Tripolis Antik Kenti Denizli ili, Buldan ilçesi,
Yenicekent Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Başta Plinius ve
Ptolemaios olmak üzere birçok antik yazarın metinle-rinde adı geçen kent MS 17
yy.dan itibaren seyyahlar tara-fından ziyaret edilmiştir.
Hellenistik Dönem’de Phrygia, Karia ve Lydia
Bölgelerinin kesişim noktasında olan kent, Lydia Bölgesi sınırları içerisinde
ilk kez Apollonia ismi ile kurulmuş ve kısa bir dönem Antoniopolis olarak da
anılmıştır. MÖ 1. yy.a tarih-lenen şehir sikkeleri ve epigra k kaynaklarda
kentin ismi Tripolis olarak geçer. Üç küçük topluluğun ya da yerleşi-min bir araya
getirilmesiyle bir kent/polis meydana getirilerek(synoikismos) Tripolis adı
verilmiştir. Tripolis ismi MS 7 yy.da kent terk edilene kadar varlığını
koru-muştur.
Her ne kadar Tripolis’in bir kent olarak geçmişi
Hellenistik Döneme dayansa da, kentin çevresinde gerçekleştirilen yüzey
araştırmalarında elde edilen arkeolojik materyal bu bölgedeki yerleşimin
günümüzden 6000 yıl öncesine ka-dar gittiğini kanıtlamaktadır.
Tripolis’in de içinde bulunduğu Çürüksu Vadisi MÖ
190 yılında Seleukoslar ile Bergama Krallığı arasında yapılan Magnesia
Savaşı'na kadar bağımsız kentlerden oluşur. Bu savaşı, Roma desteğinde kazanan
Bergama Krallığı, MÖ 188 yılında imzalanan Apameia Barışı ile bölge yönetimini
ele almıştır. III. Attalos'un MÖ 133 yılında ölümünden son-ra vasiyeti üzerine,
bölge Roma İmparatorluğu’na bağlan-mıştır.
Kent en ihtişamlı çağını Roma Dönemi’nde
yaşamıştır. MS 2. yy.dan itibaren kentte yeni bir yapılanmaya gidilmiş ve şehir
kapıları, caddeler, hamamlar, stadium, tiyatro ve meclis binası gibi kamu
binaları yapılmıştır. Roma İmpa-ratorluk Dönemi'nde bir dönem Sardeis (Salihli)
Conventusu'na (yargı birliği) dahil edilen kent, belli bir zaman diliminde de
Apameia (Dinar) Conventusu içerisinde yer alır. MS 3. yy.da Roma’da senatörlük
yapan Tripolisli Hermolaos kentin gelişiminde önemli roller oynamış olmalıdır.
Tripolis, MS 325'te Nicaea Konsülü’nde Agogius, MS
431'de Efes Konsülü’nde Commodus, MS 451'de Chalcedon Konsülü’nde Paulus
tarafından Piskoposluk seviyesinde temsil edilir. MS 494 depreminden Agathe
Kome (Alacain) ile birlikte Tripolis de etkilenmiştir. MS 6.
yy. sonu- 7. yy. başında Anadolu toprakları
üzerinde etkili olan Sasani akınları nedeniyle burada yaşayan halk bir
süreliğine Tripolis'in yaklaşık 5 km kuzeyindeki Direbol’a (Dirbol) ve daha
korunaklı dağ yamaçlarına taşınmıştır.
Tripolis 13. yy.ın ilk yarısında Bizanslılar ile
Türkler arasında bir kaç kez el değiştirir. Kentin yaslandığı dağın zirvesinde
bir kısmı günümüze kadar sağlam kalabilmiş yuvarlak planlı kulenin dâhil olduğu
bir kale kompleksinde 1243'te Nicaea (İznik) Kralı Ioannes Ducas Vatatzes ile
Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev bir araya gelerek anlaşma imzalar.
1304-1306 tarihlerinden itibaren ise
Tripolis/Yenice'nin de içinde bulunduğu bölgede İnançoğulları ve
Germiyan-oğulları ile birlikte Türk hâkimiyeti başlar. 1429'da Denizli ve
çevresi Osmanlı hâkimiyetine girer.
