15 Haziran 2013 Cumartesi

Denizli Antik Kentleri....



1-HIERAPOLIS-Pamukkale
2-COLOSSAE-Honaz
3-ELEINOKAPRIA-Honaz pınarkent
4-CHONEA-Honaz
5-LAODIKEIA-Denizli,Eskihisar
6-TRIPOLIS-APOLLONIA-Buldan yenicekent
7-APOLLONOS HIERON-Buldan
8-TRALLA-Buldan Derbent
9-AETOS-Buldan derbent
10-HYDRELA-HIDRELA-Sarayköy-Tekkeköy
11-FULVIA-Çivril-Işıklı Kasabası
12-EUMENIA-Çivril-Işıklı Kasabası
13-PELTAI-Çivril-karayahşiler köyü
14-TIPRIZA-TRIBRITZI-Çivril
15-HOMADENA-KHOMA -Çivril ,Gümüşsu civarı
16-SOUBLAİON-SUBLAEUM-SIBLIA-Çivril ,Gümüşsu
17-ANAUA-SANAOS-Dazkırı Sarıkavak köyü
18-HERAKLEİA SALBAKES-Tavas vakıf köyü
19-KHARAX- Çardak merkez
20-APOLLONIA SALBAKES-Tavas medet
21-KIDRAMA-Tavas yorga köyü
22-SALEIA-Tavas
23-BARZA-Tavas yorga köyü-derinkuyu
24-SEBASTOPOLIS-Tavas kızılca köyü
25-MOKOLDA-Tavas gümüşdere moğlasın
26-PLASARA-Bingeç köyü-karacasu tavas arası
27-HERACLEIA HIERON-Kızılcabölük
28-DIDIMEN-Kızlcabölük
29-CARYSTUS-KARISTOS -Kızılhisar
30-SALA-SALENON-Güney ilçesi kuzeyi-Aşağıçeşme höyüğü
31-MOTALEIA--Çal,Dağmarmara köyü
32-DIONYSOPOLIS-Çal ortaköy
33-APOLLON LERMONOS-Çal bahadınlar köyü
34-SALOUDEIA-Çal,Kabalar köyü
35-KAGYETTEIA-Çal,Develiler köyü
36-LOUNDA-Çal mahmutgazi köyü-yukarı seyit köyü-isabey
37-MOSSYNA-Çal gözler köyü-Sazak köyü arasında
38-ATYOKHORION-Çal Akkent kasabası
39-THIOUNTA-Çal gözler
40-ANAVA-Çardak
41-TRAPEZOPOLIS-Babadağ bekirler köyü
42-ATTOUDA-Sarayköy hisarköy
43-KAROURA-Sarayköy tekkeköy
44-MEN KAROU TEMPLE-Sarayköy Gereli köyü
45-APOLLONİA SALBACE-Tavas medet köyü
46-KILARAZA-Denizli hacıeyüplü köyü
47-TABAE-TABENON-beyağaç ilçesi
48-PEPOUZA-Bekilli-Karahallı(uşak) arası
49-DIONYSOUPOLIS-DIONYSOS-Bekilli
50-MOTELLO-METELLOUPOLIS-Pulcherianopolis-Bekilli-medelle yeşilova
51-ERIZA-Acıpayam yeşildere(dereköy)
52-AGATHE KOME-Acıpayam alacain
53-THEMISSONION-Acıpayam karahöyük
54-DIOKAISAREIA -Acıpayam yeşilyuva
55-PHILICATIUM-Acıpayam yazır köyü KAYNAK:Erdoğan AKIN










