21 Mayıs 2013 Salı

HIERAPOLIS PAMUKKALE'NİN UNESCO LİSTESİNE KABULÜNÜN 25.YILI...

HIERAPOLIS PAMUKKALE'NİN UNESCO LİSTESİNE KABULÜNÜN 25.YILI...

Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Korkmaz;Hierapolis Pamukkale' nin UNESCO Dünya Miras Listesi' ne alınmasının 25. yılının çeşitli etkinliklerde gündeme getirileceğini bildirdi.20 Mayıs 2013 Pazartesi - TURIZMHABERLERI.COM/ HABER MERKEZİ

Hierapolis Pamukkale' nin UNESCO Dünya Miras Listesi' ne alınmasının 25.nci yılı nedeniyle Ankara'da bulunan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Hizmet Binasında gerçekleştirilen toplantıda çeşitli etkinlikler düzenlenmesi konusunda görüşüldü.

Toplantı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Abdullah KOCAPINAR, Vali Abdülkadir DEMİR, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal OĞUZ, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Berrin KAVLAK, Denizli Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet KORKMAZ ve Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Şube Müdürü İpek ÖZBEK' in katılımlarıyla gerçekleştirildi.


                                          



Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Korkmaz; konu ile ilgili turizmhaberleri.com 'a şu açıklamalarda bulundu:

'' İnsanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları tanımak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal mirasların korunması ile yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla 1972 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme '' kabul edilmiştir.

Türkiye' nin 1983 yılında taraf olmasıyla başlayan süreç, 1988 yılında Hierapolis Pamukkale' nin Dünya Miras Listesi' ne alınmasıyla devam etmiştir.

2013 yılı Hierapolis Pamukkale' nin Dünya Miras Listesi' ne alınmasının 25. yılıdır. Bu vesile ile Hierapolis Pamukkale' nin çeşitli açılardan gündeme getirilmesi amacıyla 17 Mayıs 2013 tarihinde, Ankara' da bulunan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Hizmet Binasında geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirdik. ''
dedi.