1- Philadelphia Kapısı
Tripolis Antik Kenti’nin iki ana girişinden batıda
yer alan kapıdır. Antik kaynakların verdiği bilgiler doğrultusunda Pergamon'dan
(Bergama) gelen ticaret yolu Thyateria (Akhisar), Sardeis (Salihli),
Philadelphia (Alaşehir), Tripolis (Yenicekent) üzerinden Hierapolis (Pamukkale)
ve Laodikeia'ya (Goncalı) doğru devam eder. Bu güzergâh üzerinde Tripolis'ten
sonra batıya doğru devam edildiğinde Philadelphia'ya ulaşıldığı için kapıya Philadelphia
Kapısı adı verilmiştir.
Dışıkesme traverten bloklardan yapılan ayakların iç
kısmında dolgu olarak taş, tuğla ve traverten parçalar kullanılmıştır.
3.86x3.88 m ölçülerinde altı traverten ayak üzerinde yükselen iki gözlü ve
kemerli giriş kapısının günümüze ulaşabilmiş bir ayağı üzerinde onarım ve
sağlamlaştırma çalışmaları yapılmıştır. Mevcut yüksekliği 7.65 m olan ayağın
yanında bulunan taç bloğu üzerindeki mimari bezemelere bakılarak kapı, MS 2.
yy. ortalarına tarihlenmektedir.
2- Büyük Hamam Kentin batı girişinde bulunan yapı
85,45x63,36 m ölçülerin-dedir. Sıralı tipteki Büyük Hamam; batıdan doğuya
doğru, frigidarium (soğukluk), tepidarium (ılıklık) ve caldarium (sıcaklık)
bölümlerinden oluşmaktadır. Bölümler arasında kemerli geçişler bulunmaktadır.
Hamamın kuzeyinde sınırları kısmen belli olan alan Gymnasium yapısı olmalıdır.
Traverten bloklardan yapılan hamam, MS 2. yy.da inşa edilmiştir.
3- Tiyatro
MS 2. yy. ortalarında inşa edilmiş olan Tripolis
Tiyatrosu, Tiyatro Hamamı’nın kuzeybatısındaki doğal yamaca yaklaşık 50º lik
bir eğimle yerleştirilmiştir. Çürüksu Havzası’na bakan tiyatroyu çevreleyen
analemna duvarı 100 m çapındadır. 8.000 kişi kapasiteli tiyatronun oturma
basamaklarının bir kısmı yamaçtaki eğim nedeniyle orkestra bölümüne kaymış, bir
kısmı ise toprak altındadır. Alt ve üst cavea bölümü merkezde yer alan bir
gezinti yolu (diazoma) ile birbirinden ayrılmıştır. Tiyatro dışından seyirci
alanına giriş kuzeyden 2, güneyden ise 5 adet tonozlu giriş ile sağlanmıştır.
İki katlı olan sahne binasının sadece bugün toprak altında kalmış olan birinci
katı sağlam olarak kalabilmiştir.
4- Tiyatro Hamamı Sarnıcı
Tiyatro’nun güney bitişiğinde, Tiyatro Hamamı’nın
kuzeybatısında yer alan sarnıç (su deposu), 10.25x10.85 m ölçülerindedir. Kesme
traverten, çay taşı ve tuğla malzemeden inşa edilen yapı; üçü dikdörtgen,
birisi kare olmak üzere, birbiriyle bağlantılı dört mekândan oluşur. Mekânlar
arasındaki geçişler ve sarnıcın üst örtüsü tonozludur. Büyük bir kısmı toprak
altında olan sarnıcın duvarlarında yer yer kalın bir sıva tabakası görülür.
Yapı olasılıkla güneybatı bitişiğinde yer alan Tiyatro Hamamı’nın su deposu
olarak kullanılmıştır.