9 Haziran 2013 Pazar

KAZI YAPILAN HÖYÜKLER Beycesultan ve Ekşi Höyük



KAZI YAPILAN HÖYÜKLER






Beycesultan Höyüğü

http://www.beycesultan.org Denizli ilinin kuzeydoğusunda, Çivril ilçesinin 5 km. 
güneybatısında ve Yukarı Menderes Havzası’nın kuzeybatısında bulunan Beycesultan 
höyüğü adını Selçuklu dönemine ait Behice Sultan türbesinden almaktadır.  Yerleşimde, 
1954-59 yılları arasında S. Lloyd ve J. Mellaart başkanlığında, 2007 yılından itibaren ise Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Eşref Abay başkanlığında kazı çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Kalkolitik Çağ’dan (günümüzden 6000 yıl öncesi) Geç Tunç Çağı (Günümüzden 3500 yıl öncesi) sonuna kadar kesintisiz 40 tabakanın saptandığı Beycesultan höyüğü, hem Büyük Menderes vadisi hem de tüm Güneybatı Anadolu Bölgesi’nin prehistorik dönemi için stratigrafi vermesi açısından önemli bir kazı yeri olmuştur.
Erken Tunç Çağı’ndan itibaren çevre duvarıyla korunan megaron (Dörtgen planlı tek 
odalı düz damlı kerpiç mekanlar) planlı tek yapılarda yaşayan ve küçük kutsal yapılarda 
tapınan halkın olduğu yerleşim yerinin, taşıdığı özellikler nedeniyle içinde bulunduğu bölge
 dışında Kuzeybatı Anadolu Bölgesi ile de ilişki içinde olduğu anlaşılmaktadır. Yerel 
niteliklerin görülmeye devam ettiği Orta Tunç Çağı’na ait yapı katlarında (M.Ö. 
3900-3450) Beycesultan höyüğü, kendine özgü özellikler de kazanmaya başlar. 
Söz konusu döneme ait önemli yapılardan biri kuşkusuz “Yanmış Saray” olarak adlandırılan
 yapı kompleksidir. Saray yapısı, aşağı kentten bir sur duvarı ile ayrılmıştır. Sarayın bir 
yangın sonucunda yıkılması. Beycesultan’ın M.Ö. 2. binyılda (Günümüzden 4 binyıl önce) 
Arzawa Ülkesi’nin önemli bir olduğunu düşündürmektedir.
İlk olarak 2009 ve 2010 yıllarında yerleşimde araştırmaya başladığımız Geç Tunç Çağ 
evresi gerek mimari kalıntıları gerekse diğer buluntuları ile yerleşimin planlanması ve 
bölgenin tarihi süreci ile ilgili yeni veriler ortaya koymuştur.  Kazı alanında Bizans 
yapı kalıntılarının kaldırılması sonucu açığa çıkarılan bu döneme ait mimari yapılar tüm 
yerleşimi kapladığını tahmin ettiğimiz büyük bir yangın ile yıkılmışlardır. Kazı alanımız içinde
 açığa çıkardığımız mimari yapılar doğu-batı yönünde uzanan bir sokağın güneyinde yer
 alan yapılardan oluşmaktadır. Bu yapılara ait bazı mekânların yangın sonrası terk 
edildiği bazılarının ise çeşitli değişiklikler ve onarımlar yapılarak tekrar kullanıldığı 
anlaşılmaktadır. Taş temel üzerine kerpiçten inşa edilmiş olan yapıların duvarları kalın bir
 kil sıva ile sıvanmışlardır. Mekânların zeminlerinde de kalın kil sıvaya 
rastlanılmaktadır. Mekânların birçoğunun içinde zengin buluntular yanında, yangın
 sonucu oluşmuş yıkımın ve tahribatın izleri görülmektedir. Her mekânda tespit ettiğimiz
 çok sayıdaki insan iskeleti ve bazı iskeletlerin tahıl ambarları içinde ve depo küpleri 
içinde saklanır vaziyette bulunmaları söz konusu bu yangının bir istila sonucu oluşmuş
 olma ihtimalini artırmaktadır. Mekânlar içinde tespit ettiğimiz depo küpleri içindeki 
tahıl örneklerinden elde ettiğimiz C14 (Radyokarbon tarihleme yöntemi) tarihlemeleri söz 
konusu istilanın M.Ö. 1570-1530 yılları arasında olduğuna işaret etmektedir. 





  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  




BÖLGENİN TEK NEOLİTİK DÖNEM KAZISI EKŞİ HÖYÜK:

 Ekşi Höyük Denizli İli Çal ilçesi Dayılar köyünün yaklaşık 1 km. doğusunda bulunan ve deniz seviyesinden 812 m yüksekliğe sahip bir tepe üstü yerleşimidir. Yerleşimin konumlandığı 
Yukarı Menderes Havzası, Batı Anadolu’da, bugünkü Denizli İli sınırları içerisindeki Çal, 
Baklan ve Çivril ilçelerini kapsayan son derece geniş bir alanı kapsamaktadır. Havzanın batı kesiminde, doğu-batı uzantılı doğal bir tepe üzerine kurulmuş olan Ekşi Höyük yaklaşık 2 
hektarlık bir alana uzanmaktadır. Söz konusu yerleşimde kazı çalışmaları 24.08.2015-
24.09.2015 tarihleri arasında TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet t KORKMAZ koordinesinde Denizli Müzesi Müdürlüğü başkanlığında Yard Doç Dr. Fulya Dedeoğlu’nun bilimsel danışmanlığında başlatılmıştır.
Yukarı Menderes Havzası’nda gerçekleştirilen yüzey araştırmaları, Ekşi Höyük bölgesinde bulunan Günümüzden 8700 yıl öncesine tarihlenen tabakalara sahip olan yerleşim, Batı Anadolu’nun en eski yerleşimlerinden biri olma özelliği taşımanın yanı sıra bölgenin tek Neolitik Dönem kazısı olma özelliğine sahip bölgede kazı çalışmaları devam ediyor. Köklü ilçemiz Çal’da ilk çiftçi toplulukları olarak tanımlayabileceğimiz Batı Anadolu’nun en eski yerleşim yeri olmasının yanı sıra bölgenin tek Neolitik Dönem kazısı olma özelliğine sahip Ekşi Höyük tarihi özelliği ile büyük bir öneme sahip yerlerden birisi olması gerçekten Çal ilçesi için büyük bir önem arz etmektedir”.  bugüne kadar Denizli ya da komşu bölgeler olan Uşak ve Afyon’da bu sürece ait herhangi bir kazı çalışması gerçekleştirilmemiştir. Bu durum Batı Anadolu’da Neolitik sürecin yalnızca Göller Yöresi, Orta Anadolu ve son yıllarda kıyı kesimde gerçekleştirilen sınırlı sayıdaki kazıdan bilinmesine neden olmuştur. Bu bağlamda Neolitik ve Kalkolitik Çağda iskân edilmiş olan Ekşi Höyük yalnızca bölge için değil Batı Anadolu’nun tamamı için son derece önemli sonuçlar ortaya koymaya başlamıştır. Özellikle, Ekşi Höyük kazı çalışmalarında bulunan Orta Anadolu ile ilişkilendirilebilecek keramikler, yerleşimdeki iskânın Neolitik Çağdan Erken Kalkolitik Çağa geçiş döneminde de devam ettiğini göstermiştir ki bu süreç bugüne kadar Batı Anadolu’daki herhangi bir yerleşimde saptanamamıştır.
Aynı zamanda yerleşimdeki kazılar, Yukarı Menderes Havzasında avcı toplayıcılıktan 
yerleşik yaşama geçiş sürecinin aydınlatılmasına ve bölgedeki ilk çiftçi toplulukların yaşam biçimine ilişkin bilgi edinilmesine büyük katkı sağlamaya başlamıştır. Aynı zamanda başta 
Denizli olmak üzere Afyon, Uşak, Aydın gibi illerin hiçbirinde Neolitik Dönem kazısının 
olmaması, Yakındoğu prehistoryasında Neolitik kültürlerin Yunanistan ve Balkanlar’a 
aktarımında iç Batı Anadolu’nun rolünü belirsiz kılmaktadır. Bu bağlamda, Ekşi Höyük 
Kazıları Güneybatı Anadolu Neolitik kültürün Batıya doğru aktarımında ne gibi benzerlikler ve değişimler yaşanmış olabileceğini açıklamaya başlamıştır.
Ekşi Höyükte gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonucunda yerleşimin ağırlıklı olarak Neolitik 
ve Kalkolitik dönemde iskân edildiği Selçuklu Döneminde ise mezarlık alanı olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
Yerleşimde en iyi temsil edilen günümüzden 8200-8000 yıllarına tarihlenen yerleşim katına
 ait arkeolojik bulgulara, ait şimdilik iki bölümden oluşan büyük bir yapı ve bu yapıya bitişik 