2013 TURİZM HAFTASI KUTLAMA MESAJI




 Sayın Valim,   Sayın   Milletvekillerim,   Sayın   Komutanım,   Sayın   Belediye  Başkanım, Saygıdeğer turizm işletmecileri, sevgili konuklar ve basınımızın seçkin temsilcileri; 
1976 yılından bu yana turizm bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla 15-22Nisan tarihleri arasında kutlanan “Turizm Haftası”nın bu sene 37. kutluyoruz.  Turizm,  döviz   ve   istihdam   yaratan,   ekonomik   katkı   sağlayan,   insanların   dinlenme ihtiyacını karşılayan, farklı kültürleri bir araya getirerek bugün küresel olarak en fazla ihtiyaç duyduğumuz barış ve huzur ortamına hizmet eden, dünyanın en hızlı gelişen sektörüdür. Ege Bölgemizin  2. büyük  kenti olan  Denizli,  coğrafi konumu, iklimi, doğal ve turistik yönden önemli özelliklere sahip eşsiz bir yerleşim ve uygarlık merkezidir. Lycos Vadisi içinde yer alan İlimiz, antik dönemde bir geçiş ve kavşak noktası; ticaret ve haberleşme merkezi iken günümüzde de aynı özelliğini koruyan nadir illerden biridir. Tekstil, ticaret, sanayi ve tarım sektörlerindeki hamlelerin yanında son yıllarda özellikle doğa  harikası  Pamukkale   ve   diğer   kültür-turizm   değerleri   ve   12’   ye   yakın   turizm   çeşitliliği sayesinde turizm sektöründe Ülkemizin önde gelen destinasyon İllerinin başında gelmektedir. İlimizin coğrafi konumu, termal su ve ikliminin uygunluğu nedeniyle ilk yerleşim izleri, günümüzden 500.000 bin yıl öncesine kadar dayanmakta olup, Denizli’nin tarihi Anadolu’nun tarihi kadar köklü ve renklidir. İlimizin; tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerimizin turizm hareketleriyle iç ve dış turizm piyasasına sunulması ve turizm sezonunun 12 aya yayılıp bir  “Turizm Kenti”  haline getirilmesi için Valiliğimiz önderliğinde turizmi çeşitlendirme çalışmaları devam etmektedir.
TERMAL TURİZM İlimizde, termal marka kent, kür parkı ve kür merkez oluşturmak amacı ile  2008 yılındaAkköy-Gölemezli,   Sarayköy   ve   Buldan-Tripolis   Termal   Turizm   Merkezleri   birleştirilerek “Denizli Termal Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” ilan edilmiş, ancak bu günekadar planlama çalışmaları bitirilememiştir. Sayın Valimizin kararlılığı neticesinde buradaki planlama çalışmaları tamamlanmış, turizm yatırımcılarına tahsis aşamasına gelinmiştir. Bu bölgenin bilindiği üzere  5. Bölge teşviklerinden  yararlanması turizm yatırımcıları için ayrı bir avantaj konumundadır. İlimizin turizm vizyonunun içinde yer alan jeotermale dayalı  Termal Sağlık Turizmi, İlimizdeki tek gecelik konaklama sorununun çözümü için can simidi olarak görülmekte ve bukonudaki çalımalar hızla devam etmektedir.
KARAHAYIT KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ Karahayıt Kasabası’ nda başlayan “Kentsel Dönüşüm Projesi” kapsamında Karahayıt’ın  “Pamukkale Termal Sağlık Kenti”  adıyla  yeni bir konseptte destinasyon olması için yeniyapılanma, dönüşüm ve çevre düzenleme çalışmaları ile tanıtım ve pazarlama çalışmaları hızladevam etmektedir. Ayrıca Sayın Valimizin ve Denizli Milletvekillerimizin Pamukkale ve Karahayıt’ ın da 5.Bölge   teşviklerinden  yararlanmaları   için   uğraş   ve   çabaları   mevcut   olup   bu  bağlamda “Karahayıt’   ın   Kültür   ve   Turizm   Koruma   ve   Gelişim   Bölgesi”  ilan   edilmesi   yönünde Müdürlüğümüzce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ ndan talepte bulunulmuştur.  Karahayıt’ ın bu teşvikten yararlanılması bu bölgedeki yatırımlara ayrı bir güç ve hız getirecektir. Son yıllarda İlimize turizm yatırımcıların ilgisi artmış olup, İlimizde devam eden 19 adet turizm yatırımı bulunmaktadır. Bunlardan 11 adedi termal turizmine yönelik yatırımlardır. Bu 19adet turizm yatırımları dışında da fizibilitesi devam eden çok sayıda turizm yatırımları ile ilgili çalışmalar devam etmektedir. Karahayıt’ ta kentsel dönüşüm projelerinin tamamlanmasının ardından beldenin çehresi değişecektir. Hastane, klinik, kür merkezleri, otelleri, eğlence merkezleri, spor ve yeşil alanlarıyla insanların gezerek tedavisini yaptırabileceği, tedavisini yaptırırken keyifle zaman geçirebileceği sosyal bir alan oluşturulacak ve böylece turistler hem kültür turizmi için hem de termal-sağlık turizmi için İlimize geleceklerdir. Dolayısıyla Pamukkale günü birlik turizmden kurtularak başta Avrupa olmak üzere dünyanın her tarafından gelen turistleri ağırlayacaktır.
BOZDAĞ KAYAK MERKEZİ PROJESİ Denizli’   de uzun   yıllardır  gerçekleştirilemeyen  kayak  merkezi  projesinin  hayata geçirilmesi için,  Sayın Valimizin önderliğinde çalışmalara hız verilmiş ve bu çalışmaların sonucunda  Ocak 2013  tarihinde  “Denizli Tavas Bozdağ Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” ilan edilmiştir. Bölgedeki planlama çalışmaları hızla devam etmekte olup, kayak merkezinin  2013-2014 kayak sezonuna yetiştirilmesi planlanmaktadır.
 İL MÜZESİ PROJESİ İlimizin en önemli sorunlarından olan İl Müzesi eksikliği konusunda 40 yıldır yapılan çalışmaların sonuna gelinmiştir. Sayın   Valimizin   önderliğinde  İl   Müzesi  yapımı   çalışmalarına   hız   verilmiş,   bu bağlamda  20 Eylül 2012  tarihinde Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul GÜNAY’ ın İlimize teşrifleriyle gerçekleştirilen törende, Bakanlığımız ve Zorlu Holding A.Ş. arasında,10.000 m2’ lik alanda yapılması planlanan  “Denizli (Zorlu) Arkeoloji Müzesi”  ile ilgili protokol imzalanmış olup, çalışmalar hızla devam etmektedir.                                                         KAZI ÇALIŞMALARI PROJESİ
İlimizin  bine yakın  tescilli kültür ve tabiat varlığı mevcuttur. İlimizde bulunan  19
adet  antik kentte  kazı çalışmaları yapılarak buraların gün yüzüne çıkarılması ve turizme
kazandırılması büyük önem arz etmektedir.  
Bilindiği gibi İlimizde; Hierapolis (Pamukkale), Laodikya,  Tripolis, Beycesultan,
Tabae, gibi antik kentlerde ve İlbadı Mezarlığında kazı çalışmaları yapılmaktadır.
Sayın Valimizin maddi ve manevi destekleriyle İlimizde kazı yapılan alanların sayısı
arttırılmış, ayrıca bu kazıların   devamlılığı sağlanmıştır. İlimizde,  ülkemizde   örnek olacak
şekilde 12 aya yayılan uzun süreli kazı çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ’ NDE DENİZLİ
            