5- Tiyatro Hamamı
58,85x44 m ölçülerine sahip, kentteki ikinci hamam,
Tiyatro’nun güneydoğusunda yer almaktadır. Güney ve batı duvarları sağlam
durumda kalmış olan hamamın güneybatı köşesinde külhan bölümüne ait kemer ve
caldarium (sıcaklık) bölümüne ait havuz görülmektedir. Kuzey- güney yönlü
uzanan sıralı tipteki hamamda güneyden kuzeye doğru caldarium (sıcaklık), tepidarium
(ılıklık) ve frigidarium (soğukluk) bölümleri bulunmaktadır. Traverten
bloklardan yapılan hamam MS 2. yy.da inşa edilmiştir
6- Bouleuterion (Meclis Binası)
Kent merkezine yakın bir alana inşa edilen yapı,
kesme traverten bloklardan oluşmaktadır. 44x64 m ölçülerinde olan yapının
duvarlarının bir kısmı, toprak üzerinde görülebilmektedir.
7- Roma Agorası Kent merkezine, Roma Dönemi’nde kuzey güney yönlü dikdörtgen planlı olarak inşa edilen Agora; MS 4. yy. sonu- MS 5.yy. başlarında yapılan yeni düzenlemelerle kullanılmaya devam etmiştir. Agora’nın güneyinde Sütunlu Cadde, doğu bitişiğinde, Hierapolis Caddesi, batısında ise Bouleuterion yer almaktadır. İç ölçüleri 48.5 x 68 m. olan yapı, yaklaşık 3298 m² lik bir alanı kaplamaktadır. Sütunlu galerilerle çevrili oldukça geniş bir alana sahip olan Agora'nın kuzey ve güneyinde doğu- batı yönlü, üç cepheli, 7 basamaktan oluşan tribünler bulunur. Agora, pazar alanı dışında festivallerin, şenliklerin ve gösterilerin yapıldığı, kutlamaların düzenlendiği kentin önemli kamusal alanlarından biridir. Tribünlerin Agora avlusuna bakan ön cephe sütun düzenlemeleri arasına heykeller yerleştirilerek alan hareketlendirilmiştir. Agora batı, kuzey ve güney portiklerinin zeminleri çeşitli geometrik şekiller verilmiş opus-sectile zemin döşemesine sahiptir. Agora; sütunlu galerileriyle, oturma tribünleriyle, opus-sectile zemin döşemeleriyle, sütunlar arasına yerleştirilen heykelleriyle tiyatro ve stadium gibi yapıların işlevlerine alternatif olarak M.S. 4. yy'da da kullanılmıştır. Ayrıca Bouleuterion (Meclis Binası), Kutsal Alan gibi kamusal yapılarla bağlantısının olması nedeniyle kent merkezinde oldukça önemli bir konuma sahiptir. Agoraya geçiş; Hierapolis Caddesi üzerinden ve Agora Batı Portiğinin güney ucundaki merdivenlerle bir kapıyla sağlanır.
AGORA BATI STOA
Sütunlu Cadde'nin kuzeyinde yer alan Agora'nın kazı çalışmaları tamamlanmış olup 6 m. genişliğindeki Batı Portiğin tamamı açığa çıkarılmıştır. Batı Portiğin batısını kuzey güney yönlü bir duvar sınırlarken, doğusunu her iki metrede bir bulunan, Portiğin ahşap çatısını taşıyan 3.5 m. yüksekliğindeki 23 sütun sınırlandırmaktadır. Portik zemininde onyx cinsi taş kullanılarak yapılan opus sectile taban döşemesi üç farklı tiptedir .