olarak yapılmış bir ocak ve tabanlar tespit edilmiştir. Bu tabakada açığa çıkartılan apsisli yapı, 
bir ön sundurma ve arka oda olmak üzere 2 bölümden oluşmaktadır. Yapının arka bölümü 
son derece güçlü taş temellere sahip, kerpiç bloklar kullanılarak inşa edilmiş kapalı bir yapı bölümü iken, ön kesim ahşap dikme ve hatıllar ile ince dallardan örülmüş bir ön avlu 
niteliğindedir. Yapının yaklaşık boyutları 3.80 x 180 metredir. Mekânı çevreleyen taş temelin kalınlığı 1 metreye kadar ulaşmaktadır. Gerek mekân içi gerekse ön avludan gelen buluntular, yapının işlevine dair bazı çıkarımlar yapılmasını mümkün kılar.  Mekanın içerisinde ve ön avlusunda taş bir idol, çok sayıda sapantaşı, bitirilmiş ve bitirilmemiş ağırşaklar ve tüm kaplar, nitelikli çanak çömlek parçaları, kemik aletler, ezgi taşı parçaları, bir spatül parçası, obsidyen 
ve çakmaktaşı dilgi ve yongalar bulunmuştur. Bu buluntuların bir kısmı mekân içindeki taban
 üstü dolgu içerisinden gelirken bir kısmı taban üzerinde in sutu durumda tespit edilmiştir. 
Özellikle mekânın batıdaki duvar kesiminin önünde ve taban üzerinde bulunan çakmaktaşı 
yonga topluluğu, kil topanlar ve henüz üretim aşamasındaki buluntular ve bitirilmemiş 
nesneler, bu yapının bir işlik alanı olarak değerlendirebileceğini gösterir niteliktedir.
Ekşi Höyük’te yürütülen kazı çalışmaları daha şimdiden Batı Anadolu arkeolojisi açısından 
son derece önemli arkeolojik verileri ortaya koymaya başlamıştır. Ekşi Höyük’te tespit edilen buluntular (kemikler, deniz kabukları, çakmaktaşı ve obsidyen aletler, sapan taneleri, olta ucu sapan taneleri, ağırşaklar ve tüm kaplar, nitelikli çanak çömlek parçaları, kemik aletler, sürtme taş endüstrisine ait çok sayıda örnek, litik buluntular yer aldığı ve incelemelerde hayvan kemikleri içindeki büyük yoğunluğu koyun ve keçiler gibi orta boy memelilerin oluşturduğu ) yerleşimin geçim ekonomisinde hayvancılık, balıkçılık, avcılık ve tarımsal faaliyetlerinin söz konusu olduğunu ortaya koymuştur. Yine Canhasan yerleşiminden tanıdığımız çanak çömleklerin yanı sıra Batı Anadolu’da kaynağı olmayan obsidyen aletlerin Ekşi Höyük’te bulunmuş olması yerleşimin Neolitik Dönem ticaret ağından yararlandığını ortaya koymaktadır. Ekşi Höyükte elde edilen bu ön sonuçların kapsamının ve niteliğinin devam edecek kazı çalışmalarıyla genişletilmesi hedeflenmektedir.
Yerleşimde en sağlam durumda mimari unsurlar Geç Neolitik tabakada ele geçirilmiştir.
 Birkaç evresi olduğu anlaşılan tabakada yuvarlak planı olan bir yapıya ait duvarlar ve taban,
 taş temeli olan bir yapının iki duvarı, yanık bir alan ve bir ocak açığa çıkartılmıştır. Yerleşimde bulunan yuvarlak planlı yapının temelinde bir bölümü 50x50 cm boyutlarına ulaşan temel 
taşları kullanılmıştır. Temel taşlarının üzerine kerpiç duvar yapılmıştır. Yapının girişinde 
ahşap bir sundurma vardır. Söz konusu sundurma yanmış ve yapının girişinde izleri 
bulunmuştur. Söz konusu mekân içerisinde çok sayıda insitu durumda buluntu ele geçmiştir.
Baklan Ovası ve Batı Anadolu tarihini değiştirecek keşif:
Ekşi Höyük'te yürütülen kazılarda, dokumacılıkta kullanıldığı değerlendirilen 8 bin 700 yıllık kemikten iğne ve ip eğirmeye yarayan yuvarlak taşlar (kemik iğne ve ağırşaklar) bulundu. Buradaki buluntular, Denizli'deki dokumacılık geleneğinin daha erkene dayandığını ispatlıyor. 

