve kuzeybatıda yer alan tepenin eteklerinde daha çok kayaya oyulmuş mezarlar yer alırken, kuzeydoğuda lahit mezarlar yoğunluktadır. Kentin batısında ve güneydoğusunda ise yer yer Erken Bizans Dönemi’ne ait tonozlu mezarlar yer almaktadır.



24- Yukarı Kale

Tripolis’in yaslandığı dağın zirvesinde kentin ve bölgenin stratejik bir noktasında yer alan Yukarı Kale’de, yuvarlak planlı kule ve sur duvarlarının bir kısmı günümüze kadar sağlam kalabilmiştir. MS 13. yy.ın ilk çeyreğinde inşa edilen kalede, 1243'te Nicaea (İznik) Kralı Ioannes Ducas Vatatzes ile Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in bir araya gelerek anlaşma imzaladığı bilinmektedir.


25- Büyük Tekke Türbesi

Buldan İlçesi Yenicekent Mahallesi, eski belediye binası bahçesinde yer alan türbe 14- 15. yy.da Anadolu’da yaygın olarak görülen çokgen planlı türbelerin güzel bir örneğidir.

Türbe, sekizgen planlıdır. Gövde sekizgen yüksek bir kasnakla yükseltilmiş, üzeri kubbeyle örtülmüştür. Kuzey kısımda bulunan giriş kapısı yekpare mermer söveli, yuvarlak kemerli ve oldukça sadedir. Yapıda kapı dışında hiçbir açıklık yoktur. İç kısma tek hareket katan duvar yüzeylerine örülmüş tuğla kemerlerdir.




Daha sonra yapılan onarımlarda kubbe üzeri çimento harç ile sıvanmıştır. İç mekân da çamurla sıvanıp üzeri kireçle boyanmıştır. Türbede yer alan sanduka da sonradan yapılmıştır.

26- Hamambükü Höyük

Tripolis'in 2.5 km kuzeydoğusunda yer alan yaklaşık 170 m çapındaki höyük, yoğun tahribata uğramıştır. Bu höyük üzerinde yapılan yüzey araştırmalarında Kalkolitik Dönem’den Geç Tunç Çağı sonuna (M.Ö. 4000-1200) kadar tarihlenen çanak çömlek parçaları ve yontma taş parçaları bulunmuştur. Bu buluntular bölgenin tarih öncesi geçmişine işaret etmektedir.


27- Akkaya Höyük

Höyük, Tripolis’in merkezinin kuş uçumu yaklaşık 750 mgüneydoğusunda, Büyük Menderes Nehri’nin kenarında yer almaktadır.

Höyük üzerinden toplanan buluntular arasında seramik-lerin yanı sıra çakmaktaşı ve obsidyen aletler de yer almaktadır. Ele geçen buluntular, yerleşimin Geç Neolitik-Erken Kalkolitik, Geç Kalkolitik, Erken Tunç Çağı I, Erken Tunç Çağı II, Orta Tunç Çağı ve Geç Tunç Çağı içerisinde iskân edildiğini ortaya koymaktadır.

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/