AGORA GÜNEY PORTİK
Portik; Agora’nın Güney Oturma Platformu ile Erken Bizans Dönemi sur duvarı arasındaki 4.95x38 m. iç ölçülerindeki doğu-batı yönlü galeri benzeri bir alan içine yerleştirilmiştir. Batısı, Agora Portiği'ne açılan ince uzun formludur ve alanın 3 kenarı duvarlar ile çevrilidir. Güneyini sur duvarı, kuzeyini Güney Oturma Platformunu güney duvarı, doğusunu bu alanı dikine kesen kuzey- güney yönlü ve MS 6-7. yy. lara ait daha geç tarihli bir duvar sınırlar. Güney Portiği üzerinde geç dönem düzenlemeleri olan ve olasılıkla dükkân olarak kullanım gören mekânlar, Güney Oturma Platformu güney duvarına yaslandırılmıştır. Üst örtüsü ise bu alanda tespit edilen kalıntılar dâhilinde pişmiş toprak tuğlalar ile kireç harç kullanılarak yapılmış tonozla oluşturulmuştur
AGORA KUZEY PORTİK
Geç Roma Agorası Kuzey Oturma Platformu kuzey bitişiğinde doğu batı yönlü devam eden Portik, doğuda Hierapolis Caddesi ile sınırlanmaktadır. Batıya doğru ilerleyen Portik, 44x64 m. ölçülerinde düzgün kesilmiş dörtgen traverten bloklar ile inşa edilmiş Bouleuterion’nun (Meclis Binası) kuzey paralelinde devam etmektedir. Kuzeyinde ise 2.50 m. aralıkla yerleştirilmiş doğu batı yönlü devam eden sütun dizisi bulunmaktadır
Agora Kuzey Portiği'nin doğu batı yönlü ilk 45 metresi Agora Kuzey Oturma Platformunun kuzey bitişiğine, kalan 46 metresi ise Bouleuterion’nun (Meclis Binası) kuzeyine yaslandırılmıştır.
Portiğin büyük bir kısmında onyx malzemeden yapılmış opus sectile zemin döşemesinin korunmuş olduğu söylenebilir.
Kuzey Portiğin batı yarısında 6 adet sütun güneye doğru yıkılmış halde bulunmuştur. Bu sütunlar üç tamburdan oluşmaktadır ve toplam yükseklikleri sütun başlıkları ile beraber yaklaşık 3.90 ile 4.15 metre yüksekliğe ulaşmaktadır .
Portiğin üzerine doğu batı yönünde 65 ile 84. metreleri arasında, Bouleuterion’un kuzey duvarına yaslandırılmış geç dönem yapısı doğu-batı yönlü ve kuzey-güney yönlü dikdörtgen planlı iki yapının ‘L’ formunu oluşturacak şekilde Portiğin zemini üzerine yerleştirilmesiyle işlik inşa edilmiştir
8- Erken Bizans Surları
Yaklaşık 1809 m uzunluğunda olan ve bir kısmı
yüzeyde görülebilen sur duvarlarının mevcut yüksekliği 6.30 m, kalınlığı 2.40 m
dir. Batı Anadolu kentlerinde ve Lykos Vadisindeki diğer kentlerde (Laodikeia
ve Hierapolis) olduğu gibi Tripolis'te de MS 4. yy. sonu 5. yy. başlarında söz
konusu sur duvarları inşa edilmiştir. Her iki cephesi traverten bloklarla
örülürken iç kısımlarında dolgu olarak taş, mermer ve tuğla kullanılmıştır.
Bunların yanı sıra devşirme malzeme olarak sütun, sütun başlığı, arşitrav-friz
blokları, yazıtlı bloklar ve heykel kaideleri kullanılmıştır.
9- Mozaikli Konut30,60x10,15 m’lik kısmı açılan
Mozaikli Konut, iki mozaik zeminli, bir kireç harç zeminli, bir tuğla zeminli
odadan, bir latrinadan ve bir apsisli yapıdan oluşmakta olup Geç Hellenistik-
Geç Roma Dönemleri arasında üç kullanım evresi bulunmaktadır. Konutta yapılan
çalışmalarda ele geçen arkeolojik veriler dikkate alındığında yapının ilk yapım
evresi Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi’ne tarihlenmektedir.
Mozaik zemin döşemesine sahip iki mekân, MS 4.
yy.da inşa edilerek MS 5. yy.da da kullanılan evin salon kısmıdır. MS 5. yy.da
bu odalara ilave olarak iki mekan ve ibadethane olarak kullanılan apsisli bir
yapı inşa edilmiştir.