Bilindiği   üzere  UNESCO  1988  yılında  hem   kültürel,   hem   doğal   miras  olarak
dünyada eşi benzeri olamayan Pamukkale Örenyeri’ ni “Dünya Miras Listesi” ne almıştır.
2000   yılında  UNESCO  Dünya   Mirası   Geçici   Listesi’  ne  Akhan  Kervansarayı
alınmıştır.
2003   yılında   ise  “Somut   Olmayan   Kültürel   Mirasın   Korunması   Sözleşmesi”
kapsamında   İlimizden  Hayri   DEV,  “2008  yılı   Yaşayan  İnsan  Hazinesi”  olarak   listeye
alınmıştır.
Ayrıca,  Laodikya   Antik  Kenti’  nin  UNESCO   Dünya   Mirası   Geçici   Listesi’  ne
alınması ve İlimiz, Çal İlçesi, Aşağıseyit Köyü’ nde 8 asırdır devam eden geleneksel bir yarışma
olan “Sudan Koyun Geçirme Festivali” nin “Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi” ne
alınması için Sayın Valimizin imzalarıyla konu Bakanlığımıza intikal ettirilmiştir.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’  ndeki değerlerimiz gün geçtikçe artmaya devam
etmekte ve bu sayının daha da arttırılması yönünde çalışmalar yapılmaktadır.
TANITIM ÇALIŞMALARI

Bölgemizin en önemli turizm faaliyeti olarak öne çıkan ve Valiliğimizce Termal Turizm
Geliştirme   ve   Tanıtma  çalışmaları   kapsamında,    Sayın   Valimizin   önderliğinde   ve   bizzat
katılımlarıyla  ulusal   ve   uluslararası   turizm   fuarlarında  sektörle   işbirliği   halinde   İlimizin
tanıtımı ve pazarlaması yapılmaktadır.
Sayın  Valimizin  başkanlığında   bu  fuarlarda  medya mensupları  ve  tur operatörleriyle
bizzat toplantılar gerçekleştirilerek İlimiz turizmi adına önemli gelişmeler kaydedilmektedir.
Ayrıca, Bakanlığımızca 2013 yılında 52 ülkede 7 büyük, 102 kamu-özel sektör işbirliğiyle
25  yurtdışı   temsilciliğimiz   aracılığıyla   toplam  134  turizm   ihtisas   fuarına   katılım   sağlanarak Türkiye’ nin tanıtımının yanında İlimizin de tanıtımı yapılmaktadır.
Ülkemize yönelik talebi artırmak ve ülkemizin pozitif imajını güçlendirmek amacıyla
yurt  dışındaki  gazeteciler,   kamuoyu  önderleri,   turizm   sektörü  temsilcileri   ülkemize  davet
edilmekte   ve   layıkıyla   ağırlanarak   olumlu   izlenimlerle   kendi   ülkelerine   dönmeleri
sağlanmaktadır. Bu ağırlamalar sonucunda da dünyadaki yabancı basında ülkemizle ilgili çok
sayıda makale ve haber yayımlanmaktadır.
Ayrıca Bakanlığımız dünya çapında seyredilen filmlerin de belirli bölümlerinin ya da
tamamının ülkemizde çekilmesi amacıyla ünlü yönetmen ve film oyuncularını da ülkemize
davet etmekte ve çekimlerinde kolaylıklar sağlamaktadır.  
  Bu kapsamda 2012 yılı içerisinde 131 farklı kurum ve kuruluştan yaklaşık 1.200 kişi
ilimiz turizm potansiyeli ile ilgili   çalışmalar   yaparak,  çektikleri  film ve dizilerde ilimizi
kullanarak kendi ülkelerinde ilimizin gönüllü tanıtım elçileri olmuşlardır. 