KAYNAK.Yard Doç Dr. Fulya Dedeoğlu


Kazılarda çok sayıda tarımsal alete de rastlandığı “En ilginç olanlardan biri günümüzden 8.750 yıl öncesine ait olduğunu değerlendirdiğimiz kemikten orak. Orakla ilişkili çakmaktaşı buluntuları mevcut. Kemikten orak dikkat çekici. Buna benzer örnekler birkaç yerleşimde var ama bizim için bir bütün şeklinde ele geçmesi güzel oldu.”










  •  
  •  
     
  •   
Çal İlçesi Dayılar mahallesindeki Ekşihöyük te Doc.Dr.Fulya DEDEOĞLU Bşk.lığında yapılan kazılarda günümüzden                           8000-9000   yılları arasına tarihlenen bulgulara ulaşılmaktadır.
  •  
  •  

3 Haziran 2013 Pazartesi

LAODİKEİA, UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİ' NDE…


LAODİKEİA ,UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİ' NDE…

Açık hava Müzesi, Yaşayan Arkeoloji Parkı ve Antik Çağın Gözdesi..


Laodikeia Antik Kenti, Denizli merkezine 6 km mesafede, Pamukkale yolunun üzerinde yer alır.
Verimli Lykos (Çürüksu) Ovası’ ndaki Hellenistik kent, M.Ö. 3. yüzyılın ortalarında Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından karısı Laodikeia adına kurulmuştur. Önemli arkeolojik kalıntılara sahip kentte yerleşme bir Hellenistik dönem kuruluşu olmasına rağmen yapılan kazı çalışmaları, Erken Kalkolitik Dönem (Bakır Çağı) M.Ö. 5500’ den M.S. 7. yüzyıla kadar kesintisiz yerleşimlerin varlığını ortaya koymuştur.
 

Lykos (Çürüksu) Ovası’ nın ortasında kurulan kent aynı zamanda konumu itibariyle, Karya, Pisidya ve Lidya bölgelerinin de kesişme noktasındadır. Lykos Ovası; Güneybatı Anadolu, Batı Anadolu ve Anadolu’ nun iç kesimleriyle ana bağlantıları sağlayan yol güzergâhı üzerindedir. Bu coğrafi konum üzerinde Laodikeia, ana kavşak noktasında yer alır.

Laodikeia Antik Kenti, antik dönemde iç kesimlerin tarımsal, doğal ve sanayi ürünlerini üreterek ve toplayarak Lycos ve Büyük Menderes Nehri kanalıyla Milet ve Efes Limanlarına ve buradan da antik dünyaya ulaştıran önemli bir sanayi ve ticaret merkezidir. Bu nedenle Laodikeia ’ nın nüfus, azımsanmayacak sayıda ve farklı etnik gruplardan oluşmaktadır.




Roma İmparatorluğu Dönemi’ nde bölgenin metropolisi olmuştur. Laodikeia Antik Dönem’ de isim yapmış, Anadolu’ daki en önemli ve gelişmiş ticari merkezlerden olan kent, yün ticareti ve üretiminde de kente büyük zenginlik getirmiştir. Laodikeia’ da yetiştirilen kuzguni siyah renkli bir tür koyun ve yününden sağlanan dokuma ürünleri bu zenginliğin en büyük kaynağıdır. Dokumacılığın en önde gelen merkezlerinden biri olan Laodikeia’ da her çeşit giysi ve halı üretilmektedir.

Ayrıca Persleri Sardes’ e ulaştıran Kral Yolu’ nun üzerindedir. Laodikeia Lykos (Çürüksu) Ovası aynı zamanda üzerinde bulunduğu fay hattına bağlı olarak bol termal su kaynaklarına sahiptir. Bu nedenle bu alanda çok zengin ve kaliteli traverten ocakları bulunur.

Kurulduğu tarihten beri güçlü kralların ilgisini çeken, Hellenistik, Roma İmparatorluk ve Erken Bizans Dönemleri Laodikeia’ sı, uygarlık tarihinin ünik ve olağanüstü yapılarını bağrında yaşatmıştır.




Erken Bizans Dönemi’ nde metropollük seviyesinde dini bir merkez olan ve İncil’ de adı geçen 7 kiliseden biri olan ve eşsiz mimari özellikleri bulunan “Kutsal Haç Kilisesi” ne sahip olan Laodikeia Antik Kenti, Hristiyanlık Dünyası’ nın önemli bir “Kutsal Hac Merkezi” dir. Bu sayede günümüzde dünyanın dört bir tarafından gelen birçok farklı dini grup Laodikeia’ da ayin düzenlemektedir.