10- Erken Bizans Kilisesi 2
Sütunlu Cadde’nin doğu kısmında Geç Roma-Erken
Bizans Dönemi’nde inşa edilmiş olan kilisenin merkezinde, kuzeye bakan bir
apsis ve apsisin batısında 6,95x4,5 m ölçülerinde bir oda (pastophorion)
bulunmaktadır. Mevcut veriler dikkate alındığında apsisin doğu kısmında da
batıdaki ile benzer ölçülere sahip bir oda, güney devamında kuzey-güney yönlü
uzanan 3 nef, güneyde bir narteks ile sonlanıyor olmalıdır.
11- Sütunlu Cadde
Kentin güneyinde doğu-batı doğrultusunda uzanan
Sütunlu Cadde 450 m uzunluğa sahiptir. Bir kısmı açığa çıkartılan caddenin
genişliği 10 m’dir. Ancak, MS 5. yy. başlarında caddenin kuzeyine, Erken Bizans
Sur Duvarı yapılarak cadde genişliği 7 m’ye düşürülmüştür. Traverten zemin
döşemesine sahip cadde üzerinde kent içine açılan iki giriş kapısı ve bir adet
savunma amaçlı yapılmış kule yer almaktadır. Caddenin güneyinde 7.85 m
genişliğinde bir portik bulunmaktadır. Portiğin zemini, çok renkli mozaiklerden
oluşmaktadır. Ancak mozaiğin sadece küçük bir kısmı günümüze kadar koruna
gelmiştir. Portiğin kuzeyindeki stylobat üzerinde her 2 m’de bir olmak üzere,
toplam 13 sütun bulunmaktadır. Arkeolojik kazılarda ele geçen buluntular
doğrultusunda portiğin üzerinin ahşap konstrüksiyon ve çatı kiremitleriyle
kapalı olduğu belirlenmiştir.
Sütunlu Cadde’nin güney bitişiğinde caddeye paralel
ve bir birlerine bitişik altı adet mekân yer almaktadır. Mekânların girişleri,
güneyde belli aralıklarla yer alan kapılarla sağlanmaktadır. Mekânların
zeminleri pişmiş toprak taban tuğlaları, traverten gibi çeşitli malzemelerle
döşenmiştir. Erken Bizans Dönemi’ne ait dükkânların ilk kullanımı Geç
Hellenistik Dönem’e kadar inmektedir.
12- Nymphaeum (Orpheus Çeşmesi)
Mermer bir podyum üzerinde yükselen Nymphaeum,
Sütunlu Cadde ile Hierapolis Caddesi’nin kesişim noktasındaki traverten
sütunların dış yüzeyleri tıraşlanarak bu alana inşa edilmiştir. 5,60 x 3 m
ölçülerindeki çeşme; Roma Dönemi’nde yapılmış olup Erken Bizans Dönemi’nde de
çeşitli değişikliklerle kullanılmıştır. Sütunlu Cadde’nin doğusundaki su
dağıtım merkezinden, pişmiş topraktan yapılmış künklerle çeşmeye kadar taşınan
su, çeşmenin doğusundaki dinlendirme havuzuna gelerek buradan yine bir künk
yardımıyla ortadaki ana havuza akmaktadır. Çeşmeye ait parapetler ve çeşme
bitişiğinde yer alan cadde sütunları, restorasyonları tamamlanıp, anasytlosis
temel alınarak orijinal yerlerine konulmuştur.
13- Hierapolis Caddesi
Doğu-batı yönlü Sütunlu Cadde’yi, kuzey-güney
yönünde dik kesen Hierapolis Caddesi, Sütunlu Cadde ile birlikte Roma
Dönemi’nde yapılmıştır. 10.8 m genişliğinde olan caddenin traverten bloklardan
yapılmış zemin döşemesinin altında cadde boyunca devam eden, 0.70 m
genişliğinde ve 1.5 m derinliğinde bir kanalizasyon vardır. Erken Bizans
Dönemi’nde caddenin sur duvarı içerisinde kalan bölümünde, Güney Sur Kapısı
Hierapolis Caddesi’nin doğu kenarına Erken Bizans Kilisesi ve atriumunun
(giriş) inşa edilmesiyle cadde daraltılarak genişliği 9 m’ye düşürülmüştür.