DENİZLİ DEVLET TİYATROSU
Denizlili   sanatseverlerin   yıllardır   hasretle   beklediği  Denizli   Devlet   Tiyatrosu  24
Kasım 2011 tarihinde perdelerini açmıştır.
2011 yılında  15 seansta 5 oyun,  2012 yılında  ise 90 seansta 30 oyun sahneleyen
Denizli Devlet Tiyatrosu 60 bini aşkın seyirci ile buluşmuştur.
TURİZM VERİLERİ
Dünya turist sayısının 2012 yılı sonu itibariyle 1 milyar kişiye, turizm gelirinin ise
925 milyar dolara ulaştığı görülmektedir.
1976   yılında   yola   çıkan   turizm   kervanı,   ülkemizde   mevcut   olan  50   bin  yatak
kapasitesini günümüzde 700 bin işletme belgeli, 300 bin yatırım belgeli olmak üzere toplam
1 milyona çıkarmıştır.
1976 yılında ülkemizin  turizm geliri  180 bin dolar  iken, 2012 yılı itibariyle  23,5
milyar dolar olmuştur.
1976 yılında ülkemize gelen turist sayısı 1 milyon 600 bin iken, 2012 yılı itibariyle
32 milyon olmuştur.
Ülkemiz   Dünyadaki   kriz   ortamına   rağmen   turizmdeki   büyüme   hızını   istikrarla
sürdürmektedir.
Gelen turist sayısında; 2002 yılında 17. sırada yer alan ülkemiz, 2011 yılı itibariyle
Dünya Turizm Örgütü’ nün verilerine göre 6. sırada yer almaktadır. 
2002 yılından günümüze 4 - 5 yıldızlı otel sayımız ortalama %132 artarken, ülkemiz
mavi bayraklı plaj sıralamasında ise dünyanın 4. ülkesi konumuna yerleşmiştir.
1976 yılında İlimizin yatak kapasitesi 600 iken, 2012 yılı itibariyle yatak kapasitemiz
18.308 olmuştur. 2012 yılında  Denizli’ ye gelen turist sayısı  2.375.160 kişi,  Pamukkale’ ye gelen
turist sayısı ise 1.612.723 kişi olmuştur.
Yılın  12   ayı  turist   çekebilen   İlimiz,   ülkemizin   en   çok   ziyaret   edilen   yerler
sıralamasında İstanbul, Antalya ve Muğla’ nın yanı sıra ilk sıralarda yer almaktadır.
Turizmin gelişmesi için yapılan çalışmalar rakamlarda da görüleceği üzere olumlu
sonuçlar vermiştir.
TURİZM VİZYONU
Uygarlıkların   uğrak   yeri   ve   bir   kültür   mozaiği   olan   ülkemiz   sahip   olduğu   doğal
güzellikleri ve tarihi değerleriyle dünyada  farklı  ve  haklı  bir yere sahiptir. Ülkemizin bu
özelliklerini, tüm dünyaya gerektiği gibi tanıtarak Türkiye’ yi dünya çapında bir marka haline getirmek   üzere   büyük   bir   duyarlılıkla   çalışmalarını   sürdürmekte   olan   Bakanlığımızın Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümü  olan  2023  yılı  Türkiye Turizm Stratejisi’
nde;  turizmi çeşitlendirerek ülke geneli ve 12 aya yaymak, öncü sektör konumuna ulaştırmak,
dünya   turist   sayısı   ve   gelirde   ilk   5’   e   girmek,  uluslararası   marka   haline   gelmek
hedeflenmektedir.
Ülkemizin   önde   gelen   destinasyonları   içerisinde   yer   alan  İlimizin  ise   turizm
pastasından hak ettiği payı alabilmesi için;
- Zengin kültürel ve doğal varlıklarına sahip çıkıldığı, korunduğu,
- Turistler için bir çekim noktası haline getirildiği,
- İlimizdeki kültür ve sanat faaliyetlerine her türlü desteğin verilerek, sosyal, kültürel
ve sanat yaşamının geliştirildiği,
- Ülkemize gelen her beş turistten en az birinin ziyaret ettiği,
- Bir geceyle sınırlı olan konaklamanın en az bir haftaya ulaştığı,
- Yılın 12 ayı turizmden pay alabilen ve dünya çapında tanınan,
- Termal su ve sağlık şehri olarak adından bahsettiren,
- Turizmde markalaşan
Bir  “Turizm Kenti”  haline getirilmesi için çalışmalar hızla devam etmektedir.
Biz turizmciler için çok çalışmak ve mücadeleci olmak bir yaşam biçimi olmalıdır.
Sektör olarak birbirimizle kalitede rekabet etmeliyiz. Ama ortak amaçlarımız için birlikte
mücadele vermeliyiz. Sorunları, mutlulukları, zorlukları paylaşmalıyız. Bütün bunlar bizleri
gönül   bağıyla   birbirimize   bağlamalı.   Bu   dayanışma   ile   aşamayacağımız   hiçbir zorluk
kalmayacaktır. Sözlerime son  verirken  İlimizde  göreve  başladığı günden   bu  yana her   platformda turizmi   dilinden   düşürmeyen  Valimize,   İlimiz   kültür   ve turizminin   gelişmesine   verdiği   katkılardan   dolayı  Belediye   Başkanımız ve  Rektörümüz,   bölgemiz   turizminin tanıtımında, turizm işletmelerinin sorunlarının ve isteklerinin kamu idarelerine iletilmesinde ve gerek kamu gerekse diğer işletme ve kuruluşlarla her türlü koordinasyon hususlarında önemli çalışmaları bulunan  DENTUROD’ a ve turizm haftası kutlamalarında emeği geçen tüm katılımcılara  şükranlarımı  sunar,  2013  yılının  ülkemiz  ve   ilimiz  turizmi   için   hayırlı geçmesini diler, saygılar sunarım. 14.04.2013

Mehmet KORKMAZ
Kültür ve Turizm Müdürü
    

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Denizli Tanıtım Filmi 2007


MEHMET KORKMAZ YAZDI:TÜRK MÜZECİLİĞİ VE DENİZLİ...




