Pamukkale ve Kutsal Şehir Hierapolis; binlerce yıl önce şifalı suyun ve inancın
etrafında oluşan muhteşem eserler ve sırlarla dolu bir tarihin yaşandığı yer.
Antik kenti, beyaz travertenleri ile dünyanın en çok ziyaret edilen, görenleri
hayrete düşüren bir yeryüzü cenneti.
Pamukkale'nin de içinde yer aldığı Hierapolis arkeolojik kenti antik çağlardan
bugüne kadar ulaşan en çarpıcı merkezlerden biridir. Antik kentin İÖ 2. yüzyılda
Bergama Kralları’ndan II. Eumenes tarafından kurulduğu, Hierapolis adını ise
Bergama'nın efsanevi kurucusu Telephos'un eşi Hiera'dan aldığı sanılmaktadır.
Hierapolis Antik kenti çağlar boyu çok önemli olaylara sahne olmuş ve bunun
neticesinde de benzersiz eserler ve efsaneler ortaya çıkmıştır. Özellikle
Su Perileri anlamına gelen Nymphe'lerin, suya kazandırdıklarına inanılan şifadan,
yararlanmak isteyen insanların, bölgeye akın etmesi nedeniyle kent, kısa
zamanda Mitolojik diğer efsaneleri de beraberinde getirmiştir. Bunların en ünlüsü
ise Ploutonium "Hades'in Kapısı" efsanesidir.
Hades'in kapısı, kentin merkezinde bugün de var olan zehirli gazların
çıktığı mağaradır. Bu kutsal mekandan yer altına inen merdivenler vardır. Bu merdivenler yeraltının hareketli ve kaynayan dünyasına giden bir geçidin başlangıcıdır.
Orası, ölümden sonra gidilen ve asla geri dönüşü olmayan bir dünyadır.
Ölen kişilerin ruhlarının huzura ermesinin; ancak bu geçitten geçilmesiyle mümkün olacağına
inanılmaktadır.
Bu nedenle kent, bir çok toplu mezarların bulunduğu ölüler kenti anlamına gelen
Nekropolis'e dönüşmüştür.Roma döneminde de bu bölgeye sonraları antik dünyanın kehanet
merkezi olan Apollon Tapınağı ve Kehanet Merkezi kurulmuştur.
Kentin Hristiyanlık için de önemli bir merkez haline İ.S. 80'li yıllarda, İsa'nın 12
havarisinden biri olan "Aziz Philippus'un" kente gelmesiyle başladı. Hristiyanlığı
yaymak isteyen Aziz Philippus daha sonraları Romalılar tarafından çarmıha gerilerek
öldürülmüştür.
V. yy'ın başlarında Hıristiyanlığın yaygınlaşmasıyla beraber Aziz Philippus'un
anısına
öldürüldüğü yerde, ölümsüz hayatı ve yeniden doğuşu simgeleyen sekizgen vaftiz
teknesi şeklinde Martyrion inşa edilmiştir. Aziz Philippus'un mezarı günümüzde
burada bulunmuştur.
Martyrion şehitliğinden sonra Katedral Kilise, Direkli Kilise gibi dini amaçlı
yapılar inşa edilmiştir. Bunların yanı sıra halkın beden ve ruh sağlığı için ve diğer
ihtiyaçlarını gidermek amacıyla çok sayıda hamam, Gymnasion, Tapınak
Çeşmesi, Latrina olarak bilinen Genel Tuvalet ve zamanın en büyük anıtsal
çeşmesi olan Triton çeşmesi inşa edilmiştir. Triton çeşmesi 3.yy sonunda
başlanmış, 5.yy başında bitirilmiştir. Yine pazar yeri anlamına gelen Ticaret
Agorası İ.S.60 yıllarından sonra inşa edilmiş halkın ticaret ve eğlence yeri olarak
düzenlenmiştir.
Agora meydanında, Hierapolis'te bulunan çok sayıda gladyatör okulları gösteri
yaparlardı. Birinci gelenlere de ödül olarak içi zeytinyağı dolu dışı kırmızı veya
siyah Amphoralar verilirdi. Günümüzde bulunan bir gladyatör mezarının girişinde
bunları anlatan bir rölyef vardır.
Yine Hierapolis kentinin görkemli yapıtları arasında İ.S. III. yy'da İmparator
Septimius Severus tarafından inşası bitirilen Tiyatro bulunmaktadır. Tiyatronun
geniş bir sahne binası ve sahne arkası bulunmaktadır. Tiyatroda Apollon ve
Artemis'i anlatan rölyefler de yer almaktadır.
Kentin hızlı büyümesi ile birlikte tekstil, dericilik ve mermer alanlarındaki gelişme
de hız kazanmıştır. Bölgedeki suyun, sağlığa iyi geldiği gibi, barındırdığı
kimyasallar nedeni ile üretilen kumaşlara da özellik kazandırdığı bilinmektedir. Bu
nedenle Hierapolis kentinde üretilen kumaşlar dünyanın bir çok yerinden talep
görmekteydi.
Bölgede çıkan 36C derece sıcaklığındaki suyun içinde yüksek miktarda
kalsiyum karbonat olması zamanla travertenlerin oluşmasına neden olmuştur.
Hierapolis ismiyle özdeşleşmesine neden olan bu Beyaz Travertenler
adeta pamuk gibi bembeyaz göründüğünden kentin adı "Pamukkale" olarak
anılmaya başlanmıştır, günümüzde de Pamukkale, kültür ve turizm merkezi haline
gelmiştir.
PAMUKKALE.... bir yeryüzü cenneti!
Antik kentiyle, beyaz travertenleriyle bir doğa mucizesi. Görenleri adeta büyüleyen
yeryüzünde başka bir benzeri olmayan olağanüstü güzelliklerin bulunduğu yer...
Bu eşsiz doğa mucizesi beyaz travertenler ve altın kent Hierapolis
günümüzde de kültür ve turizm merkezi haline gelmiş UNESCO tarafından da
Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.
Pamukkale’nin yeryüzünde eşine rastlanmayan güzellikte oluşu ve suyunun
sağlığa iyi gelmesi, bölgeye olan ilgiyi daha da arttırmıştır.
Ziyaretçilerin; bu şifalı sudan yararlanabilmeleri için, Pamukkale'nin en
güzel ve en çok ilgi gören yerlerinden biri olan antik su kaynağı bulunmaktadır.
Antik su kaynağı her mevsimde ziyaretçi akınına uğramakta ve suyun
içine girmeden dönmemektedirler. Bu antik su kaynağında yüzenler adeta tarihin
içinde bir yolculuk yaptıkları hissine kapılmaktadırlar.
Modern konaklama tesislerinin 5 yıldızlı otellerin bulunduğu Pamukkale
Hierapolis Denizli'ye 20 km , Antalya'ya ise kara yolu ile 2 saat mesafededir.
Doğanın düşsel mucizesi Pamukkale, termal kaynakların sunduğu
şifasıyla binlerce yıldır insanlığa şifa dağıtmaktadır. Pamukkale görkemi ve
zarafeti ile adeta bembeyaz bir gelin gibi sizleri davet etmektedir.