Caddenin zemininde sur kapısından kuzeye doğru
devam eden, şehre giriş çıkış yapan arabaların ahşap tekerlek-lerinin
aşındırmasıyla oluşmuş kanallar vardır.
14- Güney Sur Kapısı 1
Sütunlu Cadde'yi kuzey-güney yönünde dik kesen
Hiera-polis Caddesi üzerinde yer alan kapı 2.7 m genişliğinde ve 3 m
kalınlığında olup, mevcut yüksekliği 3.55 m’dir.
15- Erken
Bizans Kilisesi 4
Erken Bizans Sur Duvarı ile Kemerli Yapı'nın
arasına inşa edilmiş olan kilisenin girişi, Hierapolis Caddesi’nin üzerine inşa
edilmiştir.
Yapı, batıda narteks bölümü sonrasında naos ve
doğuya bakan apsis bölümünden oluşmaktadır. Apsis duvarının önünde de
synthronon bölümünün bir kısmı günümüze kadar korunagelmiştir. İlk inşası MS 5.
ve 6. yy’a ait olan yapı, çeşitli düzenlemelerle MS 10. yy’a kadar
kullanıl-mıştır.
Naos bölümünün kuzey duvarı üzerinde MS 10. yy’a
tarihlenen, iki azizin betimlendiği bir fresk bulunmaktadır. Yine naosun güney
duvarı üzerinde, MS 5-6. yy’a tarihlenen, kırmızı renk arka fon üzerine beyaz
renk boya kullanılarak yazılan ve sonu amen ile biten bir dua bulunmaktadır.
Ayrıca narteks bölümünün doğu duvarı üzerindeki bir blokta da kırmızı renk boya
ile yapılan haç işareti yer almaktadır.
16- Kemerli Yapı
Erken Bizans Kilisesi 4 ve doğu bitişiğindeki
taberna-ların kuzeyine inşa edilen Kemerli Yapı, doğu-batı yönlü uzanmakta
olup, dikdörtgen bir forma sahiptir. Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi’nde inşa
edilen, ancak MS 4. yy’da ikinci bir kullanım evresi bulunan Kemerli Yapı’nın
genişliği 10.60 m iken, mevcut uzunluğu 36.35 m’dir. Yapı, bir ayakları yapının
ortasındaki sütunlara ve diğer ayakları kuzey ve güney duvarlara basan iki
kemerden oluşan toplam 15 kemer dizisi ve kemerlerin üzerinde de büyük kesme
taşlardan yapılmış çatı bloklarından oluşmaktadır. Söz konusu yapı elemanlarından
14 adet sütun, 20 kemer ve 88 çatı bloğu günümüze kadar korunagelmiştir.
Şimdilik kazısı yapılmış alanlar dikkate alındığında, batısındaki portikten
(Sütunlu Galeri) ve güneyindeki tabernalar-dan yapıya girişler bulunmaktadır.
Yapıda gerçekleştirilen kazılar sonucunda elde
edilen arkeolojik verilerden yapının kuzey yarısının metal, kemik ve seramik
üretimiyle ilgili işlik ya da üretim yapılan atölyelerin bulunduğu bir alan
olarak kullanıl-mış olduğunu, güney yarısının ise kuzey yarısında işlenen ya da
üretilen eserlerin satıldığı alan olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum
Kemerli Yapı’nın üretim ve ticaretin gerçekleştirildiği agora olarak
kullanıldığına işaret etmektedir.
17- Roma Dönemi Tabernaları (Dükkân)
Erken Bizans Kilisesi 4 doğu bitişiğinde, Sütunlu
Cadde ile Kemerli Yapı arasında bulunan ve cadde boyunca devam eden tabernalar
bulunmaktadır. Çatı yüksekliği 4.85 m olan tabernalar iki katlıdır. Üst
katların tabanlarının ve çatısının ahşap olduğu duvarlardaki hatıl yuvalarından
anlaşılmaktadır. Taş malzeme üzerine kerpiç kullanılarak yapılan duvarların
üzerinde panolara ayrılarak yapılmış renkli freskler yer almaktadır. Fresklerde
papağan, keklik, güvercin, sülün ve leopar gibi hayvanların yanı sıra sakız
kabağı, nar, kayısı gibi meyveler ve gül, gelincik gibi çiçekler de
betimlenmiştir.