 



MEHMET KORKMAZ YAZDI:TÜRK MÜZECİLİĞİ VE DENİZLİ...

Denizli Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Korkmaz; 18 Mayıs Müzeler Günü'nde Türkiye'de Müzeciliğin 100 yıllık tarihi, günümüz müzeciliği ve Denizli müzelerinin potansiyeli ve projelerini aktarıyor.18 Mayıs 2013 Cumartesi - http://www.turizmhaberleri.com/haberayrinti.asp?ID=25409

MEHMET KORKMAZ DENİZLİ KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRÜ

18 MAYIS 32.MÜZELER GÜNÜ...


Müzeler, geçmişi bugünle ve gelecekle birbirine bağlayan, uygarlığın belge ve kanıtı olan kültürel mirasın sergilendiği ve geçmişi öğrenerek bugünü anlamamıza yardımcı olan yerlerdir. Müzeler yalnız günümüzden yüzlerce yıl önceki kültür varlıklarının sergilendiği yerler değil, aynı zamanda etnografya, fen, doğa ve folklor müzelerinde yakın geçmişin sanat ve zeka ürünlerinin ortaya konduğu yerlerdir.

Müzeler, bir ulusun kimliği olmanın yanında uygarlıkların düşüncelerinin, inançlarının, davranışlarının, yaşam tarzlarının ortaya çıkarıldığı ve bu mirasın geleceğe taşındığı mekanlardır. Geleceğimizi görebilmemiz için geçmişimizi bilmemiz ve geçmişimizi öğrenebilmemiz için de müzelerimizi ziyaret etmemiz gerekir.





Binlerce yıllık uygarlıkları sinesinde yaşatarak, birbirinden değerli eserlerine sahip olan ülkemizde müzelerimiz adeta birer bilim merkezleridir.

Ülkemiz, dünyada eşine ender düzeyde rastlanılan zengin bir kültür hazinesine sahiptir. Bu hazineyi her türlü tehlikeden korumak ise müzelerimizin birinci ve en önemli görevidir.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu' nun 5. Maddesine göre; Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları “Devlet malı '' niteliğindedir.

Bu, yasal bir zorunluluk olmasının ötesinde tarihi eserlerimizin talan edilmesinin önüne geçmek için örnek olması gereken bir vatandaşlık görevimizdir.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını bulan, sahip oldukları veya kullandıkları arazide Kültür ve Tabiat Varlığı bulunduğunu bilen veya yeni haberdar olan vatandaşlarımızın, bunu en geç üç gün içinde, kendisine en yakın Müze Müdürlüğüne veya Köyde Muhtara, diğer yerlerde ise Mülki İdare Amirlerine bildirmeleri gerekmektedir.

İhbarı alan Muhtar, Mülki Amir bunların korunması ve güvenlikleri için gerekli tedbirleri alırlar. Muhtar, aynı gün alınan tedbirlerle birlikte durumu en yakın Mülki Amire; Mülki Amir ve diğer makamlar ise on gün içinde, yazı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı' na ve en yakın Müze Müdürlüğüne bildirir. Bakanlık ve Müze Müdürü 2863 sayılı Kanun hükümlerine göre en kısa zamanda gerekli işlemleri yapar.

Tarihi eserlerimizi bir rant kapısı olarak algılayıp onlardan maddi bir çıkar gözetenlere karşı halkımızın duyarlı olması büyük önem arz etmektedir. Bunun için başta kolluk kuvvetlerimiz olmak üzere özellikle çocuklarımıza ve gençlerimize kültürel mirasımızın korunması ve kaçakçılığın önlenmesi yönünde müzelerde yıl içerisinde çok yönlü ve uygulamalı eğitim programları düzenlenmektedir.



Yüzyıldan fazla bir geçmişi olan Türk müzeciliği ilk zamanlar yalnız İstanbul'da ve belirli bir kesime seslenirken sonradan yurt düzeyine yayılmıştır. Uzun bir süre camilerde, medreselerde, yıkık binalarda çeşitli zorluklarla müzecilik faaliyetleri gerçekleşirken, bugün çağdaş batılı müzelerle boy ölçüşecek düzeye erişmiştir. Bunda gelişen turizm sektörünün de payı çok yüksektir.