Yaklaşık 5 km’ lik alana yayılan Laodikeia Antik Kenti’ nin önemli ve günümüze kadar gelebilen yapıları içinde Anadolu’ nun en büyük stadyumunu, 2 tiyatrosunu, 4 hamam kompleksini, 4 agorasını, 5 nymphaeumunu, 2 anıtsal giriş kapısını, tapınaklarını, klişelerini ve anıtsal caddelerini sayabiliriz. Kentin 4 tarafını ise nekropol alanları çevirir.




Laodikeia Antik Kenti’ ndeki kazı çalışmaları, 2002 yılında İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müze Müdürlüğünce başlamış ve Bakanlar Kurulu Kararı ile 2003 yılından buyana 10 yıldır Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK başkanlığında geniş bir ekip tarafından kazı ve restorasyon çalışmaları sürdürülmektedir.

Antik Kentin geleceği için dönüm noktası olan, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün 10.07.2008 tarih ve 2787 sayılı olumlu görüş yazıları sayesinde, Laodikeia’nın korunması sürdürülebilir yönetimi ve gelişiminin sağlanması amacıyla Denizli Büyükşehir Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında 19.08.2008 tarihinde imzalanan protokol neticesinde, Türkiye’ de bir ilk olarak 12 ay kazı ve restorasyon çalışmaları yapılır hale gelmiş olmasının avantajı ile Laodikeia, açık hava müzesi ve yaşayan bir arkeoloji parkına dönüştürülmüştür.



Bulunduğu coğrafi konumu, iklimi, bol termal su kaynakları, traverten ocaklarının zenginliği, sanayisi, ticareti, dokumacılığı ve dini bir merkez olması sayesinde Antik çağın gözdesi olan Laodikeia Antik Kenti’ nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ ne alınmasına yönelik çalışmalar, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ nün 7 Ocak 2013 tarih ve 3357 sayılı yazılarıyla, başlamış olup, bu çalışmalarda kullanılmak üzere Laodikeia Antik Kenti ile ilgili bilgi, belge ve fotoğraflar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzün 13 Şubat 2013 tarih ve 665 sayılı yazısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’ na iletilmiştir.



Dünya Miras Sözleşmesi uyarınca bir varlığın Dünya Miras Listesine alınabilmesi için, öncelikle söz konusu varlığın UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından belirlenen 10 tane kriterden bir ya da birkaçını karşılaması gerekmektedir.
Anadolu dışında yer alan ve Dünya Kültür Mirasının en önemli sitlerinden biri olan Atina Akropolis’ inden daha çok ve büyük yapılara sahip olan Laodikeia Antik Kenti, bu 10 kriterden

*- Dünyanın bir kültür bölgesinde veya bir dönemde mimarlık veya teknoloji, anıtsal sanatlar, kent planlama veya peyzaj tasarımı alanlarında önemli gelişmelere ilişkin insani değer alışverişlerine tanıklık etmesi,

*- Yaşayan veya yok olan bir kültür geleneğinin veya uygarlığın istisnai, ender rastlanan bir temsilcisi olması,

*- İnsanlık tarihinin önemli bir aşamasını veya aşamalarını gösteren bir yapı tipinin, mimari veya teknolojik bütünün veya peyzajın istisnai bir örneği olması,
gibi üç kriteri karşılamış olup, Kültür Turizm Bakanlığı Kültür varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ nün 20.05.2013 tarih ve 98106 sayılı yazılarıyla, 15 Nisan 2013 tarihinde kültürel miras olarak Laodikeia’nın UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ ne alındığı bildirilmiştir.

Denizli, sahip olduğu tarihi, kültürel, doğal güzellikleri ve turizm potansiyeli ile ülkemizin önemli destinasyonları içerisinde yer almakta olup, yılda 2,5 milyon yerli ve yabancı turist Denizli’ yi ziyaret etmektedir. Laodikeia Antik Kenti’ ni, tüm bu eşsiz özellikleri ve Pamukkale yolu üzerinde bulunması avantajı sayesinde yerli ve yabancı çok sayıda turist ziyaret etmektedir. Buranın UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ ne alınması bu sayıyı daha da arttıracaktır. 



Mehmet KORKMAZ
Denizli Kültür ve Turizm Müdürü
03 Haziran 2013 Pazartesi

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/

https://denizli-turizmi.blogspot.com/2014/07/