MS 1. yy.da Sütunlu Cadde kuzey portiğinin iptal
edilme-sinden sonra aynı alana inşa edilen tabernaların en yoğun kullanımı MS
3. yy.dır. Tabernaların güneyine MS 4. yy. sonunda sur duvarının yapılmasıyla
batıdaki iki mekânın kullanımları sona ermiş olup doğudaki mekân MS 5. yy.a kadar
kullanılmıştır.
18- Tonozlu Yapı
İç ölçüleri 5.75x12 m olan yapı, Kemerli Yapı'nın
kuzey biti-şiğinde yer almaktadır. Çay taşlarının birbiri üzerine bindi-rilip
harçla bağlanmasıyla tonoz oluşturulmuştur. Yapının doğu duvarı üzerinde büyük
oranda tahrip olmuş fresk bulunur. Fresk üzerinde iki pano ve panolar
içerisinde de çok renkli olarak yapılmış gür ve bezemeler yer almaktadır.
Merkezde yer alan ve üzerinde olasılıkla İsa Peygamberin cepheden portresinin
yer aldığı çelenk, her iki yanda yer alan uçar pozisyondaki iki melek
tarafından taşınmaktadır. Kompozisyonun sağ üst köşesinde elinde ucu haç
biçimli asa tutan bir aziz?, en sağda ise mekan içerisindeki bir pencereden
dışarıya bakar pozisyonda bir kadın gürü betimlenmiştir. Kompozisyonun tamamı
düşünüldüğünde olasılıkla cenazeye veda sahnesi betimlenmiş olmalıdır. Tonozlu
yapı içerisinde bulunan iki bireye ait kafatası ve freskolar yapının MS 9.
yy.da bir mezar olarak kullanıldığını göstermektedir.
19- Güney Sur Kapısı 2
Sütunlu Cadde üzerindeki Güney Sur Kapısı 2, Geç
Roma Agorası Batı Portiği’ne açılmaktadır. İn-situ olarak açığa çıkarılan
kapının batı sövesinden yola çıkılarak kapının 2.30 m genişliğinde ve 2.25 m
yüksekliğinde olduğu söyle-nebilir. Doğu sövesi bulunamamasına rağmen oturduğu
alan bellidir. Kapı, Erken Bizans Sur Duvarı güney cephe-sinden 2.45 m kadar
içeriye, kuzeye yapılmıştır
20- Hierapolis Kapısı
Tripolis Antik Kenti’nin iki ana girişinden güneyde
yer alan kapıdır. Tripolis’ten güneydoğuya doğru devam edildiğinde Hierapolis'e
ulaşıldığı için kapıya Hierapolis Kapısı adı verilmiştir. Kent merkezinin
yaklaşık 460 m güneyinde üzüm bağları arasında kalan yapı kalıntıları, MS 2.
yy.a tarihlendirilen kapının traverten ayaklar üzerinde mermer bloklarla
yükseltilen kemerlere sahip olduğunu göster-mektedir.
21- Geç Bizans Surları
Kentin batısını sınırlayan Geç Bizans Surları,
Büyük Hamam’ın batı bitişiğinden başlayıp kuzeydeki Yukarı Kale'ye doğru devam
etmektedir. Yaklaşık 1197 m’lik kısmı görülebilen surun mevcut yüksekliği 7.50
m, kalınlığı ise 2.40 m’dir. Traverten, taş, mermer ve tuğla malzeme
kulla-nılarak kireç harç ile yapılan sur duvarı, MS 13. yy.da Yukarı Kale ile
birlikte planlanıp inşa edilmiş olmalıdır.