Yurdumuzda müze çalışmaları 1846 yılında Ahmet Fethi Paşa tarafından başlatılmış, ilk müze İstanbul'da Aya İrini Kilisesi'nde kurulmuştur. Daha sonra Osman Hamdi Bey zamanında yurdun çeşitli bölgelerinde özellikle Nemrut Dağı'nda eski Sayda kentinde yapılan arkeolojik kazılardan çıkan eserler İstanbul'a getirilerek bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi kurulmuştur. 1924 yılında Topkapı Sarayı, 1928 yılında Etnografya Müzesi, 1934 yılında Ayasofya müze olarak hizmete sunulmuştur.

Günümüzde arkeoloji ve etnoğrafya müzelerinin yanı sıra özel müzelerle de sayıları gün geçtikçe artan Türk müzeciliği, sadece eserlerin sergilendiği depolandığı soğuk mekanlar olmaktan çıkmış, halkın eğitimi için ulusal ve uluslararası konferansların, seminerlerin yapıldığı, çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetlerin düzenlediği, sergilerin açıldığı, bilimsel kazı ve yayınların yapıldığı; Ülkemiz tanıtımına katkıda bulunan eğitim ve kültür kurumları haline gelmiştir.

“Bir vatanın sahibi olmanın yolu, o topraklarda yaşamış tarihi olayları bilmek, doğmuş uygarlıkları tanımak, sahip olmaktan geçer. '' ve “Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür; Cumhuriyet, zengin Türk millî kültürünün üzerine kurulmuştur '' diyerek Türk kültürüne verdiği önemi bir kere daha belirtmiş olan Ulu Önder Atatürk, Cumhuriyet'i kurduktan sonra, müzeleri Türk kültürünün maddi varlıklarının korunduğu ve sergilendiği yerler olarak saymıştır. Atatürk 17 yılda, 25 arkeoloji müzesi açtırmıştır. Bugün gelinen noktada Ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı 189 müze ile Bakanlığın denetiminde 173 adet özel müze ve 131 düzenlenmiş örenyeri ziyaret edilebilir aynı zamanda birer eğitim ve bilim kurumu olarak hizmet vermektedir.

Dünya kültür mirasının korunması ve Müzeciliğin tanıtılması amacıyla UNESCO tarafından tüm dünyada 18 Mayıs günü “ Müzeler Günü '' ilan edilmiştir.

Sahip olduğumuz kültürel değerlerin korunması, saklanması ve gelecek kuşaklara aktarılması için yapılması gereken çalışmaları anlatmak, müzelerimizi tanıtarak halkımızın milli kültür ve tarih bilgisini zenginleştirmek, bu değerlere sahip çıkılmasını sağlamak, özellikle gelecek kuşakları ve halkımızı bu konularda aydınlatarak toplumumuzun kültür düzeyini yükseltmek amacıyla kutlanan Müzeler Günü önemli bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.




Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türk Müzeciliğini çağdaş müzecilik anlayışına taşımak ve müzelerin ziyaretçi sayılarını artırmak için sosyal bir proje olan “Müzekart '' uygulaması hayata geçirilmiştir. Müzekart, kültürel mirasımızın halkımıza daha iyi tanıtılması yolunda önemli bir adımdır.

Denizli Hitit, Frigya, Lidya, İonya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetleri sinesinde yaşatarak bu medeniyetlerin bıraktığı canlı izlere sahiptir ve kültür varlıkları bakımından çok zengin olup, UNESCO Dünya Miras Listesinde bulunan Pamukkale'si ve Hierapolis, Laodikya, Collasae ve Tripolis Antik Kentleri ile bir açık hava müzesi görünümündedir.

Denizli'de, 19 adet Antik Kent, 14 adet Örenyeri, 45 adet Höyük, 16 adet Nekropol Alanı, 31 adet Tümülüs Kaya Mezarı ile diğer kültür varlıkları ile toplam 948 adet taşınmaz kültür ve tabiat varlığı bulunmaktadır.

Denizli'de her ikisi de 4 Şubat 1989 yılında açılan, kent merkezinde 1.173 adet etnografik eserin bulunduğu Atatürk ve Etnografya Müzesi; Pamukkale Örenyeri' nde 29.883 adet arkeolojik eserin bulunduğu Pamukkale Hierapolis Arkeoloji Müzesi bulunmaktadır.

Denizli'de, gerçekleştirilen Hierapolis (Pamukkale), Laodikeia, Tripolis, Tabae, Beycesultan ve diğer kazılar sonucunda çıkarılan eserler teşhir edilememekte veya teşhirde yetersiz kalınmaktadır. Bu nedenle hem arkeolojik hem de etnoğrafik eserlerin teşhir edilebileceği sergi ve konferans salonları, laboratuvarı ile birlikte çağdaş normlara uygun depoları bulunan modern bir İl Müzesi' nin İlimize kazandırılması amacıyla Bakanlığımız, Valiliğimiz ve Belediyemiz işbirliğinde çalışmalar hız kazandırılmıştır.

Bu kapsamda, 20.09.2012 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul GÜNAY' ın İlimize teşrifleriyle gerçekleştirilen törende, Bakanlığımız ve Zorlu Holding A.Ş. arasında, 10.000 m2' lik alanda yapılması planlanan “Denizli (Zorlu) Arkeoloji Müzesi '' ile ilgili protokol imzalanmış olup, çalışmalar devam etmektedir.

Müzelerin tarihin arşivi, tarihin laboratuvarı ve kütüphanesi olması nedeniyle, İl Müzesi Projesi' nin gerçekleştirilip hayata geçirilmesi önem arz etmektedir. Bu kapsamda Denizli'nin tarihine sahip çıkılacak ve kültürel değerlerimizin gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlayacak olan bu proje sayesinde yılda İlimize gelen 3 milyona yakın yerli ve yabancı turist sayısından en az 500 bininin İl merkezine gelmesi hedeflenmektedir. Böylelikle İl merkezinin turizmden hak ettiği payı alabilmesi yolunda da önemli bir mesafe kat edilmiş olacaktır.

18 Mayıs Müzeler Günü '' nü kutluyor, eserlerin gün yüzüne çıkarılmasında ve tarihe ayna tutulmasında, başta üniversitelerimizin değerli hocaları ve arkeologlar olmak üzere eserlerin korunmasında fedakarca çalışan tüm müze çalışanlarına teşekkür ediyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.









15 Mayıs 2013 Çarşamba

14 Mayıs 2013 Salı

MEMET KORKMAZ PAMUKKALE HİERAPOLİS ODUNCU GÜZELİ EFSANESİ ........


PAMUKKALE   ODUNCU GÜZELİ EFSANESİ











Anadolu; Her karış toprağı bir efsaneyi dile getirir, kimi peri masalı gibidir kimi hüzünlü bir aşk hikâyesi kimide nesillere ders olacak efsaneler, o coğrafyanın sözüdür, sazıdır, gönül bağıdır


İşte; Anadolu’muzda denizli ilinde yaşanan başka bir efsane “Pamukkale efsanesi diye bilinen oduncu güzelinin efsanesi”




Denizli ilk defa bugünkü şehrin 6km kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında kurulmuştur. Bu şehir M.Ö. (261–245) yılları arasında, Suriye Kralı 11. Antiyoküstheos tarafından kurulmuş ve karısının adına izafeten LAODıCıA adını almıştır. Türkler Denizli havalisini zaptettikten sonra şehir merkezini suyu bol olduğu için bugünkü Kaleiçi mevkiine nakletmişlerdir. Denizli adı, tarihi kaynaklarda başka başka isimler Şeklindedir. Selçuklu kayıtları ve Denizli mahkemesi şer’iye Sicilleri “Lâdik” ismini vermektedir. ıbni Batuta’nın Seyahatnamesinde “Tonguzlu” denilmektedir. Mesaliküllebsar’da da Tonguzlu olarak kaydedilmiştir. Timurlenk’in zafer namesini yazan, Şerafettin Zeydi “Tenguzluğ” ve “Tonguzluğ” gibi iki isimden bahsetmektedir. “Tengiz” kelimesi eski Türkçede “deniz” demektir. “Tengüzlü” ise bugünkü imlâsıyla “Denizli” demektir. Netice olarak yukarıda ifade ettiğimiz açıklamalarda Belirtildiği gibi, kesin bir ad veremiyoruz. Kanaatimizce

“Tonguzlu” ve “Tenguzlu” kelimeleri zamanla ağızdan ağza değişerek “Denizli” şekline gelmiştir.
Pamukkale, güneybatı Türkiye’deki denizli ilinde doğal güzelliğiyle ve inanılmaz görüntüsü ile parlayan bir mevkidir. Kent kaplıcaları ve akan sulardan kalan karbonat mineralleri teraslarını, travertenleri kapsamaktadır. Türkiye'nin İç ege bölgesinde, ılıman bir iklimi olan menderes nehri vadisinde bulunur.

Pamukkale terasları, kaplıca suyu tarafından çökeltilmiş bir tortullu kayaç olan travertenden oluşur

Traverten çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır. Pamukkale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiştir. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı, bölgesel potansiyel içindeki bir ünitedir. Kaynak, antik dönemlerden beri kullanılmaktadır.

Bu yörede geçen ve önemli bir yer edinen Efsaneye gelince;

Denizli sınırları içinde bulunan mitolojik çağlarda salpakos adı verilmiş olan doğa harikası eşsiz Pamukkale’nin yaslanmakta olduğu Çökelez dağlarını bilir misiniz? Bu dağlarda yüzyıllar boyu söylenip gelmiş olan Oduncu Güzeli diye bir hikâye vardır.

Oduncu Güzeli demişler aslında oduncunun güzeli çok çirkin bir kızmış, yüzü sivilceli, vücudunun her tarafı çıbanlar ve yaralar içindeymiş, kızcağız utancından kimselere görünmez, aynalara bakamaz, durgun sularda kendini seyredemezmiş, zaten etrafında bulunanlarda civardan gelen giden insanlarda onu görmek istemezmiş.

Oğlan anaları yolda bayırda dağda ona rastlayacak olsa yüzlerini çevirip yol değiştirirmiş hatta o kadar çekinirlermiş ki bu kızdan “Aman yoksuz kız, kutsuz kız, Allah oğlumu senden esirgesin” diye dua ederlermiş.

Kız olda gel de dayan bu yazgıya kolay değil




Oduncu Kızının durgun bir su gibi tertemiz bir huyu, altın gibide bir kalbi varmış, öyle şefkat dolu bir kalp ki hep başkaları için çarpan ve sadece vermesini bilen bir kalp.
Ama yine de Rabbin kendisine layık gördüğü bu çirkinliğe bir türlü alışamamış, her şey bir yana özelliklede insanların kendisine yaptığı haksızlıklar onu derinden incitirmiş
Tüm bu yaşadıkları iyice yıpratmış oduncu güzelini, Bir sabah vakti tan ağarırken sarmış yazmasını başına çıkmış Çökelez dağına çıkmış dağın yamacına hıçkıra hıçkıra ağlayarak bakmış etrafına son kez ömrünü geçirdiği güzel yurduna çok sevdiği ama karşılık görmediği insanlarına sonra kaldırmış başını Sema’ya. “Her gün bin defa ölmektense bugün bir defa ölmek daha kolay, Rabbim affet beni” demiş. Kendini dağın sarp yamaçlarından boşluğa bırakıvermiş. Çökelez’in altındaki sırtlarda oduncu güzelinin düştüğü yerde derinlerden fışkıran şifalı sıcak suların varlığını nerden bilsin.

O Sabah Denizli Beyi’nin oğlu da ava çıkmış ve Çökelez sırtlarında keklik kovalıyormuş. Avının peşinden telaşla giderken bakmış kayaların arasında bir kızın sırma saçları sıcak su birikintilerinin içinde pırıl pırıl parlıyor. Kız kendinden geçmiş sular yüzünden dökülüp akıp gidiyor. Bey oğlu bu dünyalar güzeli kızı, kucakladığı gibi bir ağacın gölgesine yatırmış. Yarasını beresini silerken oduncunun kızı kendisine gelmiş. Vay ben ölmedim mi vay diye ağlamaya başlamış. Beyoğlu durumu anlamaya çalışmış zorlaya zorlaya kızı söyletmiş, “benim yüzüm, vücudumun her tarafı yara, bere, çıban, sivilce içinde çirkin bir oduncu kızıyım neden yaşayayım ki kimselerle konuşamadıktan sonra” demiş.
Denizli Beyi’nin oğlu kızın bu konuşmalarına şaşırmış bakmakta “Sen mi çirkinsin oduncu güzeli, Eğil de şu sularda kendini seyret, Sonra da sor bakalım Ay mı daha güzel Sen mi güzel?


Oduncunun kızı durur denizli beyinin oğluna tereddütle bakar sonra ellerini yüzüne götürüp yoklar, kollarına, ellerine bakar yaralarından eser yoktur, hızla yerinden kalkar ve su birikintinse bakar gördüğü karşısında adeta dili tutulur
Meğer Çökelez’in taşı toprağı Pamukkale yapan sırlı suları Oduncunun kızını da eşi bulunmaz bir güzele çevirmiş. O gündür bu gündür bunu duyan, gören dünya kadınları Pamukkale’ye gelir o eşsiz şifalı sularda yıkanır, sonrada güzellikler ereni Oduncu kızına dua eder.
Gerçektende Pamukkale ve Karahayıt’ın suları, çamurları şifalıdır. Bu sulara girmek ve vücuduna çamur sürerek, çamur banyosu yapmak için Karahayıt ve Pamukkale’ye ülke içinden ve dişinden binlerce insan bu bölgeye gelmektedir.







https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/