22- Stadium
Spor ve kültür faaliyetlerinin yapıldığı stadium,
antik kentin kuzeybatısında topografyaya uygun olarak yerleştirilmiştir. Alt
kısımları çay taşları ile doldurulan her iki kenardaki oturma basamakları
yamaca yaslandırılmıştır. Yaklaşık 256x66 m ölçülerindeki stadiumun kuzey
bölümünde yarım daire şekilli tek sphendone görülebilmektedir. Batı tribününde
yer alan oturma basamakları yer yer yüzeyde görülebilirken, doğu kısmında yer
alan oturma basamaklarının büyük bir bölümü tahrip olmuştur. Roma Dönemi’nde
inşa edilen stadium, sur duvarlarının dışında bırakılmıştır.
23- Nekropoller
Tripolis'teki yerleşim alanının dışında kentin üç
yönünde nekropol (mezarlık) alanları bulunmaktadır. Mezar tipleri topografyaya
göre değişiklik gösterir. Kentin kuzeyindeki yamaçta ve kuzeybatıda yer alan
tepenin eteklerinde daha çok kayaya oyulmuş mezarlar yer alırken, kuzeydoğuda
lahit mezarlar yoğunluktadır. Kentin batısında ve güneydoğusunda ise yer yer
Erken Bizans Dönemi’ne ait tonozlu mezarlar yer almaktadır.
24- Yukarı Kale
Tripolis’in yaslandığı dağın zirvesinde kentin ve
bölgenin stratejik bir noktasında yer alan Yukarı Kale’de, yuvarlak planlı kule
ve sur duvarlarının bir kısmı günümüze kadar sağlam kalabilmiştir. MS 13. yy.ın
ilk çeyreğinde inşa edilen kalede, 1243'te Nicaea (İznik) Kralı Ioannes Ducas
Vatatzes ile Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in bir araya gelerek
anlaşma imzaladığı bilinmektedir.
25- Büyük Tekke Türbesi
Buldan İlçesi Yenicekent Mahallesi, eski belediye
binası bahçesinde yer alan türbe 14- 15. yy.da Anadolu’da yaygın olarak görülen
çokgen planlı türbelerin güzel bir örneğidir.
Türbe, sekizgen planlıdır. Gövde sekizgen yüksek
bir kasnakla yükseltilmiş, üzeri kubbeyle örtülmüştür. Kuzey kısımda bulunan
giriş kapısı yekpare mermer söveli, yuvarlak kemerli ve oldukça sadedir. Yapıda
kapı dışında hiçbir açıklık yoktur. İç kısma tek hareket katan duvar
yüzeylerine örülmüş tuğla kemerlerdir.
Daha sonra yapılan onarımlarda kubbe üzeri çimento
harç ile sıvanmıştır. İç mekân da çamurla sıvanıp üzeri kireçle boyanmıştır.
Türbede yer alan sanduka da sonradan yapılmıştır.
26- Hamambükü Höyük
Tripolis'in 2.5 km kuzeydoğusunda yer alan yaklaşık
170 m çapındaki höyük, yoğun tahribata uğramıştır. Bu höyük üzerinde yapılan
yüzey araştırmalarında Kalkolitik Dönem’den Geç Tunç Çağı sonuna (M.Ö.
4000-1200) kadar tarihlenen çanak çömlek parçaları ve yontma taş parçaları
bulunmuştur. Bu buluntular bölgenin tarih öncesi geçmişine işaret etmektedir.
27- Akkaya Höyük
Höyük, Tripolis’in merkezinin kuş uçumu yaklaşık
750 mgüneydoğusunda, Büyük Menderes Nehri’nin kenarında yer almaktadır.
Höyük üzerinden toplanan buluntular arasında
seramik-lerin yanı sıra çakmaktaşı ve obsidyen aletler de yer almaktadır. Ele
geçen buluntular, yerleşimin Geç Neolitik-Erken Kalkolitik, Geç Kalkolitik,
Erken Tunç Çağı I, Erken Tunç Çağı II, Orta Tunç Çağı ve Geç Tunç Çağı
içerisinde iskân edildiğini ortaya koymaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder